öyle.
Uzun zaman sonra uygulamaya bilgisayar üzerinden girme fırsatı yakalıyorum. Yaklaşık bir yıl sonra bilgisayardan giriş yapmam, içimi dökmem için bir fırsat oluyor. Sevdiğim alışkanlıkları tekrardan sıralayıp önce bir Evgeny klasiği açıyor ve cümlelerime başlıyorum. Hani demiştim ya epey bir zaman giriş yapamadım diye, beraberinde kitapta okuyamamam ve alışkanlığımı kaybetmem içimde oluşan hüznü, huzursuzlukla beraber getiriyor. Geriye dönüp baktığımda belki bazı şeylerin çok uzağında olmam belki de yaşadıklarımdan uzakta olmam fikirlerimi zihnimin en uç noktalarına sürüklemiş. Şimdi tam sırası diyor beynim işte aynı yerdesin aynı dükkanda... Bir karar verme gereği duyuyorum içinde, radikal kararlar vermekte zorlanmamıştım bundan önce tabii bu yönde verdiğim kararların sonucu sürekli bana zarar verdiğinden ötürü bu kez çekimser davranmam olağan geliyor. Önce bir bir düşünüyorum her şeyi ve herkesi... Mesele çok anlamsız geliyor bana özelikle insan canına hiçbir değer verilmediği günümüz dünyasında. Yaşantılarımız, var oluşumuz bile rastlantıdan öteye gitmiyor. ( Bu fikrime katılmayacak çok fazla kişinin olduğunu biliyorum elbette) Kısacası yakın zamanda yaşanan olaylardan sonra hayatın ciddiye alınmaya değecek bir şey olmadığını düşünüyorum, elbet bir çok problemle karşılaşabilir ekonomik sıkıntılar vs. tüm bunları göz ardı etmek pek mümkün değil, yaşamın amacı belki kimilerinizin çoğunlukla ortak paydada buluştuğu bir konu üzerine... Benliğim bundan önceki yaşam dilimlerimde kimi zaman farklı fikirler bulsa bile şu an şu soruyu kendime sormaktan öteye gidemiyorum; amaç nedir?
t*nrım bizi küllükleri dolduralım diye mi gönderdin?
kelimeler zihnimde belirip kaybolurken gözlerim bir noktaya sabitlenmişti. saatlerce izleyebileceğim kadar güzeldi duvar. tanıdık simalar akıp gidiyordu. kelimeler birbirine girmiş, anlamsızlığın timsaliydi. bir şeyler söyledi duvar o gün bana. hiçbir zaman güzelliğin kalıcı olamadığından bahsetti. benim de çatlaklarım var diye açtı içini,
Reklam
Geçmişi nasıl hatırlarız?
"Bugün vücudumdaki moleküllerin çoğu çocukken sahip olduklarımdan farklı olduğu halde, çocukluğumu hatırlayabilme yeteneğim beni hayrete düşürüyor. Beynimi oluşturan moleküller durmaksızın yeni üretilenlerle yer değiştiriyor. Bu moleküler hareketliliğe rağmen, 50 yıl önce yaşadığım yerlere dair anıları ayrıntısıyla dökümleyebiliyorum; bunlar şimdiye kadar hiç sayıp dökmediğim, ama kolaylıkla doğrulanabilecek anılar. Anılar beyin hücrelerinin içindeki -yerlerine sürekli yenileri gelen- moleküllerde gerçekleşen değişimler olarak depolanıyorsa, bir anı nasıl olur da 50 yıl boyunca değişmeden kalır? Benim tahminime göre, eski anıların substratları hücrelerin içinde değil, dışında, yani hücre dışı alanda yer alıyor. Bu alan boş değil, aksine hücreleri birbirine bağlayan ve şekillerini korumalarına yardımcı olan dayanıklı bir madde matrisi ile dolu. Tıpkı yara dokusu gibi, bu matris de zor çözünüyor ve yerine yenisi gelse dahi bu çok yavaş gerçekleşiyor. (Böylece cilt hücrelerinin yıllar boyu yenilenmesine rağmen vücudunuzdaki yaraların neden fazla değişmediği de anlaşılmış oluyor)."
NTV Yayınları - XLIV. Terrence Sejnowski - "Eğer haklıysam, o zaman -bizi eşsiz bireylere dönüştüren- tüm anılarımız, beynin dış iskeletinde muhafaza ediliyor demektir."
90 syf.
8/10 puan verdi
Her ay almaya çalıştığım bir dergi birde konu beyin olunca... Beynindeki özgür iradeyi nasıl şekillendirebiliyorsan, o kadar genetik ve ruh sağlığını iyi korursun. “Her şey kafada biter.” sözü buradan geliyor. Beyninizi kandırmayı öğrenin! Kafanda kurduğun her şey... Sınava girmeden önce karnında oluşan rahatsızlık hissi, stres ve kaygı problemi,
Popular Science Türkiye - Sayı 116 (Aralık 2021)
Popular Science Türkiye - Sayı 116 (Aralık 2021)Popular Science Türkiye Dergisi · Doğan Burda Dergi Yayıncılık · 202171 okunma
'Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun? Bütün hayatımca bu cam kırıklarını beyin zarımın üzerinde taşımak ve onları oynatmadan son derece hesaplı düşünmek zorundayım. Bir filmde görmüştüm doktor, senin gibi gene bir doktor olan ve sözüm meclisten dışarı, delice planlar kuran Frankeştyn adlı biri, büyük bir bilim adamını öldürerek beynini çalıyordu. Ona karşı koymak isteyen iyi niyetli bir genç adam da Frankeştayn'la mücadele ederken içinde beynin bulunduğu kavanoz kırılıyor ve cam kırıkları bu üstün beyne batıyordu. Biliyorsun filmlerde böyle iyi niyetli genç adamlar olmasa her şeyin sonu çok kötü biter. Üstelik bu işin sonu; iyi niyetli adama rağmen çok kötü bitti. Cam kırıkları beynin üzerinden hiçbir zaman tam manasıyla temizlenemedi. Çünkü beyin zarının zedelenmesinden korkuldu. Bence bu tehlike göze alınmalıydı; fakat o zaman bu başka bir hikaye olurdu ve biliyorsun ki doktor ben bütün hikayelerin başka türlü olmasını isterim aslında, İşte doktor yukarıda sözü geçen beyindir kafamın içindeki.'
Sayfa 335 - İletişimKitabı okudu
GÜL ŞİİR Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım içinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlığın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak
Reklam
1.000 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.