Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İSİMSİZ KADINLAR 2."
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir! Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
"Mutluluk İstasyonuna Bir Yolcu" Kalemimden:)
Olmaktan korktuğum yerdeyim. Kendimden kaçmaya başladığım zamanlardayım. Olur olmadık anlarda dolan gözlerimi gülerken kısılan gözlerime değişiyorum. Sanırım yeni yeni büyüyorum. Beni sevmeyen, kıran, yoran tüm her şeyden uzaklaşmayı geç de olsa öğreniyorum. Nasıl oldu da öğrendin diyeceksiniz belki de yanıtlayayım, aynanın karşısına geçip
Reklam
Hayırlı cumalar hayırlı sabahlar
Duydum ki, beni gizli gizli sevenler varmış... Sevin sevin... İbadetin gizli olanı makbuldür.. Allah kabul etsin. :) 😉⛅🌼🍁🌹🍂
Bize hep Allah'tan korkmamız, sakınmamız gerektiği öğretildi.. Oysa Allah, beni sevin, bana yaklaşın diyor. Bana adım atın, size koşacağım diyor..
Ben öldüğümde çiçekler istemiyorum. Kalabalık bir cenaze töreni istemiyorum. Gözyaşları istemiyorum. Eğer beni o kadar seviyorsanız ne bekliyorsunuz? Şimdi gönderin o çiçekleri. Şimdi gelin yanıma beni görmeye. Ben gittikten sonra değil. Beni bugün sevin, ben öldükten sonra değil...🥀
13 Aralık 1977
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
: Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandırma.
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar
: Bizim gibilerin hayatında güzellikler, kısa süren aydınlıklardır. Bizim gibiler, başkalarının yaşantılarına kısa bir süre için girerler.
Günlük
Günlük
: Selim gibi, günlük tutmaya başlayalım bakalım. Sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Bu defteri bugün satın aldım. Artık Sevin olmadığına göre ve başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. "Kimseye söyleyemeden, içimde kaldı, kayboldu," dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni - ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda, bana bunu da yaptınız! Oğuz atay Son gecesinde bir dostlarının evindedir. Oğuz Atay bir ara banyoya gider. Bir süre çıkmaz. Bir sessizlik olur. Dostları merak edip seslenirler. ' Nasılsın Oğuz? ' diye. Oğuz Atay , " sevinmeyin, daha ölmedim" karşılığını verir banyodan. Sonra yine bir sessizlik olur ve yine merak başlar. Dostları banyoya koşarlar. ' Nasılsın Oğuz?' diye seslenirler. Bu defa ölmüştür.. "Sevinmeyin daha ölmedim" sözleri aslında son sözleriydi...
Oğuz Atay
Oğuz Atay
Reklam
Kimse bana bir şey sormasın. Lütfen:(
Bana merhamet etmeğin. Hele birisi rica ettiği için bana iyi davranmayın. Sevmiyorsanız beni zorla yanınızda tutmayın. Beni ben olarak sevin. Bana ben olduğum için katlanın. Katlanın diyorum evet. Çünkü iyi halimi herkes sevebilir. Benim kötü huylarımı severseniz benimle yola devam edin. Değiştirmeye çalışmadan, doğal halimle, "deliliklerimle", melankolimle, bazen atarımla, bazen gıcıklığımla, hatta hüzünmle sevin beni. Mutluluğum herkes için güzel olabilir. Bırakın da düşeğim. Düştüğümde sevin beni. Zirvede olduğumda herkes sever..Bir kere de bana "Hadi saçmala, ben seni dinlerim" değin yaa...Canım yanıyor, anlıyor musunuz? Bana aptal muamelesi yapmayın!!! Bana, duygu sömürüsü yapıyor muamelesi yapmayın!!! Benn dikkat çekmeye çalışacak biri olsaydım, kendimi saklamazdım.(Kimse üzerine alınmasın, kimseye laf atmıyorum) Anlıyor musunuz? Üzüyor. Can yakıyor. Salağa yatmak yoruyor. Lütfen! Ama lütfen! BEN ANLAŞILMAK İSTİYORUM! CANIM ÇOK FENA YANIYOR....
Kitabsever
Kitabsever
Diğerleri kusura bakmasın lakin :)
En sevdiğin hayvan hangisi ? Sorusuna verdiğim cevap karınca oluyor.Ve genelde garip karşılanıyor. O an Mecnun misali ‘Sen ona bir de benim gözümle bak :) diyesim geliyor. Karıncaları izlemeyi etkili bir terapiden farksız görüyorum ben. Zira tefekkür boyutuna beni ulaştıran tek hayvan kendileri:) Bundan olsa gerek, bilhassa dünyanın anlamsızlığı etrafında toplanan düşüncelere ev sahipliği yaptığım zamanlarda, acziyetimin farkına varıp, kendimi tüm maddelerden kurtarmak istediğim anlarda, hemen gözüm birkaç karınca arar. En büyüğü dahi 2.54 cm olan ve ortalama ömürleri 45-60 gün olan bu hayvanlar öyle bir telaşla ordan oraya gider ki az sonra biri bassa hani, tüm çabaları boşa gidecek. Bunu biz insanların dünya telaşına benzetiyorum hep nedense. Herkes ölüme bu kadar yakınken, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz bizlerde.Kimilerinin sırtında kendinden bilmem kaç kat daha fazla olan yiyecekler oluyor mesela. Ona rağmen pes etmeden taşımaya devam ediyor. Kimi zaman birileri yardıma geliyor, kimi zamanda başka bir karınca onun önüne geçmeye çalışıyor. İnsanlar da böyle değil mi… Neyse daha fazla derinlere dalıp uzatmadan, Nem’l Suresinde de kendilerine yer verilen karıncalara basmayın, sevin,izleyin derim ben :)
Hadi beni uğurlayalım!.. :))
Ah benim ponçik okur arkadaşlarım... 🤗🍀 Sizlere, buraya, kitaplara, alıntılara, iletilere, incelemelere, yorumlara ; dönüşü belli olmayan bir vedayı sunuyorum. :(( Özleyeceğim buraları ama artık sadece yazmaya odaklanmam gerektiğine inanıyorum. Bitirilmiş olmasa da sonuca varmış bir kitapla karşınıza çıkmayı düşünüyorum. Bu süreçte bana bol şans dileyin, beni çok özleyin, dönersem adıma etkinlikler düzenleyin.(yok artık Ayfer, şımarma! :)) E bu gece yine ve yeniden saatler 00.00 'da bu kız aranızdan ayrılır... Kaos ortamında beni hatırlayın, en bi'sevdiğim.. :)) Kendinizi ihmal etmeyin, önce sevilin, sonra sevin. Kimseden değerli değiliz!.. Yok yok ağlamıyorum gözüme veda kaçtı... 💜 #120928810 #142074719 :)) "Kalıplardan kaçmak için gidiyorum. Gitmekten yılmayacağım."
