Ne çok böyle hayat dönemeçlerim var...
Yaşamları az-çok benimkine benzeyen, dahası benim yaşamımdan daha da çileli yaşayıp da, sonra başarılara ulaşmış kişiler vardır; bunlardan kimileri başa­rılarından öylesine övünürler ki, bulundukları üstün yeri kendi yeteneklerinin, kendi çabalarının, çalışmalarının bir sonucu, kendilerinin bir zaferi sayarlar. Ah, ne budalalık! . . O budalalara
Sayfa 242Kitabı okudu
Kendimi daha fazla rezil etmeden önce durmalı mıydım? Endişemi anlamış olmalı ki bana doğru uzanıp, "Merak etme. Yavaş hareket ederiz," diye kulağıma fısıldadı. Bu sözleri bana inanılmaz iyi geliyordu. Bütün sıcaklığıyla ve davetkârlığıyla bizi karşılayan bu arzular denizine birlikte dalmamız ve başladığımız bu işi bitirmemiz için bana
YABANCI YAYINEVİ
Reklam
Onların dediklerini tekrarlarsam benim çalışmamın bir değeri kalmaz; eğer onlara karşı çıkarsam, ki içimde sürekli böyle bir eğilim var, ardımdan gelecek başkaları da bana karşı çıkacak demektir. Alimlerin yazılarından yarına ne kalacak? Sadece kendilerinden öncekiler hakkında söyledikleri kötü şeyler. Ötekilerin kuramlarında çürüttükleri ne varsa hatırlanacak, ama kendi tasarladıkları da kaçınılmaz bir şekilde onların ardından gelecekler tarafından yok edilecek, gülünç duruma düşürülecek. İlmin kanunu budur; şiirde ise böyle bir kanun yoktur, kendinden önce gelmiş hiçbir şeyi yadsımaz ve ardından gelenler tarafından da yadsınmaz, huzur içinde aşar geçer yüzyılları. Bunun için rubai yazıyorum.
Onların dediklerini tekrarlarsam benim çalışmamın bir değeri kalmaz; eğer onlara karşı çıkarsam, ki içimde sürekli böyle bir eğilim var, ardımdan gelecek başkaları da bana karşı çıkacak demektir. Alimlerin yazılarından yarına ne kalacak? Sadece kendilerinden öncekiler hakkında söyledikleri kötü şeyler. Ötekilerin kuramlarında çürüttükleri ne varsa hatırlanacak, ama kendi tasarladıkları da kaçınılmaz bir şekilde onların ardından gelecekler tarafından yok edilecek, gülünç duruma düşürülecek. İlmin kanunu budur; şiirde ise böyle bir kanun yoktur, kendinden önce gelmiş hiçbir şeyi yadsımaz ve ardından gelenler tarafından da yadsınmaz, huzur içinde aşar geçer yüzyılları. Bunun için rubai yazıyorum. Beni ilim aleminde asıl büyüleyen ne, biliyor musun? En güzel şiiri orada bulmam: Matematikte, sayıların o baş döndürücü sarhoşluğunu; astronomide kainatın muammayı andıran mırıltısını...
Sayfa 42 - Yapı Kredi Yayınları
Çevremizdeki insanlara bak. Neden acı çektiklerini, neden hep mutluluk arayıp bir türlü bulamadıklarını merak etmiştin. Bir insan şöyle bir durup kendi kendine, benim hiç gerçek anlamda kişisel bir arzum oldu mu, diye sorsa, cevabı hemen bulur. Bütün isteklerinin, çabalarının, rüyalarının, ihtiraslarının hep başka insanlardan gelme bir motivasyon olduğunu görür. Aslında çabaları maddesel zenginlik uğruna bile değildir, elden düşmecinin hayali sayabileceğimiz saygınlık içindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mücadeleden bir keyif alır, ne de başardığı zaman bir sevinç duyar. Bir tek şey için bile, 'Bunu isteyişim, kendim istediğim içindir, yoksa komşularım bana imrensin diye değil,' diyemez. Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder. Mutluluğun her türü, kişiye özeldir. En büyük anlarımız kişiseldir, kendimizden kaynaklanan bir motivasyondan gelir, ona el sürülemez. Bizim için kutsal olan, değerli olan şeyler, herkesle paylaşılmayan, orta malı olmayan, çekip kurtardığımız şeylerdir. Oysa şimdi, içimizdeki her şeyi herkesin gözü önüne sermemiz, herkes ellesin diye ortaya açmamız isteniyor. Toplantı salonlarında neşe aranıyor. Benim demek istediğim türdeki kaliteye bir isim bile bulmuş değiliz. Yani insan ruhunun kendine yeterliliğine. Ona bencillik ya da egoizm demek zor.
Plato Film Yayınları
Eğer benim yerimde Napolyon olsaydı ve kariyerine başlamadan önünde ne Toulon ne Mısır ne de Mont Blanc'den geçiş olmasaydı da bütün bu güzel ve anıtsal şeyler yerine karşısında sadece ve sadece gülünç bir kocakarı, üstüne üstlük sandığındaki paraları çalmak için (kariyerine gerektiği, için anlıyor musun) öldürülecek bir tefeci kocakar olsaydı ve başka bir çıkış yolu bulunmasaydı ,bu işi yapar mıydı? Böylesi tarihe mâl edilemeyecek... üstelikte günah olan bir şeyi de yaptığı için acı çeker miydi? Şunu da söyleyeyim bu "mesele" üstünde çok ama çok deliler gibi kafa yordum. Sonunda Napolyo'nun bu işten acı duymak şöyle dursun, bu işin tarihsel bir değeri olmadığını aklının ucuna bile getirmeyeceğini, hatta neden acı çekileceğini bile anlamayacağı sonucuna vardım( nasıl da aniden kavradım bunu!) ve başta öyle düşündüğüm için müthiş utandım. Başka bir yolu yoksa, hiç gözünü kırpmadan, düşünüp taşınmadan işini bitirirdi Napolyon!...
Sayfa 512Kitabı okudu
Reklam
997 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.