Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1. Dünya Savaşı'nda ilk çöken imparatorluk Rus İmparatorluğu'dur. Rusya savaşa Sırbistan'ın savunması için girmişti. Ancak pek çok Rus devlet adamının iştahını kabartan bir başka hedef daha vardı: İstanbul ve Çanakkale boğazlarını elinde bulundurmak. Boğazların kontrolüne sahip olmak, Karadeniz'e giriş ve çıkışları kontrol etmek demekti. Böyle bir kontrol Rusya için stratejik ve ekonomik açıdan çok büyük önem taşıyordu. Örneğin Rus-Japon Savaşı'nda (1904-1905) Boğazların Rus savaş gemilerine kapanması, Karadeniz donanmasını işlevsiz hale getirmişti. Kasım 1913'te Çarlık hükümeti, "Avrupa'da büyük bir savaş çıkması halinde" Rusya'nın İstanbul'u ve Boğazları almaya hazır olması gerektiği sonucuna varan bir gizli raporun bulgularını kabul etmişti. Ancak bunun uygulanmasını zorlaştıran iki neden vardı: Londra, Rusya'nun İstanbul ve Boğazlar'a yönelik girişimlerine kesin bir kararlılıkla karşı duruyordu. İkinci neden ise karşısında Almanya ve Avusturya orduları bulunduğu sürece Rusya'nın İstanbul'un üzerine karadan yürümesi mümkün değildi. Rus ordularının Genel Karargâhı'ndaki (Stavka) üst düzey görevliler, bu görevin başarılabilir bir görev olduğuna da pek inanmıyorlardı. Boğazlara hâkim olmak için Anadolu'nun bir bölümünün kontrol altına alınması zorunluydu. Çar Nikolay Nikolayeviç de Boğazlara yönelik harekâtı Viyana ve Berlin'i yenmekten uzaklaştıran zararlı bir harekât olarak görüyordu. Rusya ne Boğazları alabilir, ne de ellerinde tutabilirdi. Şubat 1917'de gerçekleştirilen ihtilal ile çarlık rejimine son verilmiştir.
Sayfa 183 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Almanya, Akdeniz Filosu'nun Goeben ve Breslau savaş gemileriyle Osmanlı donanmasını destekleme kararı aldı. Gemilerin İstanbul'a gelmesi uygun görüldü. Ancak bu görüşmeleri yürüten ve gemileri İstanbul'a davet eden Enver Paşa, bu konuda kimseye danışmamış ve bilgi vermemişti. Osmanlı hükümeti durumu öğrenince, gemilerin gelişini önlemek üzere Berlin'i uyardı. Hükümetin çoğunluğu savaşa girmeye hevesli değildi. Ancak, gemiler Ege'ye doğru ilerliyordu. Aynı gün Sadrazam Said Halim Paşa iki geminin durumunu Alman Büyükelçisi ile görüştü. Gemilerin Çanakkale Boğazı'ndan geçişine müsaade edilecekti. Osmanlı Devleti'nin tarafsızlığını koruyabilmesi için en uygun hareket tarzı da Türk sularındaki Goeben ve Breslau gemilerinin satın alınmış gibi görünmesiydi. Almanya 10 Ağustos'ta bu teklifi reddetti. Osmanlı İmparatorluğu'nun hemen savaşa girmesini istedi. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti bir bildiri yayımlayarak iki Alman kruvazörünün 80 milyon marka satın alındığını açıkladı. 16 Ağustos'ta yapılan bir törenle Bahriye Nazırı Cemal Paşa gemileri resmen Osmanlı donanmasına kabul etti. Alman amirali Souchon, Osmanlıların Karadeniz Filosu Komutanlığı'na getirildi. Tayfalarına ise Osmanlı üniformaları giydirildi, Sultan'ın donanmasına yazdırıldı. Osmanlı hükümeti savaşa girmek istemiyordu. Ancak bir taraftan da Rusya'nın yayılmacılığından endişe duyuyorlardı. İtilaf Devletleri savaşı kazanırsa, Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesine rıza gösterebilirlerdi. Almanya'nın kazanması halinde ise böyle bir bölünme gerçekleşmeyebilirdi.
Sayfa 24 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Enver Paşa 22 Temmuz'da Almanya ile bir ittifak antlaşması yapmak istediklerini, Alman Büyükelçisi'ne bildirmişti. Kayzer II. Wilhelm 24 Temmuz'da Wangenheim'a olumsuz düşüncesini bir tarafa bırakarak, ittifak antlaşmasının görüşülmeye başlanmasını emretti. Osmanlı İmparatorluğu ittifak taslağını 28 Temmuz'da Berlin'e göndermişti. İstanbul'da ittifak antlaşması üzerine görüşmeler 1 Ağustos günü de devam etti. İşin ilginç noktası Almanya o gün, Rusya'ya savaş ilan etmişti. Gerçekte Sadrazam Said Halim Paşa ve birçok kimse de savaşa girmek istemiyordu. Savaşa sürüklenmeyeceklerini umuyorlardı. Asıl istediklerini ise antlaşmanın 4. maddesi ile elde etmişlerdi. Madde şöyle idi: "Almanya, Osmanlı topraklarını, tehdit edildiği takdirde gerekirse silahla savunma yükümlülüğünü almıştır." 2 Ağustos'ta antlaşma imzalandı. Almanya 3 Ağustos'ta Fransa'ya savaş ilan edince, 5 Ağustos'ta da İngiltere Almanya'ya savaş ilan etti. Böylece 1. Dünya Savaşı başlamış oldu.