Tezer Özlü
Tezer Özlü
Bazen,bazı insanların hayatlarının bir yerine dokunuyorum.Belki bir şiirim ile belki bir misram ile belki de iki kelamım ile... Ve dokunduğum insanların hayatlarında az da olsa yerim olsun istiyorum.Bazen fikrim sorulsun,bazen hatırım,bazen de belki küçük bir jest ile gönlüm alınsın.Peki ben yapıyor muyum bunu?Ben ömrüm verdiğince her zaman kendim gibi oldum.Dogal, icten,samimi ve dürüst... Beni az da olsa tanıyan dostlarım bunu bilirler. Vefaya çok önem veririm.Eger birini sevmişsem ki zor severim.Sevmeye,sevilmeye layık olduğu içindir.Ve sevdiğim insanlardan değer görebilmek verdiğim değerin ederini görebilmek beni çok mutlu eder. Ama bazen öyle anlar geliyor ki şimdi içinde bulunduğum an gibi... Kendimle çelisiyorum.Acaba diyorum sorun bende mi?Bazı insanları ne kadar severseniz sevin olduramazsıniz.Ne sizin sevginiz azalır,ne de onların size biçtiği yer. Sanırım şurada hata yapıyorum.Kabullenmekte... Kabullenmek evet ve hiç birşey beklememek... İnsan ne kadar az beklerse o kadar mutlu olur demişti bir arkadaşım.O kadar huzur... Onu şimdi daha iyi anlıyorum.Ve sevdiklerime sonsuz sevgilerimi vermeye devam edip,artık hiç birşey beklemiyorum... Sevgiler... Mihrimah
Reklam
son zamanlarda tamamıyla kendime döndüm. vaktimi kendime ayırmayı, ayna karşısına geçtiğimde her şekilde kendimi güzel bulmayı ve her zaman gülümsemeyi öğrendim. yaşadığım onca beni üzen ve ağlayarak sabahın olmasını beklediğim olayların birçoğunu bir kenara bıraktım. artık gece yattığımda uyumam gerekiyorsa uyuyorum, uyandığımda zamanımı harcamadan kalkıyorum. aklımdan geçen onca düşüncelere dur diyebiliyorum, erteleyebiliyorum ve vaktinde değerlendirebiliyorum. değiştiğimin farkındayım ve bu beni her şeyden, herkesten daha iyi hissettiriyor. yeri geldiğinde aileme, yeri geldiğinde dostlarıma ve kendime vakit ayırıyorum. belki beni üzen şeyler yıllarca sürdü ama şu son birkaç hafta beni öylesine teselli ediyor ki kendimi güçlü hissedebiliyorum, ayakta durduğumu ve ben olabildiğimi hissedebiliyorum. kendimi sevmeyi öğrendim. kendime saygı göstermeyi ve benliğimle baş başa kaldığımda şefkatli bir şekilde yaklaşmam gerektiğini öğrendim. bunu yapabilmek gerçekten zaman alan ve uğraşması güç şeyler, bazen fazlasıyla yoruyor ve durmadan düşüşler oluyor fakat sonrasında toparlanma aşamasına girildiğindeki o yol öyle memnun bırakıyor ki o yüzden lütfen kendinizi sevin ve kendinize dönün. sonrasından gerçekten hepsi oluyor. sizi seviyorum! kendimi seviyorum! siz de söylemeyi unutmayın.
Sarah Kane (Okuyun)
Yirmi sekiz yaşındaydı. Yaklaşık yüz elli adet antidepresan, elli adet uyku ilacı alarak intihara teşebbüs etti. Hastaneye kaldırdılar. İki gün sonra ayağa kalktı. Gece ikide usulca, kimse görmeden hastanenin pis, köhne tuvaletine giderek kendini o pis, köhne tuvaletin kapısına ayakkabı bağcıklarıyla astı. Yirmi sekiz yaşındaydı. Nedense içime
Eller
Ben bir pasifistim. Anarşist değil, liberteryen pasifistim. Bu seçtiğim varoluş fikrimi siz değerli okur dostlarımla paylaştığım, paylaşabildiğim için de mutluyum. Stefan Zweig gibi düşünürüm bu konuda. Stefan Zweig, Yahudi olmasına karşın, tıpkı Kafka gibi Siyonizm’in açık bir destekçisi olmamıştır. Her insan doğduğunda birtakım kimliklerle
1.185 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.