Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk-ı Ekber hasret kendini gizleyiverdi buzdan vakitte felek gönlümü ağlatmadan aşk nedir bilmedi mavi'ye çalmadan karanlıklar gecenin mehtabında hakikat rüya ülkesinden gelmek nedir bilmedi bülbülün yangını meyden içmek içindir derlerdi de durgun ahvalim ney çalmadan od nedir bilmedi güz yaprakları düşse de devranı yazgıma yağmurlu gözlerim umudunu yitirmeyi bilmedi aşk cemresi karar bırakmasa da aklımda vakitler şeb-i aruza meyletmeyi bilmedi sükut düşler sarsa da sonsuzluğu çılgın aşık korku nedir bilmedi hayaller dumanlarıyla savruldu da felek ayrılığı kabul ettirmeyi bilmedi bin bir deyyus-u ekber istila etti de gönül tahtı başka sultan bilmedi…
BEN SANA MECBURUM Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Reklam
Maviyi soruyordun, Gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi Bir renk değildir mavi huydur bende Ve benim yetinmezliğimdir Ve herkesin yetinmezliğidir belki Denecektir ki bir süre Ve denecektir Bir akşam üstünü düşünmek, bir akşam üstünü düşünmekten Başka nedir ki...
Tren raylarının yanında bir elbise yığını vardı. Tişörte benzeyen açık mavi bir giysi, kirli beyaz başka bir şeyle birlikte tortop edilip atılmıştı. Muhtemelen kıyının yukarısındaki bol çalılıklı ormana kaçak dökülmüş çöplerden bir parçaydı. Çalışmak için yolun bu tarafına sık sık gelen mühendisler de bırakmış olabilirlerdi. Ya da nedeni başka bir şeydi. Annem hep hayal gücümün fazla çalıştığını söylerdi.
Bu Gemi Ne Zamandır Burada Bu gemi ne zamandır burada Çoktan boşaltmış yükünü Gece de ölmüş, rıhtım da bomboş Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa Arkada, güvertede Ah, neresinden baksam sessizlik gene. Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye İçerde üç beş kişi Yalnızlık üç beş kişi Bir kadeh rakı söylerim kendime Bir kadeh rakı daha söylerim kendime -Söyle be! Ne zamandır burda bu gemi -Denizin değil hüznün üstünde. Belki yarın gidecek Bir anı gelecek bir başka anının yerine. İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.
Vakit öğleni geçmişti. İnsanın yüzüne alev alev vuran yakıcı güneşin etkisi azalmıştı. Rüzgar yoktu lakin evin yanında akan derenin başındaki iğde ağacının yapraklarının hışırtısı ve kokusu insana huzur veriyordu. Bir müddet ağacın gölgesinde oturdu. Kokuyu içine çekti. Sonra yokuş yukarı yürümeye devam etti… Zeynep’in annesi ile birlikte
Reklam
Acı Bir Düş Gibi Çocuk 1 bir çocuk ya beş ya altı yaşında duruşu tomurcuk başında
Canım Kızım; Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım.. Yalnızlık,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.