Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benlik hastalığının ilacı elbette sevgidir.
Sayfa 160
"Acı var," dedi Shevek ellerini açarak. "Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını var sayamam. Acı çekme, yaşamımızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiçbir toplum varolmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama Acı'yı dindiremeyiz. Bir toplum ancak toplumsal acıyı -gereksiz acıyı- dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi geliyor. Yine de her şeyin, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... içinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise- yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen. Eğer sonuna kadar ona dayanabilirsen."
Reklam
Biz, çocukların bir iç benlik ve iç yaşam yaratmalarına fazla yardımcı olan bir toplum değiliz. Başka şeyleri çok önemsiyoruz; beslenmeyi, diş sağlığını, aşıları, yabancılarla konuşmamayı, sigara içmemeyi, uyuşturucuları... Sanki çok güzel bir çatısı ve etkileyici dış duvarı olan, ama onu ayakta tutacak iç yapısı olmayan bir bina inşa ediyoruz. Belki de ruhun kendine bakacağını ve organik olarak gelişeceğini varsayıyoruz.
Sayfa 192Kitabı okudu
Biz aslında her şeyi biliyorduk. Tıpkı göç yolları asırlardır ezberinde olan kuş gibi, toprağın altından çıkacağı zamanı genlerinde kavrayan böcek, ağacın dallarına tam zamanında yürüyen su gibi, ekini hangi mevsimde yeşerteceğini, hangi mevsimde sarartacağını bile toprak gibi, açacağı gün gibi solacağı günü de şaşmayan çiçek gibi... insan da eskiden kendi zamanına hakimdi. Bizi bizden uzaklaştıran... unutulmuş bir geçmiş... silinmiş bir hatıra... parçalanmış bir benlik... lanetlenmiş bir tarih...
Dokunaklı bir büyüleri vardır âşıkların ve tümüyle kendileriyle doludurlar, daha doğrusu kendisiyle çünkü âşık çiftler, iki bağımsız benlik olarak buluştukları halde, son tahlilde "iki" değil (bir artı bir) "sıfır" olurlar (bir eksi bir).
İki can bir olunca; benlik aradan çıkarmış... Gönül sevgiliyi bulmuş ise; kuru dal bile çiçek açarmış...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.