"Ne doğumumuz ne ölümümüz ne de doğumla ölüm arasında can çekişerek sürdürdüğümüz hayatlar bize ait. Başkalarının isteklerinden doğuyor, başkalarının istediği gibi yaşıyor ve başkaları yüzünden ölüyoruz. Bizim sandığımız hayat bizim değil, bizim sandığımız beden bizim değil..."
Karanlık geçmişi tuhaf olaylarla dolu, bacakları dizlerinden kesik yaşlı Efsun Abla..
Kim olduğunu hatırlamayan, hafızasını yitirmiş Adnan Abi..
Sokaklarda seks işçiliği yaparak para kazanan
toksikoman Hülya..
Bir sabah uyanıp düzenini terk eden kafası karışık Musa..
Ve çöpte bulunmuş bebek, Matruşka.
Kitap kısaca, bir bebek beş sokak insanının yarı hayal yarı gerçekçi hikayesini sunuyor.
Yazarın diğer kitaplarını da severek okumuştum. Çok realist, cesur bir tarzı var yazarın. Büyülü dünyayı değil, sadece ama sadece gerçekleri, hayal kırıklıklarını, acıları, haksızlıkları anlatıyor yazar. Okurken sizin de içiniz burkuluyor. Fakat malesef hayatın gerçekleri bunlar. Kitap ek olarak insanda çevresine karşı ufak bir farkındalık da uyandırıyor. Koşturmacalarımız yüzünden kendimiz dışındaki insanlarla bırak ilgilenmeyi artık kimin yanından geçtiğimizi bile farkedemiyoruz. Hepimiz türlü türlü sorunlarla baş etmeye çalışıyoruz ama diğer insanların da hayat mücadelesi verdiğini unutuyoruz..Daha neler neler yazılır bu kitapla ilgili..Çok akıcı bir kitaptı bu arada.
Keyifli okumalar.
Erotizm ve öykü devre dışı kaldığında
duygular ve ilişkinin dalgaları katkıda bulunmadığında ; cinsel haz, görsel uyaranlara indirgendiğinde, aslında uyarılma repertuvarı daralıyor. Şarkıyı çok enstrümanlı bir orkestra yerine, üç sazdan oluşan bir grup çalıyor.
Beynin tahrik olabileceği her türlü özellik dışarida kalıyor. İlişkinin yakınlığı,
Mimiklerimizi kaybetmek uğruna yüzlerimizi donuklaştırdık. Çekik gözlü ama bakışsız, dolgun dudaklı ama gülüşsüz, genç ama ruhsuz kaldık.
Anılarımızın çizgilerimizde yaşamasına izin vermediler. Dudak kenarlarımızın gülme sayımıza tekabül ettiğini anlamadılar. Beyaz saçlarımızı bilgeliğimizle taçlandıramadık. Göz parıltımızın ve kahkahamızın
_Evridiki_
_Evridiki, Orfe’nin kavuşmak istediği sevgilisidir. Bir gün Evridiki'nin bacaklarına bir yılan dolanır. Sevgilisi bu yüzden ölüp yeraltına gidince, sevgilisini kaybeden Orfe de ona kavuşmak için büyük çabalar gösterir, ilahlardan yardım görme umuduyla, özlem içinde çalgısını çalıp dururken harikulade, ahenkli müzikler yaratır.
❔Aslında büyük bir nimet olan ama kullanmasını bilmediğimiz için başımıza bela olan sosyal paylaşım sitelerinde, ne zaman Gazze'ye bir saldırı olsa veya Suriye'de bir zulüm olsa, Doğu Türkistan'da bir müslüman ezilse, pek çok kişi bunları fotoğrafları ile paylaşıp zulmedene bela okuyor. Hocam ölmüş bebek fotoğrafı paylaşmak nedir Allah aşkına? Kafası ezilmiş bir müslümanın fotoğrafını paylaşmak nedir? Bu calz olamaz, bunu söylemek için Şeyh'ul İslam olmaya gerek yok sanırım. Sizin bir sohbetinizde dinlemiştim, müslümanın onurunu kırmanın faizden de öte bir günah olduğunu. Bu, o değil de nedir, müslümanları kahreden fotoğraf paylaşmak nedir hocam? Bunları da müslümanlar yapıyor üstelik. Ben böyle şeylere bakamıyorum bile. Düşman bile yapmıyor bunu! Hocam bu haram değil de nedir, böyle bir şey olabilir mi?
✔ Haklısınız, doğru söylüyorsunuz. Dua edelim de basiretli işler yapmaya Allah Teâlâ bizi muvaffak kılsın.
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu.
_Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi.
_Yücelmek için özür
_Kanun ve Adalet_
_John Trenchart ve Thomas Gordon: Hukuksuz gücü savunup, keyiflerine göre hareket etmek isteyenler kadar arsız ve bencil sahtekarlar emin olun yoktur. Dilediklerine zulmederler ama kendilerine her ne zaman küçücük bir zarar dokunduğunu zannetseler, mağduriyette en gürültücü, davranışlarında ise en insafsız olanlarıdır. Ancak,