Parçalanmış bir benlik ile yaşamaya devam edilebilir, hatta burada almak için sanatsal olarak da besleyebilir-antidepresan kullanan bir Virginia ya muhtemelen ardında aynı eserleri bırakmayacaktı.-fakat hayaller parçalanmışsa yaşama devam etmek çetrefilli bir hale gelir; umudunuzu kaybettiğiniz anda -burada gelip geçici umutsuzluklardan değil, daimi bir umutsuzluktan bahsediyoruz-bir anlamda yaşamayı da bırakmış olursunuz.
Sayfa 48Kitabı okuyor
Bilinç, bilinçdıșı ve içgüdüsel isteklerin farkına varan insan kişiliğinin ağırlık merkezini başka bir yerde konumlandırı. "Benlik" denen bu merkeze gelmekle insan alt katlarda sıkıntı çeken (bilinmeyenin korkusu), üst katlardaysa acı ve hazza yapışan halden kurtulur.
Sayfa 10
Deneyimleyen benliğin sesi yoktur. Anımsayan benlik bazen yanılır ama skor tutan ve yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz şeylere hükmeden, ayrıca kararları veren benlik odur. Geçmişten öğrendiklerimizin, ille de gelecekteki deneyimlerimizin değil, gelecekteki anılarımızın kalitesini en yüksek düzeye çıkarması gerekir. Anımsayan benliğin zorbalığıdır bu.
Özgüven yoksunluğu, varlık ve benlik sınırlarının kolayca aşılmasına neden olur...
Kierkegaard'a göre en kötü umutsuzluk hâli, umutsuz olduğunu bilmeme hâlidir. Umutsuzdur, çünkü "kendi" geleceğini yitirmiştir ve bundan ötürü gelecekten sahici bir umut ya da güven bekleyemez. Yanlış konumdaki bir insan kendini ileriye doğru iteceği, yansıtacağı başlama noktasını ve mekânı yitirmiştir. Nerede olduğunu ya da nereye gittiğini bilmez. Her zaman ve her yerde umutsuzluk içinde olur. Gelecek şimdiki zamanın sonucudur, şimdiki zaman ise geçmişin sonucudur ve geçmiş değiştirilemez.
"Kendileri hakkında olumsuz yargılar besleyen intihara meyilli bireyler, başka insanların çoğunlukla iyi olduğu ve kendilerinin kötü olduğu gibi yanlış bir izlenime sahiptirler. Değersizlik, utanç, suçluluk, yetersizlik, teşhir olma, aşağılanma veya reddedilme intihara meyilli kişilerin kendilerini sonunda onları ideal bir insanlıktan izole edecek şekilde sevmemelerine neden olur. Benlik sürekli arzu edilmeyen bir şey olarak görülür; değişme umudu yoktur ve çekirdek benliğin kokuşmuş olduğu algılanır."
