O, neden müslüman oldu?
İstanbul'da bir akşam toplantısına davet edilmiştim. Yunanistan`dan gelen yaşlı bir hanım Müslüman olmuş. Kendisi uzun seneler Yunanistan`da kalmış birisi ve nihayet İstanbul Müftülüğünde Müslümanlığını resmen tescil ettirmiş. O günün akşamı akrabasının evine gitmiş. Biz de o gün aynı yerde bulunuyoruz. Kadın bu güne eriştiğinden, son derece memnun. Biz daha söze başlamadan önce dedi ki; " Tabii buraya geldiniz, toplandınız. Benim niçin Müslüman olduğumu merak ediyorsunuz. Siz sormadan ben size kısaca anlatayım. Biz Konyalı zengin, Müslüman bir ailenin yanındaydık. Babam, annem ve kardeşlerim bu evde hizmetçilik yapıyorduk. Bu ailenin son derece zengin bir efendisi vardı. Bu efendi memleketin sayılı zenginlerinden olmakla beraber son derece mütevazı bir insandı. Ben çocukluğumda hiçbir bayram hatırlamam ki bu Müslüman ev sahibi, kendisinin hizmetçisi olduğumuz hâlde bayramlarda bize, hizmetçinin çocuklarına verdiği hediyeleri, yeni ayakkabıları kendi öz çocuklarından daha sonra almış olsun. Her bayram önce bize alır, ondan sonra kendi çocuklarına en fazla aynı kalitede ayakkabıyı alırdı. Çok zengin bir insana bu tutumu veren böyle bir dine kırk seneden beri ben hayran kalmayın da kim kalsın? Bugün böyle bir dinin mensubu olmak şerefine eriştiğim için hayatımın en mesut gününü yaşıyorum."
Paket yapalım mı, hediye mi olacaktı. Hediye ancak paket yapmaya gerek yok, ben bu hediyeleri kendime vereceğim. Ne zaman vereceksiniz, doğum gününüzde mi? Hayır, aslında Deliye Her Gün Bayram'ında vermeyi düşünmüştüm, uygun mu sizce?
Reklam
Hayatımın En Mesut Günü
İstanbul'da bir akşam toplantısına davet edilmiştim. Yunanistan'dan gelen yaşlı bir hanım Müslüman olmuş. Kendisi uzun seneler Yunanistan'da kalmış birisi ve nihayet İstanbul Müftülüğünde Müslümanlığını resmen tescil ettirmiş. O günün akşamı akrabasının evine gitmiş. Biz de o gün aynı yerde bulunuyoruz. Kadın bu güne eriştiğinden, son derece memnun. Biz daha söze başlamadan dedi ki: "Tabii buraya geldiniz, toplandınız. Benim niçin Müslüman olduğumu merak ediyorsunuz. Siz sormadan ben size kısaca anlatayım. Biz Konyalı zengin, Müslüman bir ailenin yanındaydık. Babam, annem ve kardeşlerim bu evde hizmetçilik yapıyorduk. Bu ailenin son derece zengin bir efendisi vardı. Bu efendi memleketin sayılı zenginlerinden olmakla beraber son derece mütevazı bir insandı. Ben çocukluğumda hiçbir bayram hatırlamam ki bu Müslüman ev sahibi, kendisinin hizmetçisi olduğumuz hâlde bayramlarda bize, hizmetçinin çocuklarına verdiği hediyeleri, yeni ayakkabıları kendi öz çocuklarından daha sonra almış olsun. Her bayram önce bize alır, ondan sonra kendi çocuklarına en fazla aynı kalitede ayakkabıyı alırdı. Çok zengin bir insana böyle bir tutumu veren böyle bir dine ben hayran kalmayayım da kim kalsın? Bugün böyle bir dinin mensubu olmak şerefine eriştiğim için hayatımın en mesut gününü yaşıyorum."
Abdülselâm Bey’in Bayram Hediyeleri
Düzine ile ipek mendiller,kravatlar,gömlekler,kızlar için belki de ucuz cinsten mücevherler,erkek çocuklar için saatler,eski emektarlar için alınmış entarilikler üst üste,paket paket odasına dizildi...
Sayfa 36 - Karakter: Hayri İrdalKitabı okudu
Hac Mekke dünyanın her tarafından gelen hacılarla dolup taşıyordu: Kırımlı, Buharalı, Dağıstanlı, Rumelili, Çerkez, Gürcü, Türk, Mağrib-i Aksâlı, Cezayirli, Tunuslu, Mısırlı, Cavalı, Hintli, Güney Afrikalı ve Sudanlıların yanı sıra Suriye, Yemen ve Irak gibi Arap ülkelerinden gelen hacılar vardı. İranlı hacılar da vardı. Herkes kendi yerel
Reisler Divanı Heyetin toplanacağı yer, otuz kilometreden fazla alanı olan bir araziydi. Nehri kuşatan bataklıkları su kuşları dolduru-yörlardı. Yaldız renkli sülünler rutubetli otlar arasında uçuşuyorlardı. Otlaklar boldu. Kum tepeleri üzerinde pek çok av vardı. İlkbaharın başlangıcı, her zamanki kurultay ayı idi. Davete derhal uyan göçebe
Reklam
17 öğeden 11 ile 17 arasındakiler gösteriliyor.