Nasıl başlanır ' hayatımda okuduğum en güzel kitap' hakkında konuşmaya bilmiyorum. Sadece 31 yaşındayım ve bu kitabı okuyana kadar kör olduğumu bilmiyordum.
Güzel insanlar var çevremde. Çok kibarız birbirimize karşı. İyi işlerimiz, güzel hobilerimiz var. Cömert ve düşünceliyiz üstelik. Hep de böyledir diye düşündüm aslında. Peki hiç aç
Trabzon, kıyıda demirlemiş, her biri aşağı yukarı ikişer grostonluk dört paslı askerî nakliye sefinesi ile, mazı ve akçaağaçlar içinde âdeta kaybolan Fâtih Câmii ve çevresindeki, herbiri mütevâzı birer mimârî şâheseri olan küçük evler ile, başta Zağnos Paşa’nınki olmaküzere taş köprüleri ve nice câmi ile, Küçük Ayvasıl Kilisesi, hükümet binâları,
1913 yılı, 23 Mart gecesiydi.
Eğer o kış akşamı hâlet-i ruhiyemi anlatmak isteseydim derdim ki hayatımın en kayda değer anlarıydı. Hayatımın acayipliklerini sunmak istiyorum size, doğasını garipliklerimin; tiksinç doğamı, beni daima doğru bir yola sevk olmaktan alıkoysa da asla hiçbir şeye değişmeyeceğim doğamı: bazen dürüst kıldı beni, bazen
Oysa bu şehir İbrahim'in mirası.
Şehri evidir adamın, çıkarılır zırhlar.
Bu şehir neden çelik zırhlı?
Kainatın ilk kıblesi neden evlatlarından gurbette?
Zeytin Dağı'nda şahit olduğun için mi insanlık ihanette?
Kitabın ismi ve kalbi olan St. petersburg şehri güneş battıktan sonra da aydınlık kalabilen hatta günün 19-20 saatine varana dek aydınlığını muhafıza edip geceye saflığı, temizliği, tazeliği serpiştiren şehrin beyaz geceleriyle geldim. Netlik kazanmış bilgiyi nasıl da doğa yasasıyla varım demiş ve üzerine de yazar diliyle süslenmişti.
Yaklaşık 6