Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanın zaman zaman yaraları ile tuhaf bir ilişkisi oluyor: Bitsin istiyoruz, kabuk bağlıyor mesela fakat kaşımaya devam ediyoruz. Bilerek. Ne tuhaf. Afşar Timuçin, "İyileşen yaraya ikide bir dokunmanın ne anlamı var?" diye bu yüzden sitem eder. Bu eziyeti ne kendimize ne bir başkasına yapmalı sevgili okur. Yaralar yaşandığıyla kalmalı.
Sana anlatamadığım, Anlayamadığım şeyler de var anne. Kim bilir, belki bende senden öğrendim içimin fırtınalarını yüzümdeki gülümsemeyle ve dudağımdaki "iyiyim ben" yalanlarıyla kapatmayı. Kim bilir, belki de sen anlıyorsun gözlerimdeki acıyı. Ama ne senin sormaya dilin gidiyor, ne de benim anlatmaya cesaretim var. Oysa uzanıp dizlerine, "Yoruldum artık anne" diyerek ağlamayı ne de çok isterdim. Ama sen beni yine de iyi bil anne. Ne ben artık senin arkana saklanacak kadar küçüğüm, Ne de sen beni o yorgun dizlerinde taşıyabilecek kadar güçlü. Sebeb olacağım her gözyaşına kurban olurum ben. Sen kendine iyi bak annem. Ben toparlanmanın yolunu nasıl olsa bir şekilde bulurum...
Reklam
"Özgür arkasını döndüğünde Engin'in loş Sokak lambasından sızan Işık altında yanıp sönen gözleriyle karşılaştı. Ancak... Bir şeyler ters gidiyordu sanki. Engin, dostu olan Engin gibi bakmıyordu ona. Duygusuz, korkusuz, acımasız bir bakıştı bu. Engin'in alışık olmadığı bu bakışlarıyla ürperdi Özgür. Birazdan yapacakları işin havasına girmek için olduğunu düşündü, kendisini rahatlatmak istercesine. Engin'in gözlerinden gözlerini çekerek arkasını döndü. İçi içini yiyordu bir yandan. "Dostum , İyi misin sen ?" "Ben iyiyim de bakalım sen iyi olabilecek misin? "
Bu arada, sen nasılsın dersen, ben iyiyim. Hayatımdaki dostlarım hiçbir zaman kötü olmadığımı söylüyorlar. Ben de onlara "Benim kötü olma lüksüm yok." diyorum. "Eğer ben kötü olursam, insanlar kimden güç alacak?" Merak etmeyin, ömrümün sonuna kadar iyi olacağım.
Deprem Çocukları
“Şimdi evsiz kalmış çocuklar gibiyim.” Hayat bir anda karanlıkta bırakıverdi onları, bir anda… Gözlerindeki çaresizlik ve belki de kimsesizlik o kadar yürek yakıcı ki anlatılmaz, anlatılamaz. Dün koşturduğu sokaklar gecenin karanlığına gömüldü ve sabahlara kimsesizlikle uyandılar. Bazıları ise uyanamadı… Bir günlük kabul ettiler acılarını, hakkın takdirini bağırlarına basıp hiçbir şey olmamış gibi. Oyunlar oynadılar harabelerin manzarasında. Yağ yağmur yağ! Deprem gecesi yıkadığın acıların izi geçer mi sanıyorsun? Çocukların gözyaşları senden kudretli ki ağlamazlar. Sele kapılmasın kimse diye gülerler acılara. Şimdi minnacık gözleri suların dolduğu yardım çadırlarının aralığında, güneşin doğuşunu izlerler yeni günün umuduyla. Her gelen ya da gelmesi istenen yardımın umuduyla… Ve sen! Sıcak evinde sıcak yemeğini yerken, rahat yatağında sevdiklerinle uyurken vicdanın nasıl sızlamaz deprem çocukları şefkate açken… Görmek istemiyorsun, duymuyorsun söyle der mi kalp ben böyle iyiyim? Bu duygusuz dünyanın duygusuz düzeninde yüreğim; onlar kadar enkaz, kimsesiz, çaresiz… Deprem çocuğu aslında der ki; Açlıktan, evsizlikten değil korkum, sarılırsan kaybettiklerimi hatırlar ağlarım. Yine de sarıl biraz güler gibiyim, gelmez uykum. Bense şimdi evsiz kalmış çocuklar gibiyim.
Adil Güneş
Adil Güneş
"SÜT LEVREK"
Merhaba gençler! Nasılsınız bakalım? Bendeniz iyiyim. Akşam annemlerde leziz bir çupra yersek daha iyi olacağım inşallah. Akşama doğru Metro'ya gidip bakacağım. Bu kış çok az balık yedim. Açıkçası endişeleniyorum zekâ geriliği olacak, bağışıklık sistemim çökecek diye. Neden böyle oldu bilemiyorum. Bir iki defa balık haline baktım. Canlı
Reklam
SABAHA KADAR Dünya o kadar büyük ki; Bir noktayım ortasında, ne yapsam. Bazan da o kadar küçülüyor ki dünya,
gözlerinden öpmenin hayali durmuyor yerinde. bu seneyi böyle hayal etmemiştim. bu senenin yazını, baharını ben hiç böyle hayal etmemiştim. herşey yoluna girecek demiştim, herşey raydan çıktı. herşeyi yolunda tutmaya çalışırken, herşeyin raydan çıkışını çok paket sigara içip gözyaşları içinde izledim. delirdiysem bundan. ne alakası var bütün bunların benimle demiştim, benim bütün bu olanlarla ne alakam var demiştim. ben hiçbir şeye ilişmeyecektim, hiçbir şey bana ilişmeyecekti. oysa ne çok kurşunlar sıkıldı, ne çok yaralar alındı, ne çok kanlar aktı. ne çok susuldu, ne çok konuşuldu bu masada. kalpler ne çok kırıldı, ne çok yaralar sarıldı. ne çok özledik özlediklerimizi, ne çok hatırladık unutmak istediklerimizi. kurtulmak istediğimiz herşeyin içinde yüzerken bulduk kendimizi. sen iyi misin şimdi. söyle sen iyi misin. ben artık iyiyim. artık alıştım. alışamamaya da alışıldı.* aşılamaması da aşıldı. sen de, kapadın mı gözlerini uzanıp zemine?* çünkü yıldızların da a.koyduk gökyüzünün de. kötü. kötü. kötü. bizi bu kadar iyi yapan şeyler çok, çok, çok kötü.
İyi değilim anne. Keşke gözünde büyütmediğin gibi zaman da büyütmeseydi beni. Keşke sandığın kadar saf kalsaydım. Keşke bana kızan bir tek sen olsaydın anne. Soruyorsun ya iyi misin diye, Değilim anne. İyi değilim. Toparlıyamıyorum. Odamı toplamak kadar kolay değil bu anne. Sandığım kadar kolay değilmiş hayat. Bana yardım etmiyorlar anne. Oysa sen
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.