Ben mücevher sevmem dedi kadın, anlamam da...
Tek taş, beş taş deyince, çocukluğumun oyunları gelir aklıma.
Mücevher sevmem ben, vefa severim.
Çiçek severim ben, sadakat severim, edep severim, şiir severim…
Birhan Eroğlu
Fırtına çıktı. Aniden bastıran sağanakta yürüyorsunuz. Son sürat koşsanız bile gideceğiniz yere beş dakika uzaklıktasınız. Aşağıdakilerden hangisini yaparsınız?
A-)Büyük bir ağaç bulup yağmur dinene kadar altında beklerim.
B-)Yağmurun ne kadar süreceğini bilemiyorum, bu yüzden gideceğim yere kadar koşarım.
C-)Şemsiyesini paylaşabileceğim biri ya da şemsiye alabileceğim bir dükkan olup olmadığına bakarım.
D-)Çantamda daima katlanabilir bir şemsiye taşırım, onu kullanırım.
Madem yazı yazma imkanım var
Neden bunu yapmıyorum?
Ama ne yazacağım?
Soğuk olan bu dünyanın neyini yazmalıyım?
Aslında pörsümüş olan şu dünya da can yakan olayların olması, ve bu doğrultuda benim gücümün olmamasına ne demeli?
Ya anlatamadıklarım?
Bu dünya da kimseye söyleyemediklerim?
Onlar ne olacaktı??
İnsanları sevmekten korkuyorum, sevdim mi de Ölmelerinden korkuyorum..
Sevdiklerimden çok ölen olmadı, yalnızca bana sevgisiz hayatın beş para etmediğini öğreten bir adam..
Ahh Olric fazlasına gerek yok!
Sevmekten/sevgiden; karanlıktan, riyadan, hürriyetsizlikten korkar gibi korkuyorum!!
Uzun lafın kısası ‘ben tüm hislerimi kalbimin derinliklerine gömüyorum’..
Bütün bu yaşananlar beni yoruyor..!
O hâlde ‘Başka bir evrende..
Bugün kendim için iyi birşey yapmak istedim. Ve ilk defa sahafçılara gittim. Gitmesem daha mı iyi olurdu bilemedim. İkinci el kitap fiyatları neredeyse sıfır kitaplarla aynı fiyatta. Aradaki fark üç beş lira... Kitapların yıpranmışlık durumu da cabası... Bu yüzden yolum yine D&R' a düştü... Aklımda herhangi bir kitap yoktu maksat kitapların arasında vakit geçirmekti, onu da fazlasıyla yaşadım ☺️ Kitaplığıma da iki kitap daha ekledim 😉🥰
Yetişkinlerden beni dinlemelerini istiyorum.
Çocuk yetiştiremeyen yetişkinlerin çocuk yapmasını istemiyorum.
Ne mi hatırlayacağım?
Şiddet, aşağılama, dayak, zincirle, kemerle dövülme.
Duyduğum en tatlı sözler "Defol o.ç! Toz ol p.şt"
Hayat bir b.k çukuru.
Beş para etmez.
Burada cehennemde yaşıyorum.
Çürüyen et gibi yanıyorum.
Hayat bir orospudur.
İyi insanlar olacağımızı ve sevileceğimizi düşünmüştüm.
|Capernaum
Beyaz Pantolon diye bir kitabı da var ) Başlangıç için en uygun hikaye olmayabilir, ama şu an için bulması en kolay hikayeler arasında sesli kitap sağolsun.
LİNKLER KALDIRILMIŞTIR
Bu da hikayenin sonundaki o beş liralık: galeri.uludagsozluk.com/r/atat%C3%BCrk-...
Daha önce okuyanlar da inceleme ve yorumlarını bırakabilirlerse sevinirim. Kolay Gelsin
“- Nazım Hikmet ne diyor, biliyon mu abi?
+ Ne diyor?
- İnsan diyor, öleceğini bile bile nasıl yaşar? ya çıldırır, ya öleceğini unutur.”
📺 Beş kardeş / Onur ünlü
KAYIP ADAMIN DÖNÜŞÜ
1978 yılında Balıkesir İstasyonunda elinde bir torba, garip kıyafetli yaşlı bir ihtiyar iner.
İstasyon önündeki taksilerden birine sorar: - “Oğlum, beni Üçpınar köyüne götürü müsün?
- “Götürem amca, bin arabaya!”
Şoför oraya doğru arabayı sürerken
Toygar Tepe’ye geldiklerinde adam
- Dur..!” der.
Dururlar.
Adam taksiden
Sakın tepenize sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.
Beş tane dersin sınavını 45 dakika içinde bitirmem 🤭kafamı yormayacağım bugün demiştim. Ama bu kadarı bana da sürpriz oldu🤭Bildiğim yerden çok sormamışlar, yapacak hiçbir şey yok 🤷🏻♀️
Beri gel, daha beri, daha beri.
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu hır gür, bu savaş nereye dek?
Sen bensin işte, ben senim işte.
Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek,
ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?
Zengin yoksulu hor görür, ne diye?
Sağ soluna yan bakar, ne diye?
İkisi de senin elin, ikiside,
peki, kutlu ne, kutsuz ne?
Topumuz bir tek inciyiz, bir tek.
başımız da tek, aklımız da tek.
Ne diye iki görür olup kalmışız
iki büklüm gökkubbenin altında, ne diye?
Sen habire gevele dur bakalım,
habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de,
sonu nereye varır bunun, nereye?
Şu beş duyudan, altı yönden
varını yoğunu birliğe çek, birliğe.
Kendine gel, benlikten çık, uzak dur,
insanlara karıl, insanlara,
insanlarla bir ol.
İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz.
Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane.
Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini.
Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini.
Tertemiz can canlığını işler, canlığını.
Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini.
Ama sen canı da bir bil, bedeni de,
yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine,
hani bademler gibi, bademler gibi.
Ama hepsindeki yağ bir.
Dünyada nice diller var, nice diller,
ama hepsin de anlam bir.
Sen kapları, testileri hele bir kır,
sular nasıl bir yol tutar, gider.
Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak,
can nasıl koşar, bunu canlara iletir.