Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Elinde bir silah varsa ve grup içerindeysen normal insan değilsindir artık
Tanyeri ağarırken cenk borusu çaldı; kimse kaçma­sın diye bütün köyü kuşattık; yakınları -oğul, kardeş ya da koca- asilerle birlik olanların, köyün dışına, dikenli tellerle çevrili bir çukura atılması emredildi. Evlere do­ luştuk, ihtiyarları, kadınları yataklarından söküp aldık; herkes haykırmaya koyuldu; kapılara, pencerelere, bah­çedeki kuyunun kenarına yapışıyorlardı, zorla götürmek gerekti. Dipçikle ellerine vurduk, sürüklerken giysilerini paraladık; dikenli telle çevrili çukura indirmek için sıraya koyarken birçoğu yaralandı. Başlangıçta, içimden ağ­lamak geliyordu; bu haksızlık beni isyan ettiriyor, çığlık­ larına dayanamıyordum. Zorla sürüklediğim ihtiyar ka­ dınlar lanet yağdırıyor, benim içimden onları kucaklayıp birhkte ağlamak geliyordu. “Biz ne yaptık? Neden dikenli tellerin ardına koyu­ yorlar?” diye haykırıyorlardı. Ve ben, yanıtlıyordum on­ları: “Hiçbir şey yapmadınız, suç sizin değil, hadi yürüI”yün Ama yavaş yavaş -nedir adına insan denen bu leş kokulu ve tehlikeli hayvan?- kendimi oyuna kaptırdım. Kendime karşın kötü bir insan gibi davrana davrana kö­tüleştim. Alıştım vurmaya; kadınları saçlarından sürük­ lemeye, küçük çocukların üstünde tepinmeye başladım
·
Puan vermedi
Japon edebiyatından okuduğum ilk kitap Yasunari Kavabata’nın ‘Kiyoto’ ya da diğer adıyla ‘Kiraz Çicekleri’. ️ “Çieko, ihtiyar akçaağacın gövdesinde menekşelerin açtığını gördü. Bu yıl da çicekler açıyor diye düşündü ve o zaman sevgili ilkbaharı selamladı. Evlerin karmakarışık yığını ortasında uzanan daracık bahçedeki bu akçaağaç bir dev gibi yükselmekteydi. Gövdesi genç kızın vücudundan daha kalındı, ama yer yer kuruyarak dökülmüş, yosunlarla kaplı sert kabuğu Çieko’nun genç vücuduyla pek tabii karşılatırılamazdı.” diye bahçedeki akçaağaca ve gövdesindeki menekşelere odaklanarak başlar roman. Ve zamanla bu akçaağacın ve gövdesindeki menekşelerin yüklendiği anlam derinleşir. Yasunari ağaca ve menekşelere anlamyükledikçe onlar kendi dillerinden anlatırlar hikayeyi. Yasunari Çieko’nun hikayesini anlatırken yanında Kiyoto şehrini ve Japon geleneğini de anlatır. Yani Japon Kültürüyle çizilmiş Kiyoto tablosundan anlatır Çieko’nun hikayesini. Yine kiyoto’yu anlattığı bir yerde : ️ “Ağaçların güzelliğinin nedeni böylesine temiz tutulan bu şehrin güzelliğinin de nedenidir. Karanlık, eski ve göze çarpmayan evlerin sıralandığı Gion semtinin daracık sokakları bile çoğu zaman pırıl pırıldır.” -s.51- diye bahseder yazar. İnsan romanı okudukça, Japonya gidip bir bahar günü Kyoto'nun sokaklarında adımlama hevesi dolduruyor insanın içini. Sakuranın süslediği sokaklardan şehrin antik eski mabetlerine doğru yürümek ...
Kyoto
KyotoYasunari Kawabata · Bordo Siyah Yayınları · 2005693 okunma
Reklam
Çocukların psikolojisini inceleyen biri şöyle der:
"Çocukları dövmekten ana, baba, dadı, hoca, lala, mürebbi ve mürebbiyeler kesinlikle kaçınmalıdır. Hatta sert sözlerden, kaba ve şiddetli davranmaktan da çekinmelidirler. Çünkü çocuk ne kadar küçük olursa olsun, kendisini döven el ve kendisine hakaret eden dil için ruhunda yeni filizlenen izzetinefse pek ağır gelir; bu ele ve dile karşı gizli
Sayfa 100 - İş Bankası Kültür Yayınları 5. BasımKitabı okudu
Bu kadını ne zaman okusam ruhum acıyor, inciniyor ama yine de okuyorum
O günler geçip gitti O karlı, o suskun günler... Yalnız benim olan o temiz kar Usulca yağardı ahşap merdivenlere Gevşek çamaşır ipine Ve bahçedeki ihtiyar çamın saçlarına Usulca ve yumuşacık bir yün gibi yağardı. Ve ben pencere camlarına dalıp gider Yarını düşünürdüm. Ah!. . Yarın ...
