Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilara

Dilara
@bateleursilentia
Sıkı Okur
Geçsin diye bekledik başka bir şey düşünmedik. O günleri geleceklerin uğruna feda ettik. Ve bunlar geldi...
98 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Yine bir yol uzanıyor önümüzde... Bu sefer yolculuk Meksika’da devam ediyor. Tutku dozunu arttırırken, morfin ve sakinleştiricilerin de dozları artıyor. Araya giren ayrılıklar, kavuşturmuyor bu sefer. Yitip gitmenin eşiğinde titremelerle yaşanıyor hayal kırıklıkları. Elde etmenin, cehennemin dibine inmek olacağını bile bile arzulanan düşlerin eşliğinde Jack Kerouac yeniden yollara düşüyor.
Tristessa
TristessaJack Kerouac · Siren Yayınları · 201883 okunma
Reklam
432 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Sıradan bir insanın hayatının bir anda tümüyle nasıl değişebileceğinin heyecan dolu hikayesi Sudaki İzler. Aşk, suç, gizem ve kurulan umulmadık samimi dostlukların ya da suç ortaklığının soluksuz bırakan, sürükleyici anlatımı. Özellikle tatilde bir deniz kenarında okuyorsanız, hiç farketmeden kitap karakterlerinin arasına karışabilirsiniz. :) Keyifli bir roman diyebilirim.
Sudaki İzler
Sudaki İzlerCatherine Steadman · Nemesis Kitap Yayınları · 201965 okunma
1/10 puan verdi
İlk defa bir kitabı başlar başlamaz elimden attım diyebilirim. İthaki’nin Karanlık Kitaplar serisini takip ettiğim zamanlar bu kitabı da bir şekilde almışım. Az önce kitap hakkındaki tüm yorumları da inceledim, kimse değinmemiş bu konuya gördüğüm kadarıyla. Belki ben çok hassas davranmış da olabilirim fakat, henüz 9. sayfadayken karşılaştığım adı Türk olan ve havlamasıyla yeri göğü inleten bir köpek benim için kitabı çöpten farksız bir hale getirdi.
Kara Örümcek
Kara ÖrümcekJeremias Gotthelf · İthaki Yayınları · 2020236 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
112 syf.
7/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Öncelikle satori, “ani aydınlanma”, “ani uyanış” ya da salt “göz açılması” anlamlarını taşıyan Japonca bir sözcükmüş. Paris’te Satori Kerouac’ın ismini (Jean - Louis Lebris de Kerouac), ailesini araştırmak için yola çıktığı Fransa’da ufak fakat güçlü etkilerle yaşadığı aydınlanmayı konu alıyor. Dağınık bir anlatıma sahip kitap, fakat Kerouac okumaktan keyif alıyorsanız o dağınıklığın içinde bile keyifle yolunuzu bulabilirsiniz. Hem zaten önemli olan da yine yolda olmak, devinim halinde olmak değil mi? Kerouac’ın bu yolculuğunda nereye vardığı da,kitabın nasıl sonlandığı da hiç önemli değil. Yolculuk gayet güzeldi. Kafasında bir dolu tasarı ve planla yola çıkan Kerouac şöyle özetliyor yolculuğuna dair kitabını; “Yine de bu kitap, yolculuğunuz nasıl geçerse geçsin, ne kadar “başarılı” ya da kısa olursa olsun, daima bir şeyler öğrendiğinizin ve fikirlerinizi değiştirmeyi öğrendiğinizin kanıtıdır.
