Okulun arka kapısının açıldığı arnavutkaldırımı yokuş Kuledibi'ne çıkıyor. Galata Kulesi'nin çevresi hep dar sokaklardan
oluşuyor. İrili ufaklı eski evlerde genellikle yoksul Yahudiler
barınıyor. Zengin Yahudiler ancak buradaki sinagogdaki ayinlere, evlenme ve cenaze törenlerine geliyorlar. Sokaklarda, bir balkondan diğerine çamaşır asılıyor. Ayaküstü şarap içilen bir küçük meyhanede bardakla kırmızı ve beyaz şarap satılıyor.
İstiklal Caddesi'ne varıldı mı, yaşam hemen hızlanıyor. Dükkânlar, sinemalar, trafik her zaman canlı, yaya kaldırımları her
zaman insan dolu. Tepebaşı Alanı'nda üç tahta, kırmızı tiyatro
yapısı parkın yanında duruyor. Tiyatro yapılarının karşısında,
kentin en güzel kahvelerinden biri olan Pelit Pastanesi var. Küçük alt salonu doldu mu, tahta merdivenlerle çıkılan balkonu
açılıyor. Öğleden sonra güneşinin vurduğu bu pastane masalarında her gün temiz, ütülü örtüler serili. Artık Beyoğlu sinemalarında Amerikan dünyasının dışında kalan, bambaşka gerçeklerin filmlerini de görüyoruz. Milano Mucizesi, Bisiklet Hırsızları,Pater Pançeli, Valizli Kız...
Baylan Pastanesi girişindeki iki yanlı satış vitrinlerinden sonra, geniş, loş bir salon başlıyor