GELENEKTEN KAÇIŞ
Bir bayram öncesi gitmek zorunda değiliz hiç bir yere. İki dağın arasından geçiyoruz yol bizim özgürlük bir külot gibi hep içimizde giymezsek fermuara sıkışacak etimiz. Herhangi bir motorlu binek araç üstünde nasıl olduğu ne farkeder gerçi, gidiyoruz bir biçimde. Ellerimiz de bir bağ yok düşüncelerimiz bağlı ve özgürlük aramayacak kadar özgür
İşyerindeki yöneticilerimin dikkatine
Ontolojik fakirleşme, varlığı en alt derecesine indirgeyerek tanımlamak demek. Mesela Selimiye Camii'ne "bolca taş ve ahşaptan oluşan bir yapı" deseniz teknik olarak yanılmış olmazsınız. Diğer bütün yapılar gibi Selimiye de taş, ahşap ve benzeri malzemelerden oluşur. Ama Selimiye'nin manası, yani varlığa geliş ve kendini takdim
Reklam
Sanırım dünyada öğütlenebilecek tek şey ahmaklıktır. Çözümü olmadığı gibi, kalıcılığı da diğer parlak yanıdır. Dünyanın her yeri eş dost olabilecek kimselerle doludur; şekere ve tatlıya bayılırlar (bunların zihin açtığı görüşü ise, avuç avuç şeker yiyen ahmakları gören biri tarafından uydurulmuş olabilir). Birine, bir çocuğa "Ne akıllısın!" demek korkunç bir şey. Insanı ömrü billah sersem etmenin en etkin yolu... Böylece rahat ve siradan şeyler yapabilme şansı tümüyle elinden alınmış olur. Benden yaşça büyük bir ablam vardı. Evin akıllısı söylene söylene yaşamı zehir edilmişti. Bugüne dek ne bir mektup yazabildi ne dolu bir sınav kağıdı verebildi ne de orta zekâda bir kimsenin bile ister istemez gelebileceği bir yere geldi. Akıllıydı ne de olsa... Saçma sapan, hatta bırakın saçma sapanı; eli yüzü düzgün, normal bir mektup, onun gibi birine yakışmazdı. Sanatsal bir şeyler olmalıydı - yüreği titremeliydi, okuyanın. “Böyle şey görmedim,” demeliydi. Bu nedenle yazdığı her mektup posta kutusu yerine çöpe gitti.
Sayfa 28 - İletişim Yayınları, 14. Baskı 2023
Önce bu saçma hareketlerin ne kadar gülünç olduğunu düşündüm, dışa vurumlarının bayağılığı karşısında alaycı bir küçümseme hissettim, ama başka bir şey daha vardı, kendime bile kabul ettiremediğim bir şey; bu heyecana, bu ateşli tutkuya karşı bir çeşit sessiz imrenme, bu coşku gösterisindeki hayata karşı bir gıpta. Beni neyin bu kadar heyecanın doruğuna çıkaracağını düşündüm, bedenimin şevkle yanmasını, sesimin boğazımdan kendi isteğim dışında çıkmasını sağlayabilecek ne olabilirdi? Beni sahip olmaya teşvik edecek miktarda bir paranın, bu kadar heyecanlandıracak bir kadının olabileceğini hayal edemiyordum, bu duygusal hissizliğimde içimde böyle bir ateşi yakabilecek hiçbir şey yoktu! Aniden bana doğrultulmuş bir silahla karşı karşıya gelseydim, kalbim donmadan önceki saniyede, çevremdeki bu binlerce, onbinlerce insanın kalplerinin sadece bir avuç para için vahşice attığı gibi atmazdı.
Bir Avuç Saçma
Acı, ruha işledikçe zekâ filiz verir ve kök salar.
Şimdi size ilginç bir soru: Hedeflerinizi tamamen yok sayıp sisteminize odaklansanız yine de başarılı olur musunuz? Diyelim ki basketbol koçusunuz ve bir şampiyonluğu kazanma hedefini yok sayıp sadece takımınızın her gün antrenmanda yaptıklarına odaklansanız yine de sonuç alabilir misiniz? Bence alırsınız. Her türlü spor dalında hedef, müsabakayı en iyi skorla tamamlamaktır ama bütün oyunu sayı tahtasına bakarak geçirmek saçma olacaktır. Kazanmanın tek yolu her gün daha iyi olmak­tır. Super Bowl'u üç kez kazanmış bir koç olan Bill Walsh'un sözleriyle: "Skor kendi kendini halleder." Aynı şey hayatın diğer alanları için de geçerlidir. Daha iyi sonuçlar istiyorsanız hedef koymayı unutun. Onun yerine sisteminize odaklanın. Bununla neyi kastediyorum? Hedefler tamamen işe yaramaz mıdır? Elbette hayır. Hedefler bir yön belirlemek açısından iyi­dir ama ilerleme kaydetmede sistemler en iyisidir. Hedeflerinizi düşünmeye çok fazla zaman ayırıp sistemlerinizi tasarlamaya yeterince zaman ayırmadığınızda bir avuç problem doğar.
Sayfa 27 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
327 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.