Paris'te Satori
Paris'te SatoriJack Kerouac · Siren Yayınları · 201672 okunma
520 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Martin Eden, dost tavsiyesi üzerine okuduğum en güzel kitaplardan biriydi... Yaşamı ayna gibi yansıtan, çokça Martin’i hayalperestlikle suçlamama neden olan, cömertlikte aşırıya kaçtığını düşündüren, yer yer güldüren ve özellikle sonlara doğru da oldukça duygulandıran bir kitap oldu benim için. Önceleri gözünde yücelttiği, idealize ettiği insanların zaman içerisinde vasıfsız ve sürü güdüsüyle hareket eden yaratıklar olduğunu farketmesi ve bunu anlatma şekli gerçekten etkileyiciydi. Toplumun birçok kesiminde değer görmenizi, fark edilmenizi sağlayacak olan tek hakikatin para ve mevki kavramlarına dayandığını yeniden görmek acı vericiydi. Martin’in de sürekli sorguladığı gibi ben aynı benim, açken beni yemeğe davet etmeyen insanlar şimdi istediğim tüm yemekleri satın alabilecekken neden beni yemeğe davet etmek için sıraya girdiler düşüncesi onu oldukça derin kimlik karmaşalarına itiyor. İnsanlığın çirkinliği bir kez daha gözler önüne seriliyor bu kitapta. Çıkarcılık, yaltaklanma ne kadar iğrenç şey varsa insanlığa dair Martin hepsiyle yüzleşiyor. Biz de yeniden yüzleşiyoruz onunla beraber. Aşkın bile bu iğrenç kavramlara alet edildiğini görüyoruz ama Martin akıllı, öğrenmiş. Duygularımızın kesiştiği yerler o kadar fazla ki alıntılarda çoğunu paylaştım. Daha farklı bir son olabilir miydi bilemiyorum ama bazen yaşama arzun bittikten sonra kaçınılmaz olan tek bir son kalır geriye...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,2bin okunma
Reklam
72 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bibliyomani, 1836 yılında İspanya’da yaşanan gerçek bir olay üzerine kurulmuş bir öykü. Kitaplara olan saplantısı yüzünden hiçbir suçu işlemekten geri kalmayan ve suçlarını itiraf edip idama mahkum edilen eski bir keşiş olan Don Vincente’nin gerçek hikayesine sadık kalınmış. En güzel ayrıntı ise bence Gustave Flaubert’in bu öyküyü yalnızca on dört yaşındayken kaleme almış olması. Kitapta Fransa Ulusal Kütüphanesi’nde korunmakta olan orjinal el yazmasına da yer verilmiş. Genel olarak bir tutkunun insanı ne hale getirebileceği, ona neler yaptırabileceği ile ilgili bir öyküydü. Kitapseverler tarafından keyifle okunacağını düşünüyorum. Peki, en büyük arzunuza ulaşmak için siz neleri göze alabilirsiniz hiç düşündünüz mü?
Bibliyomani
BibliyomaniGustave Flaubert · Sel Yayıncılık · 2017724 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Vahşetin Çağrısına kulak vermiş bir ruhla karşılaşmak beni oldukça sevindirdi. Hikaye boyunca insanların vahşetine tanıklık ederken, zamanla asıl ilkel vahşetin ortaya çıkışına ve sınır tanımaz güzellikte bir köpeğin kendi hikayesine şahit oluyoruz. Oldukça akıcı ve sürükleyici bir hikayeydi. Bir köpeğin dostluğunu da, düşmanlığını da değişen yaşam koşullarıyla beraber değişen karakterini de o kadar güzel anlatmış ki... Çok sevdim. :) Size de keyifli okumalar dilerim.
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,3bin okunma
204 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hep merak etmişimdir sürekli kalabalıklar içinde olmak isteyen, yalnız kaldığında çıldıracak gibi olan insanların sebeplerini... Yalnız kaldıklarında da sürekli kendilerini meşgul edecek işler yaratırlar kendilerine... Osho bu durumu “sahte kimlikler” kavramı ile açıklıyor. Doğduğumuz andan itibaren çevremiz tarafından, yanılgılarımız yüzünden edindiğimiz bir kimlik var ve bu kimliğin varlığını sürdürebilmesi için diğer sahte kimlik sahiplerine ihtiyacı var. Yalnız kaldığımızda ise oluşturulan bu sahte kimlik yavaş yavaş sıyrılmaya başlıyor üzerimizden ve ne yapacağımızı bilemiyoruz. Tek başına kaldığında ne yapacağını bilemeyen, huzursuz olan ve canı sıkılan insanların tüm sorunu işte bu! Gerçek kimlikleriyle yüzleşmekten ödleri kopuyor ve derhal en yakın kalabalığa, tanıdıkları ilk insana sığınma ve sahte kimliklerini pohpohlama arzusu ile koşuyorlar. Böylece kendileri ile yüzleşmelerine gerek kalmıyor. Bu kadar uzun yazdım çünkü benim için bu tür insanlar gerçekten “can sıkıcı” kategorisinde yer alıyorlar. Osho’nun değindiği ve bana merkezle uyumlanma konusunda doğru yolda olduğumu gösteren bir konu başlığı da; yalnızca size zevk veren şeyleri yapmanız gerektiği. Der ki; size zevk vermiyorsa yaptığınız şey her ne ise o anda bırakın. Biriyle mi konuşuyorsunuz zevk almıyorsanız konuşmayı bırakın. İnsanlar sizin deli olduğunuzu düşünecektir ama önemli olan sizin merkezinizle uyumlu olabilmenizdir. Sanırım artık buna hayat felsefem diyebilirim. :) Osho okuyorsanız zaten her kitabını severek okuyorsunuzdur. Kader, Özgürlük ve Ruh kitabı da size yine çok şey katacak. Keyifli okumalar dilerim. :)
Kader, Özgürlük ve Ruh
Kader, Özgürlük ve RuhOsho · Butik/ Yaşam Gereklilikleri Dizisi · 2011313 okunma
156 syf.
