Yarın kalktığımızda birileri hayatta olmayacak Ve bize de bir gün yarınlar gelecek
bütün gökdelenler sahiplerine girsin (mi?)
Çevrene bir bak. Emlak, su hakları, petrol, ucuz emek - hepsi bizim, hep bizimdi. Sana gelince, sonuçta nesin ki? Bu ölümlü arı sürüsünün içinde yer alan bir eleman, hız kesmeden güneşli Güney'e gelip gidersiniz, belli bir marka, model ve yıla ait araba, bikinili bir sarışın hatun ve dalga bahanesiyle otuz saniyelik rüşvet karşılığında seve seve her şeyi yaparsanız - hatta Tanrı aşkına, acılı bir sosisli için bile." Omzunu silkti. "Sizin gibi tipler asla bitmez bizim için. Tükenmez bir kaynaksınız."
Sayfa 401
Reklam
Hem Tarihçe-i Hayat'ta geçen bir mektubunda, Bediüzzaman: "Ben itiraf ediyorum ki, böyle makbul bir eserin mazharı olmaya hiçbir vecihle liyakatim yoktur. Fakat çok ehemmiyetsiz bir çekirdekten koca dağ gibi bir ağacı halk etmek kudret-i İlâhiyenin şe'nindendir ve âdetidir ve azametine delildir. Ben kasemle temin ederim ki, Risale-i Nur'u senâdan maksadım, Kur'ân'ın hakikatlerini ve imanın rükünlerini teyid ve ispat ve neşirdir. Hâlık-ı Rahîmime yüz binler şükür olsun ki, beni kendime beğendirmemiş, nefsimin ayıplarını ve kusurlarını bana göstermiş ve o nefs-i emmâreyi başkalara beğendirmek arzusu kalmamış. Kabir kapısında bekleyen bir adamın arkasındaki fâni dünyaya riyakârane bakması, acınacak bir hamakattir ve dehşet verici bir hasarettir. İşte bu hâlet-i ruhiye ile, yalnız hakaik-i imaniyenin tercümanı olan Risale-i Nur'un, Kur'ân'ın malı olarak meziyetlerini izhar ediyorum. Sözlerdeki hakaik ve kemâlât benim değil, Kur'ân'ındır ve Kur'ân'dan tereşşuh etmiştir. Madem ben faniyim, gideceğim; elbette bâki olacak birşey ve bir eser benimle bağlanmamak gerektir ve bağlanmamalı. Evet, lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyetleri kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle kuru çubuk hükmündeyim."
Sayfa 42
Tanrı, neslimizi topraktan yaratmıştır. Topraktan geldik, yine toprağa döneceğiz. Baki olan ruhtur. O da Tanrı'dan gelmiş, yine Tanrı'ya dönecektir.
Sayfa 210 - Antik Dünya Klasikleri
O vakitlerde bana özellikle ilgi duyan üç kadın vardı. Biri pansiyon sahibinin kızıydı. Bu kız örgüt işlerine yar­dım edip bitkin düşmüş halde eve gelip yemek bile yemeden kendimi yatağa attığımda devamlı gelerek kapımı çalar ve "Kusura bakma. Aşağıda kız ve erkek kardeşim çok gürültü yapıyor. Mektuba konsantre olamıyorum," diyerek
Sayfa 47 - İthaki Yayınları, 2. Baskı, Çev. Peren Ercan
All it takes is one bad day to reduce the sanest man alive to lunacy. That's how far the world is from where I am. Just one bad day.
Reklam
1.000 öğeden 611 ile 620 arasındakiler gösteriliyor.