Kalbim ki senin en son sığınacak yerindir Ve tekrar geleceğin günü bekliyor şimdi...
~Şimdi kalbim rahattır, şimdi başım serindir... Kalbim ki senin en son sığınacak yerindir Ve tekrar geleceğin günü bekliyor şimdi...
Reklam
Denilebilir ki, modern kölelik düzeni baştan çıkarıcı maaşlar ve albenili pozisyonlar karşılığında bizi ruhlarımızı unutmaya ve hatta giderek Faustiyen bir anlaşmayla ruhlarımızı satmaya çağırıyor. Peki neden böyle ? Çağımızda benliğin anlam sağlayıcı kaynakları bir bir kuruyor. Hayatın anlamını devşirmek için işimize, banka hesabımıza, evimize, evimizin önündeki arabaya döndürüyoruz yüzümüzü. Maddi imkânlarımızın çokluğu, bize, bu hayatı doğru ve mutlu bir biçimde yaşadığımız yanılsamasını veriyor. Oysa hepimiz içimizde yaşanmadan bekleyen bir hayatın suçunu duyuyoruz. O hayat orada, keşfedilmeyi ve açığa çıkarılmayı bekliyor. O orada beklediği sürece de hayatlarımızı, bütün ışıltısına rağmen, saman tadında yaşıyoruz. Çünkü kendimizi yeterince özgür hissetmiyoruz. Çünkü işimiz bizi görünmez prangalarla bağlıyor, hareket kabiliyetimizi sınırlıyor.
Bazı duyguları ancak bazı insanlar ortaya çıkarabiliyor galiba. Veya bazı duygular ortaya çıkmak için bazı insanları bekliyor olmalı. Kalbin kendine göre nedenleri var işte, düşünerek bulamıyorsunuz.
“ Şimdi kalbim rahattır, şimdi başım serindir.. Kalbim ki senin en son sığınacak yerindir Ve tekrar geleceğin günü bekliyor şimdi.. ”
𝓨𝓸𝓵𝓵𝓪𝓻 𝓬̧𝓪𝓰̆ı𝓻ı𝔂𝓸𝓻 𝓫𝓮𝓷𝓲 𝓚𝓪𝓵𝓶𝓪𝓵ı 𝓶ı𝔂ı𝓶, 𝔂𝓸𝓴𝓼𝓪 𝓰𝓲𝓽𝓶𝓮𝓵𝓲 𝓶𝓲? Hissedebiliyorum, beni bekliyor büyülü encam Uçsuz bucaksız karmaşa çölünde Serin bir gölge beni bekliyor Ve yola çıkamıyorum, şaşırdım kaldım Yollar ki buğulu cam Elimi bir dokunsam siliniyor her şey Ve yürüyemiyorum, dokunmasam.
Reklam
1.000 öğeden 581 ile 590 arasındakiler gösteriliyor.