Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Citiali, siyah, papilio thoas, king page swallowtail, sarı, sarı, sarı, kanat, kelebek, toz, maua, papakura, mayan satar, king, siyah, citiali… Rıhtımda ayaklarını süre süre yürümeye başladı. Kırık tahtalar ayaklarına takılıp sendeleyerek arşınlıyordu rıhtımı. İçi sızlar hali vardı ve hüzün dökülüyordu yüzünden. Adımlarını daha da yavaşlattı.
Yağmur
Mumlar söndüğünde köyde, hepimiz toplanırdık ninemin dizinin dibinde. Çiçekli bir fistanla yamalanmış bir elbise. En çok dikkatimi çeken buydu çocuk aklımla. Hâlâ hayretle hatırlarım... Nineme sorduğumda uyumuna rağmen fistanı, ellerimde tutarak çiçekleriyle, bahar gibi bakardı, genç kız gözleriyle... Ve anlardım ve elbet ki yıllar sonra çok daha
Reklam
İnsanların çıkarlarının nerede olduğunu bilmemelerinden dolayı kötülük yaptığını ilk kez kim ortaya atmıştır? Sözgelimi, kafası aydınlanan, gerçek çıkarlarını görebilen insan, kirli işlerden uzak durarak, bir anda asil ruhlu biri olabilirmiş. Bilinçli olarak kendi çıkarlarının tersine hareket eden hiç kimse olmayacağı için kalan tek yol, iyilik yapmak olacakmış... Hey gidi çocuk saf, temiz yürekli bebek! Dünya kurulduğundan beri insanların sadece kendi çıkarlarını düşünerek hareket ettikleri hiç görülmüş mü?(!)
Adı Tijen 53 yaşında Yoga Öğretmeni Sabahları kesif idrar kokusunun olduğu, hayvan pisliklerine basmamak için seke seke gezdiği Cihangir'de oturmaktan gurur duyar. Halk ile en yakın temasını İspark otoparkçısından para üstü alırken yapan Tijen, çiftçilerin sorunları üzerine rahat 2 saat konuşabilir. Adı Nezaket Ev Kadını 34 yaşında. İmam
Sözde, kafası aydınlanan insan, gerçek çıkarının nerede olduğunu görebilecek kadar kirli işlerden uzak kalacak ve kötülükten iyiliğe dönerek soylu ruhlu birisi olacakmış... Bunun nedeni de aydınlanıp gerçek çıkarlarını yalnız ve yalnız iyilik yapmakta görmesiymiş. Hey gidi temiz yürekli çocuk, saf bebek!
160 syf.
8/10 puan verdi
·
30 saatte okudu
Yokuş çok dik, şehir çok büyük, hayat çok acımasız..
Yazardan okuduğum 2. kitap ve üslubu, olaylara farklı bir pencereden bakmamızı sağlayacak kalemi beni oldukça heyecanlandırıyor. Bu kitapta yanı başımızda olup da göremediklerimizin öyküsünü anlatıyor. Karanlık geçmişi tuhaf olaylarla dolu, bacakları dizlerinden kesik yaşlı Efsun Abla... Kim olduğunu hatırlamayan, hafızasını yitirmiş Adnan Abi... Sokaklarda orospuluk yaparak para kazanan toksikoman Hülya... Bir sabah uyanıp düzenini, evini, ailesini, işini terk ederek sokaklardaki tekinsiz hayata karışan, kafası karışık şair Musa... Ve çöpte bulunmuş bir bebek, Matruşka... Her gün sokağa çıktığımızda karşılaşıp yanından geçip gittiğimiz bu insanların bizden tek farkı kurulu olan düzene baş kaldırıp Tanrılarının olmadığına inanması.. "Ne doğduğumuz ne öldüğümüz ne de doğumla ölüm arasında can çekişerek sürdürdüğümüz hayatlar bize ait. Başkalarının isteklerinden doğuyor, başkalarının istediği gibi yaşıyor ve başkaları yüzünden ölüyoruz. Bizim sandığımız hayat bizim değil, bizim sandığımız beden bizim değil." Oldukça çarpıcı bir hikaye ve oldukça çarpıcı karakterler.
