“Acı başkasının ise dert ve ibret, başında ise bela telakki ediliyor. Hangi acı yukarı taşımak için hangi başa konacak? Başın üstü sürekli düzeltiliyor, derdin yuvası bozuluyor.”
Arkamda bıraktığım otuz küsür sene şunu öğretti bana: Doğup büyüdüğü yere ait değil insan… Acı çektiği ya da çok mutlu olduğu yere de ait değil… İnsan, olmak isteyip de olamadığı şeye ait… Şey gibi bir his işte bu; çok, çok susamak gibi…