Bazen şerbet sunarlar Bazen baldıran zehir...
Ruhun şad olsun Metin Abi
Heybesinde yılan İşaretleri, Baldıran zehiri Yüzüğünün içinde Ve yanında Kav taşıyan ben; Tekinsizim size göre İbret için Yakılması gereken.
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
Anaksagoras'ın, Atina'yla ilişkisi dışında, Sokrates'le ortak bir yanı daha vardır: Sokrates gibi o da, tanrılara yeterince saygılı olmadığı için yargılandı. O baldıran zehri içmedi; onun yerine daha güvenli bir yol seçip kentten ayrıldı.
Sayfa 103Kitabı okudu
Elimde binlerce yalan yanlış adres tarifi bilmiyorum tam olarak nerededir bir şehir, bırakma ellerimi ey baldıran ey zehir!
sel yayıncılıkKitabı okudu
Ahlak filozofu Sokrates, 51 tane jüri önünde yargılanıyor ve idam kararı veriliyor, baldıran zehri ile öldürülüyor. Ondan önce sevenleri, "seni hapishaneden kaçıralım" diyorlar. "Bu ahlâksızlıktır" diyor ve kabul etmiyor. Uydur kaydır sözlere başvur jüri seni affedebilir deselerde ahlak filozofu bunu da kabul etmiyor. Tarihe geçen savunmasında idam kararı veren jüriye şunları diyor. "Ölümden korkulmaz, çünkü ölümün çaresi var. Ölürsün kurtulursun. Ama yanlış yapmanın çaresi yoktur. Yaptığınız yanlış kıyamete kadar sizinle birlikte gelecektir." Bugün 2500 yıl geçmesine rağmen, Sokrates'in ismini bilmiyen yok. Peki onu mahkum eden jüri heyetinin isimlerini bilen varmı? Yok! "Şu hayatı öyle bir yaşa ki kapanışta kendini alkışlayabilesin..."
Bir kimse, yüksek bir bekçi kulübesinden şairlerin dediklerine göre, ara sıra Jüpiter'in yaptığı gibi, insan türünü seyrederek vakit geçirirse, sefil ölümlülerin hayatında her taraftan saldıran ne kadar çok afet görür! Kirli ve iğrenç bir doğum, zahmetli ve elemli bir eğitim, çevresinde her şeyden gelecek tehlikelere maruz bir çocukluk, birçok inceleme ve çalışmalara boyun eğen bir gençlik, birçok katlanılmaz sakatlıklarla dolu bir ihtiyarlık, sonunda, gamlı ve acı bir zorunluluk: ölüm. Bu bahtsız hayat süresince durmaksızın çevremizi saran sayısız hastalıklar sürüsünü, hiç durmadan bizi tehdit eden kazaları, birdenbire bizi ezen sakatlıkları: en tatlı anlarımızı hep berbat eden o acı zehiri buna katınız. Fakirlik, hapis, alçaklık, utanç, azap, pusu ihanet, dava, hakaret, hile... gibi, insanın hemcinsinin başına sardığı belalardan henüz söz etmedim... Fakat nasıl saymalı?... Bunlar denizin kenarını kaplayan kum taneleri kadar çoktur. Hangi cinayetlerden dolayı insanlar bu belalara layık oldular? Hangi kızgın tanrı onları bu sefalet uçurumunda yaşamaya mecbur etmiş olabilir? Bunun hakkında ne düşündüğümü söylerdim ama, onu şimdi yapmaya izinli değilim.
Reklam
631 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.