Ben bu kitabı çok sevdim
Hangisini istersen onu ziyaret edebilirsin, sonuçta ikisi de deli.
Sayfa 49 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Daha ergin yaşa gelmemiş bir çocuk bu Mikolka… Ödlek falan değil, ama… nasıl söyleyeyim, sanatçı gibi bir şey… Onu böyle anlatışıma gülmeyin! Temiz yürekli, kolay etkilenebilen birisi. Üstelik hayalci. Çok güzel şarkı söylüyor, çok güzel dans ediyor ve dediklerine göre öyle güzel masal anlatıyormuş ki, başka yerlerden kalkıp kendisini dinlemeye
Reklam
"Bu anlattıklarım daha çok senin içindi. Şimdi ikiniz için bir şeyler söylemek istiyorum." Kucağımdaki diğer kitabı eline aldı. "Gizli Ajans" Tıpkı diğer kitapta olduğu gibi bunda da önceden işaretlediği sayfayı açıp okumaya başladı. "Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce bunu yaparlar... Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim.' demek için... Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni,"
Sayfa 134Kitabı okudu
Giriş Yap  kerzey35
kerzey35
kerzey35
· 07 Kas 2022 Kitabı okudu Hz. Mevlâna, Divan-ı Kebir'de şöyle bir hikâye anlatır: "Adamın biri, sık sık evinin duvarlarıyla konuşurmuş. Dermiş ki: 'Ne olur yıkılacağın bir zaman olursa beni de evvelce haberdar eyle. Ben seni sevdim, senin içinde güzel zamanlar geçirdim, ne yap ne et, lütfen, benden habersiz yıkılma! Çünkü içeride ailem var, kıymetli eşyalarım var. Sen yıkılmadan evvel bana haber verirsen ben de onları dışarıya çıkarırım. Sonrasın da gönül huzuruyla yıkılabilirsin." Ama gel gör ki bütün bu uyarılara rağmen iş böyle olmamış. Duvar bir gün ansızın yıkılmış. Adamın ailesi ve eşyaları enkaz altında kalmış. Adam duvara hayal kırıklığı içinde seslenebildiğince demiş ki: Ben sana defalarca ne demiştim? Benden habersiz yıkılma dememiş miydim? Bugün niye böyle bir vefasızlık yaptın?" Duvar, adama şu ibretlik cevabı vermiş: Ben sana çok kereler mesaj verdim, gece demeden gündüz demeden sana haberler yetiştirdim. Seni defalarca uyardım. Ama sen beni her seferinde duymazlıktan geldin. Ben her ağzımı açtığımda sen ağzımı çamur ile, sıva ile kapattın. Seni her uyarmayı denediğimde beni sen susturdun."
Ah Kalbim
Canınla süpür Cânânın kapısını Merhaba Canan, rahatsız etmediğimi ümit ediyorum, yanına geldim çünkü söyleyeceklerim var sana, bugün senelerdir bir türlü bitiremediğim bir meseleyi burada nihayet başlatmaya geldim, lafı uzatmayacağım, biliyorum ki uzatırsam sadede hiç gelemeyeceğim, ben seni seviyorum. Canan, öyle böyle değil çok seviyorum, hani
Sevdim səni, Foucault :D
"Ben yazarım: yüzüme veya profilime bakınız; benim adımla tedavüle çıkacak olan bü­tün bu ikiz çehreler işte buna benzemelidirler; ondan Uzak­laşanlar beş para etmeyeceklerdir; ve diğerlerinin değerini benzeme derecelerine bakarak takdir edebilirsiniz. Ben adım, yasayım, ruhum, sırrım, bütün bu kopyaların terazisiyim." Yazarın krallığının yerleşik hale gelmeye başladığı birinci perde, tiranlığın ilânı olan önsöz işte böyle yazılır: benim amacım sizin alacağınız ders olmalıdır; okumaları­nızı, eleştirilerinizi, yapmak istediğime, yani eğer iyice an­layacak olursanız tevazuuma uydurmak zorundasınız: giri­şimimin sınırlarından söz ettiğimde, sizin özgürlüğünüzü sınırlandırmayı kastediyorum ve eğer üstlendiğim işe yet­mediğimi ilân ediyorsam, bunu benim kitabıma bir başka­sının hayaletini, ona çok yakın olan, ama olduğundan daha güzel başka bir kitabı karşılık olarak çıkartmamanız için yapıyorum. Söylediğim şeylerin kralıyım ve onların üze­rinde yüce bir hükümranlığa sahibim: bu benim amacımın ve söylediğim şeylere vermek istediğim anlamın hüküm­ranlığıdır.
Reklam
109 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.