- Vallahi Mefharet Abla, dedi, sen şu tombul zeytinleri nereden aldığını söylersen daha ciddi bir bahse girmiş olursun. İnsan vücudunda lüzumsuz bir organ yoktur. Selmin'in bunları istediği gibi çalıştırmasını niçin tabii bulmuyorsun? Nefes alması kadar tabiî. Yirmi yaşını geçmiş güzel bir kızın, vücuduna beşinci derecede bir belediye memurunun tasdikinden sonra tasarruf etmesi âdetine elli sene sonra ne kadar gülecekler, bilmiyor musun? Bu yaşa kadar sabretmesi budalalık. … - Besim, rica ederim. Selmin benim kızım, senin ablanın kızı. Başıma kan çıkıyor. Düşün ki, Allah vermesin, böyle bir şey varsa, büyük rezalet. Dört aydan beri nişanlısından bu kız. Herkes bunu biliyor ve herkes senin gibi düşünmüyor. - Herkes... Herkes... Besim francala diliminin üzerine tereyağdan sonra çilek reçeli sürerken, vereceği cevaptan evvel alacağı lezzeti düşünüyor ve yutkunuyordu. "Herkes..." diye tekrarladı ve dilimi isırdı. Daha sonra devam etti: - İstanbul'da, hele bu züppe köyde herkes büyük bir mesele değildir. Bir Orta Anadolu köyünde herkes kızcağızın başına bela kesilir. Zavallıyı babasına bile vurdururlar. Bir Macar köyünde kızın oturduğu evin kapısına zift sürülür ve başına lanet yağdırılır. Zavallıcığa Vilma Banki'nin "Seher Vakti'ndeki cehennem azabı çektirilir. Fakat burada herkes, meseleyi tulumba tatlısıyla sade kahve arasında konuşur, bebeğin sarışın mı, esmer mi olacağını ve kime benzeyeceğini sorarlar, geçer gider.
Sayfa 18 - Ötüken Neşriyat, 48. basım
Sokakta maskesiz birini görmüşümdür...
İçinden yükselen kesif, kıyıcı, köpüren öfke seni şaşır­tıyor. Çığlık atmamak ya da o lanet bıçağıyla birilerini (mesela kendini?) bıçaklamamak için evin kapısında du­rup pervaza tutunuyor ve derin derin nefes alıyorsun.
Reklam
"...binlerce kere lanet olsun bu geceye, eğer senin ışığın yoksa yanımızda..."
Sayfa 239 - İndigo YayınlarıKitabı okudu
"Aksilikler ve talihsizliklerle karşılaştığınızda'Biz denedik, başladık,mücadele ettikçe destek görmedik.Her adımımızda engellerle ve düşmanlıkla karşılaştık'demeyin. Böyle konuşmayın.Karanlığın ruhu söndürür,siz yakarsınız! Bir kez söndüyse ikinci kez yakın... Üçüncü, beşinci,yedinci, yüzüncü,bininci kez! Yakmaktan korkmayın.Çevrenizdeki her yer aydınlanana kadar kendiniz yanın ve etrafımızdakileri tutuşturun.Ama bu yolda hızlı bir başarı da beklemeyin.Sizleri onaylamak veya sizlere sempati duymak yerine alay edebilirler.Şan ve şeref yerine lanet ve nefret kazanabilirsiniz.Yardım etmek yerine gizli entrikalar kurulabilir veya açıkça sizinle mücadele edebilirler.Onlarca, yüzlerce,binlerce karanlık güç sizin aydınlık işlerinizi söndürecektir.Ama siz yakın! Yanın ve yakın!"
Sayfa 190 - Indigo yayıneviKitabı okudu
Beşinci lanet
şu ateşten dilim şu ateşten kelimelerim öcünü alsın oyulmuş gözlerimin boşluğunda kaybolup giden her şeyin
Sayfa 123
Beşinci çığlık
Böyle bir düşü yorumladığın için bilge İbranum sana da lanet olsun! Gözünü yakan ateş, kalbini de yaksın! Akbabalar günlerce leşine dokunmasın, etinden et koparmasın, kanından kan tatmasın! Ölüm kulesinde seni kutsamasın, ne yel, ne su, ne toprak!
Sayfa 23 - İbrişim KitapKitabı okudu
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.