Size veda edeceğim
Türküler ile gömün beni
Size veda edeceğim
Türküler ile gömün beni
Sazımı asın duvara
Yalnız kalsın bahtı kara
Vasiyetim tüm dostlarıma
Türküler ile gömün beni
Akhilleus’un ruhu bir yerde beni bekliyor ama erişebileceğim bir yer değil orası. Bizi gömün ve mezar taşlarına adımızı kazıyın. Bırakın özgür olalım. Külleri benimkilerle karışıyor. Hiçbir şey hissetmiyorum.
Zeynep nişanlanır, boy boy nişanlısı ile resim paylaşır...
mehmet evlenir ,eşinin resmini profil yapar...
Eminenin çocuğu olur günlerce resim paylaşır MaşaAllah diyin der..
Bahar eşine hazırladığı
ikramları özenle hazırlar ki yüz üstünden yüz beğeni alsın diye..
Elif lokantaya gider yemeğini paylaşacağım diye o yemeği bin bir hale sokar
Yoldaşlar,
ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani.
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...
Batılılar!
Bilmeden
Altı oğlunu yuttuğunuz
Bir babanın yedinci oğluyum ben
Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden
Babam öldü acılarından kardeşlerimin
Ruhunu üzmek istemem babamın
Gömün beni değiştirmeden
Doğulu olarak ölmek istiyorum ben
Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var:
Karşınızdakini değiştirmek
Beni öldürseniz de çıkmam buradan
Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki
Fakat değişmeyecek ruhum!
Ümmü Harâm validemizin kabrinin şu an Rum kesiminde olması da çok farklı bir anlam taşıyor. Bu birçok sahâbenin yüreklerinde taşıdıkları derin bir arzusudur. Onlar cihad için evlerinden çıkıp, dünyanın dört bir tarafına dağıldıklarında, yaralanıp veya hastalanıp vefat yoluna girdikle rinde, yanlarındaki kardeşlerine derlerdi ki: "Girin, düşman topraklarının içlerine doğru, ne kadar ileriye gidebilirsiniz gidin ve beni oraya gömün. Ben ezanın olmadığı topraklarda defnolmak istiyorum?" Çok ilginç değil mi? Se bep ne? Diyorlar ki: "Eğer biz ezanın olmadığı topraklarda medfun olursak, bizden sonra gelenler, orada bir sahâbînin kabri var deyip, ziyaret edecekler. İnşallah bu ziyaretlerde o topraklara ezanı kavuşturacak." İşte bu amaçla Ebû Eyyûb el-Ensârî, Konstantiniyye'de vefat ederken, "Götürün beni sur ların içlerine doğru" demiş, bu amaçla Habbab b. Eret, Irak toprağında vefat ederken aynı şeyi demiş; bilmiyoruz Ümmü Harâm demiş mi, ama söz ile demese bile fiili olarak o da bunu demiştir.