10/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Öncelikle Mişima’nın yaşam öyküsünden de izler taşıyan bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Tüm duyguların derinlemesine bir şekilde anlatıldığı ve bu derinliğin beni kimi zaman aşka kimi zaman da dehşete sürüklediği bir hikaye oldu benim için. Bir tek çürük elma, bir tek kötü ruh tüm güzellikleri zincirleme bir şekilde yok etmeyi başarabiliyor ne yazık ki... Günümüzde bunun o kadar çok örneğini yaşıyoruz ki ne yazık ki kitapta da böyle bir durumla karşılaşmak beni rahatsız etti. Bir tek kötü düşünce tohumunun geri dönüşü imkansız kayıplara ve kedere sebep olduğunu bilmek, görmek ve buna bir son verememek insanı çaresiz bırakıyor. Bu hikayede de bu konu çocuklar üzerinden işlenmiş; ne denli gaddar ve kötücül olabileceklerinin tasviri niteliğinde... Denizi çok severim. Denize dair hikayeleri de öyle... Aşkla, sevgiyle başlayan bir hikayenin geldiği nokta gerçekten beni şaşırttı. Afalladım. Kitabı kapattım uzun uzun düşündüm... Sinirlendim. Hikayeyi okuyanlar bilirler o çocuklardan hırsımı almak istedim. Ben kitabı okumadım da yaşadım sanırım. Yazarın diğer hikayelerini fırsat bulursam okumaya çalışacağım ama sizi gerçekten iliklerinize kadar rahatsız edecek, düzeninizi bozacak, keyfinizi kaçıracak, sizi sarsacak bir kitap okumak isterseniz mutlaka okumalısınız. Çünkü okyanusa açılmak böyle bir şeydir.
Denizi Yitiren Denizci
Denizi Yitiren DenizciYukio Mişima · Can Yayınları · 20172,603 okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Cadılar Bayramının asırlar boyunca, toplumlar tarafından yaşanılma şeklini o kadar güzel ve sıcak bir şekilde anlatmış ki; soluksuz maceralara atılırken bir yandan da oldukça keyifli bir şekilde okuyorsunuz. “Gece ve gündüz. Yaz ve kış, çocuklar. Tohumlama ve hasat zamanı. Yaşam ve ölüm. Cadılar Bayramı budur işte, hepsi bir bütündür. Öğlen ve gece yarısı. Doğmuş olmak, çocuklar. Her gece bir Cadılar Bayramıdır, her gece, her bir gece sizler şehirler ve kasabalar yapıp içinde saklanarak biraz dinleninceye, biraz soluk alıncaya kadar, karanlık ve korkutucudur.” Sanırım daha iyi bir şekilde tanımlanamazdı. Bazı şeylerin içi bir şekilde boşalsa da, çağlar boyunca tekrarlanan döngüler asla son bulmuyor. Bu açıdan bakınca da hem biraz ürkütücü hem de muhteşem bir görüntü çıkıyor ortaya. Keyifli okumalar dilerim. :)
Cadılar Bayramı Ağacı
Cadılar Bayramı AğacıRay Bradbury · İthaki Yayınları · 2019564 okunma
Reklam
256 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Her şeyin değiştiği bir dünyada insan aynı kalabilir mi? Aynı hissedebilir mi? Ya da değişime direnebilir mi? Savaşın ve modern hayatın yanıbaşımıza getirdiği tüm çarpıklıklar ve bu kaosun içinde insanın neler hissedebileceğinin bir yansımasına tanıklık ediyoruz kitapta. Sırf ruhsuz ve duygusuz şu toplumdan, en yakınımızdaki insanların huzursuz edici endişelerinden biraz olsun uzaklaşıp nefes alabilmek ve sıkıştığımız hayatlarımızda bir an olsun yüzeye çıkabilmek, boğulmamak için en