Yazar bu eserde genel anlamda; biri mantığıyla, diğeri duygularıyla hareket eden iki kahramanı hareket noktası alarak insanın duygu ve mantığıyla dengeli bir varlık olması gerektiği tezini işlemiştir..
Eserde beş olay halkası vardır.
Üçüncü ve dördüncü olay halkaları hatıra defteri üzerinden ilerliyor. Zaten insanı içine alan kısımlarda bunlar.. Son olay halkası ise; akşam içindeki nefret duygusu ile girdiği odadan, sabah titreyerek en acı pişmanlıkla hakikate koşan Zehra..
Dağlandım.. İçimi pare pare eden kendimin dışında birinin pişmanlığını hissetmek.. Bu yönde özel yeteneğim var bence. En acı şekilde yaşıyorum onu. Sonra al başına bela. Az dert tasa pişmanlık varmış gibi bir de ona üzül dağlan! :)
Kitap bittiğinde yüreğim burkuldu..Ve insanı durup düşündürüyor. Peşin hüküm vermeden önce.
Bir kesin emin olduğumuzu bildiklerimiz var. Bir de gerçekler.. Kitap bundan ibaret.. Aslında hayattan ibaret. . Bir insan bu bedbaht duruma gelene kadar ne çekti? Başına neler geldi?
Kimse bununla ilgilenmez. Liman misali.. Sonuca bakılır ne yazık ki..
Eserde sadece bir aile bunalımını değil, İstanbul- taşra uçurumunu, kamudaki kanunsuzlukları ve yetersizlikleri, toplumdaki çarpıklıklar gibi pek çok konunun da işlendiğini görüyoruz.
Güzel, çok keyif veren bir okumaydı.
Şiddetle tavsiye ediyorum..
Vesselam..