Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
392 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
•Cerrah - Johana Gustawsson•
"Öteki'ne göre öldürmek sadece bir amaç. Oysa kendisine göre sonsuzluğa çıkan yol." Herkese Merhabalar; Orijinal adıyla Blok- 46, dilimizde Cerrah adıyla yayımlanmış olan bu kitabın incelemesi ile geldim. Blok- 46 Buchenwald Toplama Kampında, ölümden önceki bekleme odası anlamına geliyor. Orijinal adıyla yayımlansaydı daha mı iyi
Cerrah
CerrahJohana Gustawsson · Panama Yayıncılık · 202068 okunma
İlk üç vişneyi verdiğinde bahçedeki ağaç Annem sevindiydi hatırlarım. Ah demişti. Ah! Üç küçük kırmızı dünya verilmişti sanki ona. Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Bazen sevinince annem gibi, Rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına. Annem çok sevinmelerin kadınıydı, Sıcak yemeklerin. Başına diktikleri o taş, Ne zaman dokunsam soğuktur oysa. Ben okşadığımda ama, ısınır sanki biraz. İç ses! Bu bahsi kapa!
Sayfa 24
Reklam
Resmin karşımda. Ne güzel gülüyorsun. Nasıl bana bakıyorsun. Sanki o resmi çektirirken karşında ben varmışım gibi.
Hah işte ondan
“Sanki gerçekten burada değilmişim gibi. Olan biten hiçbir şeyi tam olarak hissedemiyorum. Çevremden soyutlamış durumdayım. Sanki burada duran, tüm bunları yaşayan ben değilim.”
“Ve şimdi burada sana yazılı bir cevap vermeyi deniyor olsam da, bu fazlasıyla eksik kalacaktır.” “Ben eskiden senden saklanıp odama, kitaplara, çılgın arkadaşlara, aşırı fikirlere sığınırdım; seninle asla açık konuşmadım.” “Ve senin için parmağımı bile kıpırdatmazken, yabancılar için her şeyi yapıyorum.” “Ama tıpkı senin gibi, ben de tümüyle suçsuzum.” “Senin etkinden tamamen bağımsız yetişmiş olsaydım bile, büyük ihtimalle senin gönlüne göre bir insan olamayacaktım.” “Sonunda sustum, önceleri belki inattan, daha sonra ise senin karşında ne düşünebildiğim ne de konuşabildiğim için.” “Senin hoşuna gitmeyen bir şey yapmaya başladığımda ve sen bana başarısızlığa uğrayacağımı söyleyerek gözdağı verdiğinde, senin fikrine duyduğum saygının derinliği, belki daha ilerdeki bir zaman için bile olsa, başarısızlığı kaçınılmaz kılardı. Kendi eylemime duyduğum güveni kaybettim.” “Daima kaçışı, çoğunlukla içsel bir kaçışı düşünen, somurtkan, dikkatsiz, itaatsiz çocuklar olduk.” “Bana bir kere bile gerçekten vurmadığın da doğru. Ama bağırman, yüzümün kızarması, pantolon askılarını telaşla çözmen, bunların iskemlenin sırtında hazır beklemesi benim için neredeyse daha da kötüydü. Sanki birinin asılması gibiydi. İnsan gerçekten asılırsa ölür ve her şey biter. Ama asılması için yapılan bütün hazırlıkları yaşamak zorunda bırakılır ve ancak ilmek yüzünün önünde sallanırken affedildiğini öğrenirse, bütün hayatı boyunca bunun eziyetini çekebilir.”
71 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Spoiler içerebilir!
