Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sen şimdi bana, saçlarını dağıtan o rüzgarı geri ver. Bir lodos köpüğü gibi mavi ve yosun koksun Kanat olsun üstüme, alıp götürsün beni Kır papatyalarının doğduğu yere... Son derece sarhoş bir deli yürek bulayım Ona söyleyeyim haydi şimdi diye, Ya da o ben olayım Ne kadar koku alırsa o kadarını koysun bir zarfın içine ve yazsın üstüne: Zambakların tükendiği yere... (Cevat Çeştepe)
Sen şimdi bana, saçlarını dağıtan o rüzgarı geri ver. Bir lodos köpüğü gibi mavi ve yosun koksun Kanat olsun üstüme, alıp götürsün beni Kır papatyalarının doğduğu yere... Son derece sarhoş bir deli yürek bulayım Ona söyleyeyim haydi şimdi diye, Ya da o ben olayım Ne kadar koku alırsa o kadarını koysun bir zarfın içine ve yazsın üstüne: Zambakların tükendiği yere... (Cevat Çeştepe)
Reklam
sana benim ol demiyorum benimle kal diyorum sana seni seviyorum demiyorum sevgi söyledikçe değeri düşen bişey çünki....bana güven demiyorum bana inanman lazım önce... beni sev demiyorum bana şans ver...eğer bekle dersen beklerim ama çok bekletme kalbim dayanmaz ...gelip geçici bu hayatta benim için kalıcı ol diyorum.. tartışmayalım ortak bir karar verelim diyorum .. emek sarfedelim vazgeçmeyelim ..hayatımızın geri kalanı bizim olsun .. eğer bunlara yok diyorsan tek sözüm var "sevgi emekmiş emek ise vazgeçmeyecek ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş"
Bir defasında Kate sekiz ve ben beş yaşındayken kavga etmiş ve artık aynı odayı paylaşmak istemediğimiz kararına varmıştık. Ancak evimizin büyüklüğü ve diğer odada da Jesse’nin yaşadığı göz önüne alındığında gidecek başka yerimiz yoktu. O yüzden daha büyük ve akıllı olan Kate, odayı ikiye bölmeye karar verdi. "Hangi tarafı istiyorsun?"
Okuduğunuz eser sizi fikren yükseltir, içinizi iyi ve mert duygularla doldurursa, onun hakkında karar vermek için bu duygu yeterlidir. Alexander Pope Asıl iktidarın kitapta olduğunu gördükten sonra, hükümdarlar da kaleme sarılıp kitap yazmaya başladılar. Alfred de Vigny Kitaplar benim sevgili dostlarım, gerçek yol gösterenlerimdir; çünkü iki
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
Reklam
Kriton - Ayrıca bana öyle geliyor ki Sokrates, sen doğru davranmıyorsun: kurtulman mümkünken, kendi kendine ihanet ediyorsun ve düşmanlarının senin başına getirmek için uğraşacakları, hatta seni yok etmek için uğraşmış oldukları şeyleri başına bir an önce getirmek için uğraşıyorsun. Bütün bunların üstüne, bence çocuklarına da ihanet ediyorsun; çünkü onları yetiştirip eğitmek elindeyken bırakıp gidiyorsun; senin yüzünden kim bilir başlarına neler gelecek? Onların da başına, kuşkusuz yetimlerin başlarına gelenler gelecek. Bu bakımdan ya çocuk sahibi olmamalı ya da yetişmeleri ve eğitimleriyle sonuna kadar uğraşmalı. Sense en kolay yolu seçiyorsun bence. Oysa erdemli ve yürekli bir insanın tutacağı yolu seçmek gerekir; hele bütün hayatı boyunca erdemle uğraştığını ileri süren bir insan olarak; şahsen ben, hem senin adına hem de dostların olan bizler adına utanıyorum; herkes sanacak ki, seninle ilgili bütün bu olaylar hep bizim korkaklığımız yüzünden oldu; düşmemesi mümkünken işin mahkemeye düşmesinin, duruşmaların aldığı şeklin ve işin gülünç yanı böylesine bir sonuca varılmasının bizim korkarak geri çekilmemizden ileri geldiğini düşünecekler; şu kadarcık bir yardımımızla bile olabilecekken bizim seni, senin de kendini kurtarmadığını söyleyecekler. Sonuç olarak bunlar hoş şeyler değil Sokrates; ve dikkat et, senin ve bizim için utanç verici de olmasın. Neyse şimdi karar ver, daha fazla düşünmeye zaman yok; şimdiye kadar düşünmüş olmalıydın: yapacak da tek şey var. Çünkü bu gece her şey olup bitmeli.Daha oyalanacak olursak, iş işten geçer. Ne olursa olsun beni dinle, ne diyorsam onu yap.
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
Reklam
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
2. Nazım'ın Bitmek Bilmez Tatlı Aşkı Kahire’de Çek dostlarından biriyle karşılaşan Nâzım, beraberindeki Veray’la birlikte bu dostun peşine takılırlar. Mesele gene tatlıdır, ancak bu sefer bambaşka bir tatlı: Nâzım, gerisinde çocukluğunun bütün tatlılarının yattığı camlı vitrinin önünde durdu: Veracığım, tut beni! Şimdi burada ne varsa satın
Bir gün Abdülkadir Geylani’ye, "Bu işe başladığınızda, bu yola adım attığınızda, temeli ne üzerine attınız? Hangi ameli esas aldınız da böyle yüksek dereceye ulaştınız?" diye sordular. Buyurdu ki: "Temeli sıdk ve doğruluk üzerine attım. Asla yalan söylemedim. Yalanı kağıda bile yazmadım ve hiç yalan düşünmedim. İçim ile dışımı bir
Batsın Bu Dünya - Öykü - Muhammed Işık * Bu öykü Orhan Gencebay'ın " Batsın Bu Dünya " eserinden faydalanarak yazılmıştır. Doğudaki şark görevini bitiren Ahmet öğretmen batıda görev yapmanın heyecanını yaşıyordu. Doğunun zor şartlarında iki çocuğuyla hayata tutunmaya çalışmış, köy okulunda öğrencileri ile çok güzel vakitler
Geri verilmez hiçbir yanılgı.. Yokluğuma emanet et, sen de benden kalanları.. Her şeyi al, bana beni geri ver, bir şansım olsun.. Başka yer, başka zaman.. Sensiz ömrüm olsun..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.