Aradan çok zaman geçer bazen. Bir kaç mevsim, bir kaç insan, bir kaç anı, bir kaç acı.. Her şey biter, hesaplar ödenir, defter kapanır. Sonra olmadık bir zamanda, olmadık bir yerde saçma sapan bir karşılaşma olur. Sonra… Sonra bir şey olmaz, olmasın da zaten. Sonra sadece gülümser insan. Acı acı derler ya, öyle… Öyle işte. Zaten bu değil mi yaşamak denen karın ağrısının vasıfsız özeti!
Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır. Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir. Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz sığınak sağlar. Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer. Aynı şekilde tramvatik haberler alan birini bayıldığı olur. Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerken kendini acıdan korur. İkinci kapı unutmaktır. Bazı yaralar kısa zamanda kapanmayacak, hatta belki de asla iyileşmeyecek kadar derindir. Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. "Zaman tüm yaraları iyileştirir" sözü yanlıştır. Zaman çoğu yarayı iyileştirir. Geri kalan bu kapının ardında saklıdır. Üçüncü kapı deliliktir. Bazen insanın aklı öyle darbe alır ki kendini delilikte saklar. Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir. Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acıdan saklanmak için zihnin gerçekliği bırakması gerekebilir. Dördüncü kapı ölümdür. Son sığınak. Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez. Ya da en azından bize öyle söylenir.
Reklam
400 syf.
8/10 puan verdi
Yazarın daha önce Dört Kardeştiler romanını okumuştum ve birkaçını daha.Sevmiştim devam etmek istedim.Bu kitabı da görür görmez aldım.Ancak geç kalmışım , öğretmenimin dediğine göre.Ortaokul düzeyi denildi , uyarmış olayım beklentilerinizi karşılamayabilir. Sekizinci Renk , Ela'nın göz dolduran başarılarıyla büyüledi beni.Yaklaşık olarak üç yüzlü
Sekizinci Renk
Sekizinci RenkGülten Dayıoğlu · Altın Kitaplar · 20212,285 okunma
"Tanrı, ister sözlerde, ister şarkılarda, ister sahnede olsun, gerçekten nasılsa hep öyle anlatılmalıdır." "Tabii, öyle olmalıdır." "Şimdi bana söyle: Tanrı aslında iyidir, onu öyle göstermeli, değil mi?" "Elbette." "Ama iyi şeylerin hiçbiri zararlı olamaz, değil mi?" "Öyle
Öyle biri olur ki hayatında, kilometrelerce uzaktan, ayrı köyden, ayrı evden, ayrı yataktan '‘iyi geceler, öptüm’' der , sen kokusunu hissedersin… Çünkü saçlarını ezbere bilirsin, avuçlarını, sesini, kokusunu… Belki de hayatın boyunca ezberlediğin tek şey odur.... Bazen, öyle seversin… Alıntı 
ÜNİVERSİTE senelerden üniversitenin ilk yılları.okula ilk adım atışımda ""ben de sonunda üniversiteli oldum,değişecek miyim,buraya alışacak mıyım,hayatımda ilk defa ailemden ayrı bir dam altında uyuyacağım ve de bütün bir sene boyunca ve de tek başıma..off mu desem oh mu desem.konuşsam ağzım büyür mü,korkunç mu ,daha mı mutlu" gibi
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.