Bir oturuşta adını bile bilmediğiniz bir kadının 24 saatine, hatta o 24 saatte de bütün hayat hikayesine şahit olduğunuz bir öykü. Ani kararların, pek çok pişmanlığın, yıkılan umutların ve değişmeyen insanların öyküsü. Aslında kitabın en başında yetişkin, aklı yerinde bir kadının daha yeni tanıştığı biriyle kaçıp gitmesi epeyce anlamsızdı. Ancak Mrs C.'nin yaşadıklarını okuyunca insanların tutkularına ne kadar düşkün, doyumsuz veya iradesiz olabileceği daha çok gün yüzüne çıkıyor diye düşünüyorum. Aynı zamanda hayatının en dip noktasına batmış bir insan, bir bağımlı için değişimin tek bir gecede, sihirli değnekle dokunulmuş gibi gelmeyeceğini, böyle umutlara bağlanmanın da kişiye ancak yıkım ve mutsuzluk getireceğini de anlatıyor Zweig bence bu noktada. Konu değil de daha çok işleyişle alakalı bir şey de şu, Mrs. C. o gün tanıştığı adamdan bahsederken aynı ifadeleri, aynı hisleri, aynı olayları tekrar tekrar anlatıp duruyor ki ben bunun aslında karakterin o adamdan ne kadar etkilendiği ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Onu anlatırken sanki kitlenip kalıyor, başka bir şey düşünemiyor ve büyülenmiş gibi aynı şeyleri tekrarlıyor. Bu da kitabın bazı yerlerinde okuyucuyu sıkabiliyor ve özellikle 'esrik' kelimesini elli kere görmek beni bir yerde oflattı ama durumun kadının ruh halini çok iyi yansıttığını ve bu şekilde yazılmasının çok yerinde olduğunu düşünüyorum.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,5bin okunma
Reklam
Ben böyleyim işte. Kederimi unutmak için sanki kedersizmişim gibi yaparım.
Sait Faik Abasıyanık
Sait Faik Abasıyanık
"Benimle sevişmeyi bu kadar çok mu sevdin?" dedi muzip bir ifadeyle ayak parmaklarını Clay'in göğüs kaslarına değdirerek. "Sevişmelerimize bayıldığımı biliyorsun. Sanırım senin anlamadığın kısım, diğer yaptıklarımızın da bir o kadar hoşuma gittiği. Ben bunun içindekinden," diye- rek Julia'ya doğru eğilip parmağıyla alnını işaret etti, "ve burada yaptıklarımızdan da hoşlanıyorum," der- ken parmağını bu sefer de Julia'nın dudakları üzerinde gezdirdi, "konuşmaktan yani." Ardından eliyle göğ- sünden aşağı doğru inerek kalbinin üzerinde durdu. "Ayrıca bunun içinde gördüklerim de hoşuma gidi- yor," dedi. Julia'nın kalbi iki kat hızlı atmaya başlamıştı ve bu ona o kadar yabancı bir duyguydu ki. Birilerine karşı böyle şeyler hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Bu onu bir taraftan korkuturken, diğer taraftan da kendini harika hissettiriyordu. Ama zaten birisinden hoşlan- mak da böyle bir şey değil miydi aslında? Tramplen- den havuza atlamak gibi? Clay'in elini avuçlarının ara- sına alarak göğsünün üzerinde tuttu ve Clay'in gözleri o anda sanki Julia evet demiş gibi ışıldamaya başladı, ki büyük ihtimalle de kabul etmiş sayılırdı. "Yani benim erkek arkadaşım mı olacaksın?" "Güzelim, erkek arkadaşın değil sevgilin olacağım, hem de tek sevgilin."
Sayfa 199
benim etrafımda birbiri ardına bir sürü şey cereyan ediyor. bazıları kendi seçimim olsa bile, bazıları hiç istemediğim şeyler. fakat bu iki sınıf arasındaki ayrımı tam olarak yapamaz haldeyim. yani kendi seçimin olduğunu düşündüğüm şeylerin bile, aslında ben seçimimi yapmadan çok daha önce gerçekleşeceğinin kesinleştiği hissine kapılıyorum. ben yalnızca, birilerinin önceden bir yerlerde karar verdiği şeyleri, tecrübe ediyorum belki de. kendi başıma ne kadar düşünürsem düşüneyim, ne kadar çabalarsam çabalayayım, olan her şey sanki benim değil de bir başkasının etrafında gelişiyor gibi, kendime yabancılaşıyorum. sanki kendi rotamdan gitgide uzaklaşıyorum. bu da beni bunaltan, bana ağır gelen bir şey. hayır, korkutan bir şey demem daha doğru olur belki de. öyle düşünmeye başladığımda, vücudumu büzülüp kalmış gibi hissediyorum.
Bazen kendimi istemsizce fantastik bir dünyada imgeliyorum. Orada bir serüvenin baş kahramanıyım. Fakat ayağımı inciten taş parçasından beni tüm karanlığıyla efsunlayan büyücüye dek her şey serüvenin baş kahramanına etki ediyor. Öyle ki, bazen ayağımı yakan bir ısırgan otu, bazense insafına kaldığım büyücünün yolumu kaybetmeme sebep olan etkisi
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.