Bahçedeki İhtiyar
Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış Nurlu ihtiyarın yanaklarında. Yapraktan saçını yerlere yaymış, Sonbahar ağlıyor ayaklarında. Süzüyor ufukta bir kızıl yeri, İçi karanlıkla dolu gözleri; Alnında akşamın ince kederi, Sessizliğin sırrı, dudaklarında. Yanan bir kâğıtta küçük bir satır Yazı gibi akşam onu karartır; Artık o, silinen bir hâtıradır, Bu ıssız bahçenin uzaklarında... (1930)
Sayfa 324Kitabı okudu
Lawrence listedeyken anılması***
..."Ben asla kitap yakmam." "Edebiyattan hoşlanmıyorsun; doğru bu. Okuduklarımızı sansürlüyorsun." Bill guruldar gibi bir ses çıkardı. "Sansür mü? Okulda sizin aptallığınız yüzünden Lady Chatterley'nize el konulduğunda o ihtiyar kız kurusuna mektup yazan kimdi? Buna ilaveten, ona Gökkuşağı ile Âşık Kadınlar'ı okul kütüphanesine almamanın aşağılık bir şey olduğunu söyleyen?" "Bunu yapmanı ben istemedim ki. İşin aslı, keşke yapmasaydın."...
Sayfa 54 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bahçedeki İhtiyar Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış Nurlu ihtiyarin yanaklarında. Yapraktan saçını yerlere yaymış, Sonbahar ağlıyor ayaklarında. Süzüyor ufukta bir kızıl yeri, İçi karanlıkla dolu gözleri; Alnında akşamın ince kederi, Sessizliğin sırrı, dudaklarında. Yanan bir kağıtta küçük bir satir Yazı gibi akşam onu karartır; Artık o, silinen bir hatıradır, Bu issiz bahçenin uzaklarında...
Sayfa 249
AH! YARIN...
O günler geçip gitti O karlı, o suskun günler... Yalnız benim olan o temiz kar Usulca yağardı ahşap merdivenlere Gevşek çamaşır ipine Ve bahçedeki ihtiyar çamın saçlarına Usulca ve yumuşacık bir yün gibi yağardı. Ve ben pencere camlarına dalıp gider Yarını düşünürdüm. Ah!.. Yarın...AH
Furuğ Ferruhzad
Furuğ Ferruhzad
Bahçedeki İhtiyar
Yıllar bir göz yaşı olupta kaymış Nurlu ihtiyarın yanaklarında; Yapraktan saçını yerlere yaymış, Sonbahar ağlıyor ayaklarında. Süzüyor ufukta bir kızıl yeri, İçi karanlıkla dolu gözleri; Alnında akşamın ince kederi, Sessizliğin sırrı, dudaklarında. Yanan bir kâğıtta küçük bir satır Yazı gibi akşam onu karartır; Artık o, silinen bir hatıradır, Bu ıssız bahçenin uzaklarında....
Bahçedeki İhtiyar
Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış Nurlu ihtiyarın yanaklarında; Yapraktan saçını yerlere yaymış, Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Sayfa 249 - DEKOR -Bahçedeki İhtiyar 1930- 8.Baskı, Büyük Doğu Yayınları
Reklam
Daha tuhaf olansa kendini beğenmiş biri oluşumla ilgili sanki içgüdüsel bir bilinç ve utanca sahip olmamdı; daha açık konuşmak gerekirse insanların kimi durumlarda azmimden, kimi durumlarda, örneğin bodur bir ağaca tırmandığımda da cesaretimden dolayı bana hayran olduklarını düşünmemdi. Sözde hayranım ihtiyar tuğla ustası Peter Hailes,4 söz konusu ağaç da bahçedeki üvezdi.
O günler geçip gitti O karlı, o suskun günler... Yalnız benim olan o temiz kar Usulca yağardı ahşap merdivenlere Gevşek çamaşır ipine Ve bahçedeki ihtiyar çamın saçlarına Usulca ve yumuşacık bir yün gibi yağardı. Ve ben pencere camlarına dalıp gider Yarını düşünürdüm. Ah! Yarın...
O Günler
O günler geçip gitti O güzel, o sağlıklı; yaşam dolu mutlu günler O berrak pırıl pırıl gökyüzü O kiraz yüklü dallar Sarmaşıkların yeşil sığınağında birbirine yaslanmış evler O haylaz uçurtma damları Ve akasya kokusundan
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.