Sayfa 24 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
432 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
İmparatorluğun son dönemi ve cumhuriyetin kuruluşu sürecinde siyasi kişiliklerden, askerlerden, edebiyattan, vs.. her alandan 100 kişinin değerlendirmesi var. Ben ESG'nin değerlendirmelerini çok aydınlatıcı buluyorum. Mondros sonrası Atatürk'ün Samsun'a gidişi süreci ve genelgeler, meclisin Ankara'da açılması süreci savaşlar,
Cumhuriyet’in 100 İsmi
Cumhuriyet’in 100 İsmiEmrah Safa Gürkan · Mundi Yayınevi · 2023411 okunma
Bizden bizi almalarına izin mi vereceksin
Anadolu'nun, İstanbul'un tarihi tecrübesini ekip biçmeyen­ler, Londra'dan, Paris'ten, Berlin'den, Moskova'dan, Was­hington'dan, Pekin'den, Kahire'den, Tahran'dan, İslam-a­ bad'dan, Riyad'dan ithal ettikleri ürünlerin yan etkilerine de katlanacaklar, katlansınlar
Şairlerin söylediği gibi, "Paris güzel bir salon, Londra güzel bir park, Berlin güzel bir kışla ama İstanbul güzel bir şehir'di.
Reklam
“Paris güzel bir salon, Londra güzel bir park, Berlin güzel bir kışla ama İstanbul güzel bir şehir.”
CELAL ŞENGÖR ÜN GÖRMENİZİ TAVSİYE ETTİĞİ MÜZELER •Naturhistorisches Museum - Avusturya/Viyana •Museum für Naturkunde - Almanya/Berlin • Muséum National d'Histoire Naturelle - Fransa/ Paris ° The Natural History Museum - İngiltere/London . •The American Museum of Natural History - ABD/ New York • Yale Peabody Museum - ABD/Connecticut • Globus Museum - Avusturya/Viyana •Deutsches Museum - Almanya/Münih •Arkeoloji Müzesi - Türkiye/İstanbul • Victoria and Albert Museum - İngiltere/London • •The British Museum - İngiltere/London •Metropolitan Museum of Art - ABD/New York •Die Museumsinsel Berlin - Almanya/Berlin • Musée du Louvre - Fransa/Paris • Musei Vaticani - İtalya/Roma • Museo del Prado - İspanya/Madrid •Galerie Belveder - Avusturya/Viyana •Museo Galileo - İtalya/Floransa • Musée des Arts et Métiers - Fransa/Paris
Çarlık, Berlin Antlaşması neticesinde İstanbul'a sahip olamayacağını anlayınca gözünü Hindistan'a dikti. İngiliz siyasetinin incelikleri sayesinde kendisine o yolun kapanmış olduğunu görünce Uzakdoğu'ya döndü. Port Arthur'a kadar uzattığı eli Japonlar tarafından kırılınca al kanlar içinde geri çekildi. Şimdi artık emellerinin ezeli kâbesine dönmekten başka kurtuluş çaresi görmüyor ve bütün hırsı ile iki buçuk asırlık avına, zavallı Türkiye'ye son hücumu yapmaya hazırlanıyor.
Sayfa 135Kitabı okudu
443 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
DOSTOYEVSKİ Yazarı: Henri Troyat; Cem Yayınevi; Biyografi; 1973 basımı; Türkçemize Çeviren: Leyla Gürsel; Kapak resmi: Güner Ener; 461 sayfa (10) (21.05.2010) Yukarıda künyesini yazarak tanıttığım, uzun yılları geride bırakmış olan bu kitap 1973 yılında, Ahmet Sarı Matbaası'nda dizimi ve basımı yapılmış, 'Cem Yayınevi'nden çıkmış
Dostoyevski
DostoyevskiHenri Troyat · İletişim Yayınları · 2014185 okunma
Reklam
Türk Resim Sanatı
TÜRKLERİN resim sanatını iki kısma ayırmak lazımdır. Birincisi, mazisi pek derin ve Şark'a tamamıyla bağlı olan Türk ressamlığı. İkincisi, Avrupa tesiri altındaki ressamlık. İkinci devir, ilk defa Bellini'nin İstanbul'a gelişi ile başlar. Türkiye'de Avrupa sanatının ilk mümessilleri Hüsnü Yusuf, Zekâi Paşa, İbrahim Paşa,
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
𝐺𝐼𝑅𝐼𝑆
Vehbi Vakkasoğlu
Vehbi Vakkasoğlu
'nun kaleminden kadına islami açıdan yaklaşan bir kitap. Farklı bir bakış açısı edinmek isteyenlere tavsiye ederim. Kendisi farklı kaynaklar, yazarlar ve uzmanların alıntıları ile
Bilinmeyen Kadın
Bilinmeyen Kadın
'ı bizlere anlatıyor. 𝑌𝐴𝑍𝐴𝑅 𝐻𝐴𝐾𝐾𝐼𝑁𝐷𝐴
Vehbi Vakkasoğlu
Vehbi Vakkasoğlu
1947 yılında Kahramanmaraş'ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini memleketinde
Bilinmeyen Kadın
Bilinmeyen KadınVehbi Vakkasoğlu · Nesil Yayınları · 200529 okunma
1.473 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.