Kuldan Rabbe Kırık Bir Dilekçe
Allah’ım… Ey beni yaratan ve bana hayatı veren Rabbim… Kalbim o kadar sıkışmış bir vaziyet içinde ki bazen hep böyle devam edecek sanıyorum. Sonra senin hak olan ayetini okuyor dilim: “Allah sabredenlerle beraberdir” diyorsun ya…İşte o an vazgeçiyorum dünyadan, vazgeçiyorum insanlardan, vazgeçiyorum fani şeylerle
-Aşık olmak için öyle çok sebep var ki;
Mesela, dalından düşen bir gül yaprağı beni sev diyor.
Gönül bahçesi hariç, tüm bahçelerin gülü solar,
Rüzgar gibi seyyah olma, bir insanın gönlüne gir diyor.-
Annem çok sevmelerin kadınıydı..
Daldaki kirazları,
Yazmasındaki oyaları,
Fistanındaki çiçekleri,
Asmadaki üzümleri,
Evin kedisini,
Sokağın delisini..
Babamın gömleğini..
Beni, bizi, mahalleyi..
Bildiğim herşeyi severdi..
Bana da sevmeyi öğretti..
Öyle az buz değil “çok sev” derdi..
Annem gibiyim artık..
Az sevme bilmiyorum ben..
Çok sevdiğimdendir
bu kadar incinmem..
Ah annecim..
Senin sütün ak, yüreğin pak..
Ama inan şimdilerde;
senin bildiğin gibi değil hayat..!
Daha çocukluktan başlayan sorular vardır herkesin kendisine sorduğu ve hiçbir zaman cevaplanamayan sorular. Bazen bu sorular kimine resim yaptırır, kimine beste, kimine de yazı yazdırır. Clarice Lispector'da bu iş için yazmayı seçenlerden.
Yaşam Suyu uzun bir monolog. İçerisinde derin bir sevinç, gizli bir coşku bulunduran, amacı bir düşünceyi