Bir de ağıtlarda doğaya, topluma, kişilere meydan okuma vardır. İlyadadaki Hektorun karısının ağıdı, bir yakınmadır. O öldükten sonra çocuğunun ne olacağı, elin aralığında kalacağı, kimsenin onun yüzüne bakmayacağı, insanlar içinde hep boynu bükük duracağıdır. Oysa Türkmen kadını meydan okur: “Çıkarım Berit başına / Başın kar olursa olsun / Çekerim bebek derdini / Dulluk zor olursa olsun.” Bu ağıttan başka bir dörtlük. “Amanın belim kırıldı / Dev’ oturup kalkmayınca / Senin bebek büyümez mi / Emmileri bakmayınca.”
Bebek Ağıdındaki vaka şöyledir: Bir bey oğlunun, evlendikten sekiz sene sonra, bir çocuğu oluyor. Çocuk altı aylık kadarken yaylaya göçülüyor. Yolda, bir devenin üstünde bağlı bulunan beşik, çam dallarından birine takılıp kalıyor. Beşiğin çam dalında kaldığını, çocuğun anasından başka kimse görmüyor. O da önünde giden kayınbabasına bu vaziyeti söyleyemiyor. Çünkü onunla konuşmuyor. Anadoluda “gelinlik” adeti vardır. Gelin, kayınbabası, kaynanası ve kocasının akrabaları ile konuşmaz. Onların suallerine baş işaretile (hayır) veya (evet) der. Gelinin yukardasaydığımız akrabalarla konuşması, bir terbiyesizlik addolunur. Sonra, beşiğin çamda kaldığını kocası, gelinden haber alıyor. Geri dönüp beşiği buldukları zaman bebeğin gözlerinin yırtıcı kuşlar tarafından oyulmuş olduğu görülüyor. Bu ağıdı, bebeğin anası orada yakıyor.
YEMEN AĞIDI
1911’de Mehmet ve Memiş adlı Çukurovalı iki kardeş asker olarak Yemene gidiyorlar ve bir daha dönmüyorlar. Bu ağıdı, şehitlerin bacısı yakıyor.
Gara çadır is mi dutar
Martin tüfek pas mı dutar
Ağlıyalım anam bacım
Elin gızı yas mı dutar
1982 Batman doğumlu olan Ercan y Yılmaz, sınıf öğretmenliği ve Türk Dili Edebiyatı mezunu, kıymetli bir öğretmenimiz. Adındaki “y” harfini, aynı ad ve soyadın sık kullanılmasından dolayı yaratabileceği karışıklığı önlemek amacıyla soyadından kopyalamış. Kısaltma olmadığından mütevelli de noktasız ve küçük diye belirtmiş.
“Şiiri seviyorum, öyküden
Kadirlinin Yalnızdut köyüne bağlı Hüseyinölen çiftliğinde ölen Reşit için bu ağıdı anası yakıyor. Yıl, 1931.
İreşit Ceyhandan gelir
Abidine alır kundura
İki elimde iki ıklık
Biri saz biri dambıra
Bana verin kırbacını
Kardeş de tosun topluyor
Kürt elinden bir at almış
Altında atı hopluyor
Bebek Ağa Bebek Ağa
Ardımızı verdik dağa
Biz oraya gideceğiz
Yol vermiyor karşı dağ
İreşit Ceyhandan gelir
Arabası kıcır kıcır
Hele görsen Ak Yusufu
Gavurun yüreği acır
Direkte heybe asılı
Ben gözümden ıramıyom
Çok meclisler değniyom da
İreşidi göremiyom
Ey şehidoğlu! zalimi füzele
On parmak var, onu da tetikte
Yaşanmamış hayatın yükü üzerinde
Nazar et, Şüheda güzeline
Uçuşuyor nurdan, beden tozları
Yeraltında sır Kassam tugayları
Koruyor, Peygamberi saklayan örümcek ağı..
Hepsi Hâfız, yürüyen ayet orduları
Savaşı bitiyor ölenin sırasını savıyor
Bebek gömenin her yanda ağıdı duyuluyor
Sağ kalanlara, merhumlar okuyor rahmet..
Yetimleri doyuran mâfiş ümmet-i Muhammet!
Muhakkak ki! Barış için değil bu yarış..
Cepler birer cephane, doluyor! Alkış.
İsrail darphane.. Basıyor yanlış,
Tüm dünya tek reçete; yok satıyor kılınç..!
خ ف ز ي