Mine Söğüt
Mine Söğüt
Başkalarının Tanrısı
Başkalarının TanrısıMine Söğüt · Can Yayınları · 20223,169 okunma
Reklam
129 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
KİMLİK KAYBI
Ian McEwan 1948 doğumlu İngiliz bir yazar; Man Booker Ödülü de kazanmıştır. Beton Bahçe yazarın 1978 yılında basılan romanıdır. Bu romanında yazar, anne babanın olmamasının çocuklar üzerinde yaratacağı duruma ve çocukların sanıldığı gibi tamamen saf ve masum olup olmadıklarına eğilmiştir. Anlatıcı konumunda evin büyük oğlu Jack bulunur. Haliyle
Beton Bahçe
Beton BahçeIan McEwan · Sel Yayıncılık · 2010143 okunma
250 syf.
8/10 puan verdi
HAT, ŞAH ve MAT
Biraz inceleme, biraz paylaşım, biraz spoiler, biraz biraz hepsinden... ------------------------------------------------------------ “Bu yol Pasin’e gider Döner tersine gider Şurada bir garip ölmüş KUŞLAR YASINA GİDER.”
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,8bin okunma
1963
Yorgo’nun gözünün önünde İstiklal Caddesi’ndeki yağa bulanmış kumaş yığınları belirdi. Bir de o gözleri oyulmuş, kafası koparılmış oyuncak bebek.
Aklıma ne geldi, geçenlerde Moskova'da karşılaştığım bir Bulgar, Slavların toplu olarak ayaklanmasından ürken Türklerle Çerkezlerin, Bulgaristan'ın her köşesinde yaptıkları caniliklerden söz etmişti bana; yani yakıp kestiklerinden, kadın ve çocuklara nasıl tecavüz ettiklerinden, mahpusları kulaklarından duvara çivileyip onları nasıl o halde sabaha
Sayfa 316 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü
Evlilik teklifi bir kumsalda oldu Düğün deniz kıyısında Dokuz günlük balayı Geçti Capri Adası'nda Akşam yemekleri harikulade İstiridye ve balık güveç, dumanı üstünde
Sayfa 40 - Altı Kırkbeş Yayın
Uzun yazı ama İLGİNÇ bir olay
“Eski ve kapanmış bir çocuk kaçırma dosyası yeniden açılmış ve önüme gelmişti” diye devam ediyor hâkim bey. “O davadan yaklaşık dokuz yıl önce, İzmir’de ticaretle uğraşan, otuzlu yaşlarında Serdar Yolaçan’la eşi yirmi dokuz yaşındaki Sibel Yolaçan’m iki çocuğundan biri olan Ebru kaçırılmıştı. Kaçırılma olayı da şöyle olmuş: Bir haziran günü Sibel,
Bebek büyüdükçe başkalarıyla kurduğu ilişkileri ilk öğrendiği anne bebek ilişkisi gibi kurar. Anne ona güven verdiyse, o bebek için dünya güvenli bir yerdir. Vermediyse güvensiz. Bebek bu ilişkide aradığı güveni bulamazsa, gelecekte o yetişkin için tüm ilişkiler güvenilmezdir. Bu ilişkilerde zorlandığı zaman ilişkiden hemen kaçar, mücadele etmez. Kendini sakinleştirmenin yollarını arar. Sürekli alışveriş yapma, gece yarıları kalkıp bol bol yemek yemek gibi... Yani annesinin doyuramadığı duygusal açlığı ısrarla bunları yaparak doyurmaya çalışır. Ya da bu kişiler sevdikleri insanla sürekli ilişki içinde ya da yan yana olmak ister. Kafası sürekli sevgilisinin onu sevip sevmediğiyle meşguldür. Bu konuda hep endişelidir. Terk edilmekten hem çok korkar, hem de bir gün nasıl olsa terk edileceğinden emin gibidir.
Sayfa 178Kitabı okudu
Bir Öykü Denemesi vol.2
*** Birinci bölüm: #136750429 *** Apartmandan çıktığımızda mutluluk yokuşu hemen önümüzde kalıyordu. Bu yola ismini babam vermişti. Çok hoşuma gitmişti çünkü yokuşun sağında ve solunda renkli çiçekleri olan ağaçlar ayakta duruyordu. Zamanı geldiğinde kimisinde elma, kimisinde armut oluyordu. Fakat benim favorim olan
Geçen yıl bağıra bağıra gündem etmiştik, akıl başa şimdi gelmiş. -KAYIP ÇOCUKLAR NEREDE? Belki bir godomanın bedeninde, belki de bir cilt kırışıklığı için üretilen kapsülde.. Adrenochrom hakkında en ufak bir bilgi yazdığımız anda; -Komplo teorisi yazıyorsunuz, yok daha neler, abartıyorsunuz! diyenler nerdeler? Gözlerine bakabildiniz mi organları
338 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.