Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet, Cenab-ı Hak insana bir benlik, bir nevi hürriyet vermiştir ki; Cenab-ı Hakkın rububiyetine ait evsafı bilmek için. mevhum farazî bir vahid-i kıyasî yapsın.
Nefs Muhasebesi
"Bıçaklarım su oldu, boyuna bilenmekten; Bitti benlik mâdenim her ân törpülenmekten."
Reklam
Fransız filozof Descartes efsaneye göre insan varlığının temel ilkesini bulabilmek adına kendi başına bütün gün meditasyon yapabilmek için sobasının içine girmiştir. Akşam üzeri dışarı çıktığındaysa o ünlü, " Düşünüyorum öyleyse varım " sonucuna ulaşmıştır. Yani bir benlik olarak varım, çünkü düşünen bir yaratığım. Ama bu yeterli değil. Siz ve ben kendimizi asla bir düşünce olarak görmüyoruz.
Bilmiyorum --şu anda duyduğum, garip bir çelişki: bir yandan, yaşamımın anlamı kusursuz bir biçimde gerçekleşmiş, gibi; -- orada, tam ve dolu olarak eksiksiz, beni bekliyormuş gibi-- öte yandan, yaşamım boyu, kendimden kaynaklanan ve olmasını istediğim hiçbirşeyi gerçekleştirememişim gibi-- burada, bunaltıcı bir yalnızlık içinde, her yanım boş, eriyormuşum gibi--..
Sayfa 105Kitabı okudu
Yaşamımı --yaşadıklarımı-- yazılı hale getirme (çok zor yazan biri olduğum halde) hep bir tutku oldu: sanki, nasıl yaşamda uygun ve yerinde bir eylemde bulunmak, yaşama anlam ve önem veren birşeyse, aynı şekilde, düzgün ve iyi düşünülmüş bir tümce kurmak da, yaşamakta, --yaşamış-- olmanın (sonradan da olsa) anlamını ve --evet, kullanmak zorundayım bu sözcüğü-- değerini sağlayan birşeymiş gibi geldi bana hep -- çok temelden yanılıyor olabileceğimi de yadsıyacak değilim: ben, böyle yapmak istedim -- bazen, yapmak zorundaydım--; ve yaptım -- yazdım-- hepsi bu..
Sayfa 103Kitabı okudu
Sevgi bazen bir çekişme, hırlaşma, bir güçlülük yarışması olsa da, temelde, ancak eşitler arasında kurulabilecek bir ilişki değil mi --sevdiğine egemen olmaya çalışan, onda sevdiği şeyi --onun, o olmasını-- çelmiyor mudur?
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Bir yandan düş olduğunu bal gibi bildiğim şeylerin gerçekte bir karşılığı olabileceğini de --evet, gene-- kurdum; bunların gerçekleşmesini beklerken, bir yandan da, onların gerçeklikte karşılığı olamayacağını, gene, kurdum --- her iki durumda da, kendimi avuttum, pohpohladım, aldattım.
Ülkülerimin benim için de gerçek olabileceklerini düşünebilirim artık. (Çünkü artık bir sokağım, bir kıyım, bir geçitim var---)
Kitleler, tek tek bireylerde varolması mümkün olan içgörü ve düşünme yeteneğini ezip geçerler. Ve bu da, anayasal Devlet bir zayıflığa düştüğü zaman, doktriner ve otoriter despotluğa yol açar.
Başımıza neler gelmedi ki?
Bugün, ikinci bin yılın sonlarına yaklaşırken, yine evrenin yıkımı ile ilgili kıyamet imgeleriyle dolu bir çağda yaşıyoruz. "Demir Perde"nin simgeleştirdiği, insanlığı iki parçaya ayıran bu bölünmenin önemi nedir? Hidrojen bombaları başımıza düşmeye başladığı zaman veya Devlet mutlakiyetinin ruhsal ve ahlaki karanlığı tüm Avrupa'yı sardığı zaman, uygarlığımızın ve insanın başına neler gelecektir?
Reklam
Hiç sesini çıkarmamıştı: onaylar gibi, sessizce durmuştu benimle birlikte --- o denli acı çekiyor olmasaydım o saatlerin dinginlik-- hatta, sevinç; evet, : 'mutluluk' -- saatleri olduğunu düşünebilirdim..
Çok acı çekiyor olmalı -- kendi yerinde bu denli aykırı, yaşadığı dünyaya bu denli yabancı olmakla.. Ama bazen de, sanki, bu acıları istiyor -- onaylıyor, onlardan hoşlanıyor, hatta onları arzuluyor -- gibi geliyor bana.
Bu kocaman anlamsız karmaşa içinde --modernlik denen bu umarsız saçmalığın içine atılmış; 'fırlatılmış'ken --, 'dış dünya' bir yana, daha kendi kendisiyle bile --ancak arada bir-- uyum içinde olabildiğinde, gene de kendine aykırı düşüyor, kendi kendini çeliyor, kendinden acı çekiyorsa, kişi --- daha ne olsundu ki!?..
Ne kadar bağımsızsanız, duygularınız o kadar güvence altında de­mektir. Ayrıca da, duygu durumunuz başkalarının insafina bağlı olarak inip çıkmayacaktır. Birinin sizi ne kadar sevebileceği önceden kestirile­mez. Sizinle ilgili her şeyi takdir etmeyebilirler, her zaman sıcak dav­ranmayabilirler. Kendinizi sevmeyi öğrendiğinizde, benlik değeriniz daha sürekli bir kaynak bulmuş demektir.
Asla olmamız gerektiği kadar iyi değilizdir ve görünen o ki diğer insanlar da öyle değildir. Aslında eleştiri becerisi denen şey olmadan hayat bir aptallık gibi gelirdi, gerçi ne tür bir aptallık olduğu pek açık değildir. Ne de olsa bizi biz yapan, ayrım yapabilme yetimiz, zevklerimiz, tercihlerimizin şiddetidir. Yetersizliğimiz aşikardır (gerçi yeterince iyi olmadığımızı hissetmenin. hangi standarda göre yargılanıyorsak ona razı olmak anlamına geldiğini unutmamalıyız). Belli ki özeleştiri ve eleştirel benlik, kendimize dair imgemiz açısından canalıcı bir önemdedir. Swift şöyle yazar: "Çoğu zaman, bir yalana bir saat süreyle inanılırsa o yalan görevini tamamlamış demektir ve artık ona gerek kalmaz" (Examiner, No. XIV, 1710).
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.