Nerede şimdi at, nerede süvari? Nerede çalan borular? Nerede zırh ve miğfer, nerede uçuşan saçlar? Nerede harpın teline dokunan el, nerede yanan kızıl ateş?, Nerede bahar, nerede hasat, nerede uzayıp giden başaklar?
Ah'lar Ağacı
"1- Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya sürünsem, Ferahlasam, pencereyi açsam. Şöyle bir şey yazdım sonra: Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde. Berbattı,
Reklam
"İlk dersiniz insanların kim olduğunuzu öğrenmesine izin vermemektir. Felsefenizi biraz kendinize saklayın. Bu tıpkı meyvelerin oluşumuna benzer. Tohumlar bir mevsim boyunca toprağın altında kalır ve gizli gizli, yavaşça büyüyüp olgunlaşır. Fakat henüz gövdesi tam olarak gelişmeden başaklar filizlenirse asla olgunlaşma fırsatı bulamayacaklardır. Siz de böyle bir bitkiye benziyorsunuz. Meyvelerinizi zamanından önce gösterirseniz kış geldiğinde hayata tutunamazsınız."
Sayfa 287Kitabı okudu
YEŞİL, SİVRİ KILÇIKLI BUĞDAY, toprağı yararak çıkar; bir iki hafta içinde öyle boy atar ki, arasından karga uçsa görünmez. Ekin, toprağın özünü emer ve başak tutar, sonra çiçekleriyle başaklar altın tozlarına bulanır; taneler tatlı, güzel kokulu bir sütle dolup şişer.
Sayfa 111
Annem. “...Yeşil tarlalar. Rüzgâr başaklar arasında kımıldarken, ya da ikindiüstü, yağmur tarlaları dalgalandırırken bakars n ufuk çizgisi bir iner, bir kalkar. Toprağın rengi, yonca ve ekmek kokusu. Taze bal kokan bir köy...”
Ve orada başaklar ağırlaştığında, Sayısız ah dökülürdü toprağa.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.