mutlu olduğumuz, huzurlu hissettiğimiz, geçmişten kalan sığınaklarımıza koşarız çoğu zaman; fakat bazen onlar bile teslim olmuştur modern ve anlamsız çağın akışına... İşte böyle bir anda her şeyi bırakıp, ne kadar çabalasakta, çırpınsakta yüzeye çıkamayacağımızı idrak ederiz. En korkunç bilinç anlarından biri olsa gerek. Artık geçmiş bile açmaz olur huzurlu kollarını bize. Bir parça nefes almak bile mümkün değildir. Kabul eder ve daralan çemberin içinde bize verilenlerle “yaşamaya” devam ederiz. İşte böyle bir adamın hikayesi anlatılıyor kitapta. George Orwell’in her kitabını keyifle okuyorum. Boğulmamak İçin de oldukça akıcı ve çarpıcıydı. Yalnızca sonu belki daha farklı bitebilirdi diye düşündüm. Mutlu olsun demiyorum ama bu eylemsizlik, kabulleniş biraz üzdü beni. Gerçi George Orwell’in sonları da hep bizi anlatmıyor mu zaten... Keyifli okumalar dilerim.
Boğulmamak İçin
Boğulmamak İçinGeorge Orwell · Can Yayınları · 20158,6bin okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Bir anda sahip olduğunuz her şeyi, kulağa çalınan güzel tınılı bir kelime uğruna bırakıp yollara düşseydiniz neler olurdu hiç düşündünüz mü? Okuduğum en güzel kitaplar arasında yerini aldı Lizbon’a Gece Treni. Aslında yorum yapıp çok uzatmak istemiyorum, çünkü şu alıntı bence kitabı okumanız için en iyi neden olacaktır. Çoğaltıp her yere dağıtma
Lizbon'a Gece Treni
Lizbon'a Gece TreniPascal Mercier · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20121,386 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitaplara karşı aşırı ilginiz ve sevginiz varsa, okuyun bu kitabı! Nadir kitapların incelikleri, kitap listeleri, yazarların ve koleksiyonerlerin hikayeleri gibi pek çok tadına doyulmaz bilgiye ulaşabileceksiniz keyifli bir şekilde.
Kitapları Fazla Seven Adam
Kitapları Fazla Seven AdamAllison Hoover Bartlett · Paloma Yayınevi · 201359 okunma
256 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Aslında daha çok motivasyon içeren bir kitap bekliyordum ama pek beklediğim gibi olmadı. Yine de diyalog halinde verilen içerikler bilinçaltı ve bilinç konularında oldukça bilgilendirici. Yazarın sesinden de dinleyebileceğiniz çeşitli tekniklere yer verilmiş. Genel olarak saf sevgiyle, his ve akılla hareket etmenin kazanç sağlayacağını vurgulamış diyebiliriz. Bu arada his ve duygu arasındaki farkı tanımlama şekli de oldukça güzeldi. Biraz “Dreamer” a benzettim kitabı.
Hayat Cesurlara Torpil Geçer
Hayat Cesurlara Torpil GeçerBircan Yıldırım · Destek Yayınları · 20183,349 okunma
640 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bir golem ve bir cinin hikayesi. Bu dünyaya ait olmayan iki varlığın yaşamlarının tesadüfen kesişmesi sonucu yaşanan, olaylar döngüsü öyle akıcı ve samimi bir dilde ele alınmış ki; okurken büyülenmemeniz gerçekten imkansız. Ben çok sevdim, eğer fantastik eserler okumayı seviyorsanız, sizin de seveceğinizden eminim.
Golem ve Cin
Golem ve CinHelene Wecker · Doğan Kitap · 2014396 okunma
156 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.