Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Wattpad?
Okuma zevkine güvendiğim birkaç kişinin elinde görüp merak etmiştim ama başıma bir iş gelmeyecekse ben bu en çok satan kitabın bir gençlik dizisi senaryosu olduğunu düşünüyorum. “Yazarın dili yalın” denmiş okuduğum bazı yorumlarda ama bu daha çok dile hakim olunmaması gibi geçti bana. Yan karakterleri hikayenin içine yedirmeye gerek bile görmeden “öyle biri, böyle biri” diyip asıl anlatmak istediği hikayeye geri dönmek bana kurgu zayıflığı gibi göründü.
Lise hikayeleri okumayı ben severim. Kimlik geliştirme sürecinin başı, yalnızlık hissi, özel biri olma ihtiyacı, hala aile ile yaşamanın getirdiği özerklik kurma savaşı çok katmanlı hikayeler sunabilir. Ama bu hikayede herhangi bir betim yapılmadığı için sadece “olaylar oluyor”. Dizisi oldukça sevilmiş okuduğum yorumlardan anladığım kadarıyla. Kitapta eksik bulduğum betimler belki görsel ögeler sayesinde dizide göze çarpmıyordur.
Senaryo Tadında
Güçlü betimlemeleri olan bir kitap.Bir süre sonra boğuluyor gibi hissediyor insan.Ayrıntıların içinde kayboluyor.Öyle ki kitap tamamen bir betim kitabı.Olaylar 2.planda.Fakat beni en çok şoka uğratan bir insanın ölümünden dolayı değil,bir evladın merhametsiz oluşundan dolayı idama çarptırılması oldu.Tuhaf bir kitap.
Okuduğum diğer kitaplarından aldığım tadı, Zweig'ın bu kitabından alamadım açıkçası. 7 hikayeden oluşan kitapta, özellikle bir kaçında, uzun uzadıya yapılan betim cümlelerinin beni bir hayli yorduğunu söyleyebilirim. Buna rağmen karmaşık ruhların psikolojik çözümlemeleri, duygu durumlarının ifadeye döküldüğü etkileyeci cümleler için okunmaya değer bir kitap... Sevgiyle ve kitaplarla kalalım; okuyalım ve okutalım...
Derindekiler serinin devam kitabı olan Yem; birinci kitabın kaldığı yerden devam ediyor, ikinci kitapta merak edilen konular gün yüzüne çıkmaya başladı, ah ah profesör Timur Betim Allahım bayılıyorum adama ve tabiki yeni favorim Güzin hele kitabın sonundaki olay şok geçirdim kitabı kapattığımda ağzım kulaklarımda tavana boş boş bakıyordum üçüncü kitap için sabırsızlanıyorum hemen okuyacağım haa şunu da belirtmeden geçemeyeceğim Mert karakterinden hala hoşlanmıyorum ve ikinci kitapta uyuz olmaya başladım.(ne istediğine bir karar versen artık) Üçüncü kitapta görüşmek üzere keyifli okumalar 1k ailesi :)
Jane Eyre
Ressam ,tablolarını oluştururken mükemmel fırça darbelerini tuvale içirir Cherlotte Bronte eserinde aynısını yapıyor tıpkı bir ressam edasıyla; hikayeciliğin betim ustası olduğunu en ince hatlarına kadar tüm renkleriyle capcanlı yansıtıyor.Bu kitabın insana kazandırdıklarından daha da ötesi var. Kendinizi Victoria Döneminde yaşıyor hissetmeniz.Eser yıllar öncesine götüren anlatım tekniği ile dönemin portresini çiziyor.Yazarın roman karakteri ile okurunu özdeşleştirmekte ki ustalığına hayran kaldım .Mesajı ise çok anlamlı ;
Vefa denen şey iyi ki var... Yoksa düşündükçe ne kadar yalnızız milyon kalabalıklar içinde yıllar sonra bile...
Bir Yüreğin Ölümü yahut Bir Kalbin Çöküşü baskılarıyla hafızamıza kazınan bir eserle beraberiz. 40-50 sayfalık kitaplar açıkçası çerez niyetine ama bugün bunların hepsini bitirmeyi amaçlıyorum. Daha geceye çok var.
Bu öyküde bize ne anlatıyor. Öyküyü hiç anlatmadan betimlememi ister misiniz? Öyküde zirvesini yaşadığı bu yazıda her betim ve her örnek oldukça samimi ve içinize işleyecek. Aynı zamanda gerçekleri de acı biçimde de olsa yüzümüze çarpan bir eser.
Yapayalnız ölüp gideceğim... Yapayalnız diyor mesela yazar. Hem ne kadar doğru (çoğumuz için diyelim) hem de ne kadar anlamlı değil mi? Herkes yalnız ölür çünkü. Dokunan bir eser diyor, iyi okumalar diliyorum efendim..
