Kitabın başlarındayken 'Beyaz Diş' kitabını anımsadım ve duraksadım. Aynı konuları işleyen kitapları karşılaştırma huyumdan asla vazgeçemiyorum. Yaptığım aslında çok büyük bir hataydı. Çünkü Jack London bize öyle bir dünya sunmuş ki, hayır efendim! Bu kitap karşılaştırılamayacak kadar içimde duyguları uyandırmayı başardı. Kahramanımız Buck melez bir yarı kurt köpeği. Serüveni ise bambaşka. Evcil hayattan vahşi hayata geçişini, acı ve tatlı anılarını, öğrendiği sert dersleri, öğrettiği acımasız dersleri hep beraber öğreniyoruz. Kimi zaman Buck için üzülüyoruz kimi zaman ise yüzümüzde yarım bir gülümseme oluşturmasına izin veriyoruz. Buck gibi bir arkadaşınız olsa asla sırtınız yere gelmez bundan emin olabiliriz. Ve bazen hayatımıza giren insanlar her ne kadar acımasız hatıralar bıraksa bile aslında onların, bizim henüz bilmediğimiz gizli bir görevi vardır hayatımızda; Tıpkı kırmızı kazaklı adam gibi. Sizi Buck'ın maceraları ile baş başa bırakmak istiyorum. Kitaba bir şans tanımanızı ve benim yaptığım gibi önce yarıda kesip daha sonra yarıda kestiğine pişman olmamanız dileği ile. Keyifli okumalar...