236 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
A.H. ile topyekün bir karşılaşmaya hazır olmak gerekir. Dingin bir akışta okumaya başladığınız kitap, bir çocuğun kendisini nasıl yetiştirdiğini; ebeveynlerinin bencillikleri ve iğreti ilişkilerini gözler önüne serer bir akışta ilerlerken sinsice içinize dönemin koşullarını empoze ediyor. Genç kendini geçindiriyor, yetiştiriyor ve yetenekli bir tıp doktoru çıkıyor. Birinci dünya savaşının patlak vermesiyle cepheye gönderilen psikiyatri bilir, cerrah yeteneği bahşedilmiş bu gencin manipülasyon ustası onbaşı A.H. ile o ana kadar hazırlanmış olduğunuz sarih karşılaşması gerçekleşiyor. En başından beri acizliğini dil yeteneği ile gölgeleyen onbaşı bir fizyolojik yadsımanın timsali olarak isterik bir sanrı içerisinde, gör-mü-yor. Kendince kör. Tüm muayeneler buna işaret ediyor. Bir sanrıya tutkun A.H.’a acıyarak bakan gözlerimiz zamanla saf kötülüğün yükselişine görgü tanıklığı ediyor. Pasewalk Askeri Hastanesin’deki baş karakterimiz bizim bildiklerimizi bilseydi doktorluk güdüsüyle, acaba yine de O’nu tedavi eder miydi itkisiyle okuyoruz son bölümleri. Her zaman olduğu gibi kitapta da tarih tekerrür ediyor ve Adolf Hitler, sanrı gücünü bir büyücü ustalığıyla Alman halkının gözlerini kapatmakta kullanıyor, ve böylece kötülük yükseliyor. Öneri: Bu kitabı okuduktan sonra iki seriden oluşan “The Rise of Evil” filmini izlemenizi tavsiye ederim. Kitapta yaşatılan duyguların bire bir perdeye aktarılmış gerçekliğidir kendisi. Tüyleri ürpertiyor.
Ernst Weiss
Ernst Weiss
Görgü Tanığı
Görgü Tanığı
Görgü Tanığı
Görgü TanığıErnst Weiss · Dergah Yayınları · 202039 okunma
169 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Nâzım Hikmet ‘in 1962 yılında yazdığı “Yaşamak güzel şey be kardeşim”, adlı son eseri Fransa ve SSCB’de, belki içeriği ile daha uyumlu olduğundan, “Romantikler” adıyla yayınlanmıştı. Anlatılan, 1920’lerden 1950’lere dek geçen sürede, bir dolu baskıya, acıya, sefalete rağmen inandıkları düşünceler adına boyun eğmeden savaşan genç insanların
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim
Yaşamak Güzel Şey Be KardeşimNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20173,403 okunma
Reklam
20. yüzyılın ilk çeyreğinin canlı bir tanığı olan ve bütün tanıklıklarını kâğıda döken Eşref, ..... aynı zamanda eski bir Atatürk muhalifi olması bakımından da bu dönemin (1950 sonrası) siyaseten Demokrat Parti'ye angaje olan popüler tarihçileri açısından bulunmaz nimettir.
Sayfa 339Kitabı okudu
404 syf.
7/10 puan verdi
·
33 günde okudu
Zamanın Tozlu Sayfalarında Bir Arayış: Baltazar'ın Yolculuğu
Amin Maalouf
Amin Maalouf
'un "
Yüzüncü Ad
Yüzüncü Ad
" kitabı, bir tüccarın mistik bir yolculuğunu ve insanın kendi içsel dünyasındaki arayışını anlatan, zengin tarihi arka plana ve derin kültürel bağlamlara sahip bir eserdir. Maalouf'un karakteristik anlatımı, okuyucuyu kahramanın içsel ve dışsal yolculuklarına ortak ederken, Doğu ve Batı'nın kesişim
Yüzüncü Ad
Yüzüncü AdAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20186,9bin okunma
Yazar burada fazla subjektif, bunlara da katılmak mümkün değil.
Dönemin benzersiz bir ağıtı olarak karşılanan Çoban ile Bülbül İstanbul ve Anadolu'da elden ele dolaştı. Ankara'da yayımlanan Yunus Nadi Bey'in Yeni Gün gazetesi, Genç Yolcular dergisi ve birçok yerel yayın organı tarafından iktibas edildi. Günümüzde bile kimi şiir uzmanları Gökalp'i şairden saymazken onun kendine özgü, kolay anlaşılır ve zaman zaman belki biraz çocuksu dizeleri insanları derinden etkiliyor; verdiği mesajları benimsetiyor ve onu gönüllerin tahtına oturtuyordu. Millette umduğu mutluluğu görmeden ölürse mezar taşına vatan mahzun ben mahzun yazılmasını isteyen büyük yurtsever ve düşünür Namık Kemal ile Türk aydınlanmasının parlak ışığı Tevfik Fikret'ten daha talihliydi Ziya Gökalp. Atatürk'ü gördü ve tanıdı. Yaptıklarının ve Türkiye'nin kurtuluşunun tanığı oldu. Ondan etkilendi ve onu etkiledi. Evet, uzun yaşamadı ama hiç olmazsa: “Tesettür, ilkel arzulara ve çok eski toplumsal kurumlara kadar uzanan bir adettir, bu alışkanlığın bugün de (1920'lerin başlangıcı) sürüp gitmesi, TÜRK KADININA EN BÜYÜK HAKARETTİR... dediği kılığa bürünmüş Türk kızlarının Atatürk'ü sevmiyoruz, Humeyni'yi seviyoruz... İşgal altında kalsaydık daha mutlu olurduk!.. diye TV ekranlarını kirlettiklerini görmedi...” Hiç olmazsa, Cumhuriyet'te doğmuş, okumuş ama adam olamamış kimi dangıl dungul, ne idüğü malum nankör ve art niyetli politika esnafının, iktidarın yüksek katlarından kasıtlı bir cahillikle dış basının etkili sayfalarına seslenerek Cumhuriyeti kötülediklerine ve Atatürk Devrimlerinin millete travma yaşattığını söylediklerine tanıklık etmedi (Haziran 2008).
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
youtube.com/watch?v=D9JCwkx... "Kim bu adam yahu?", "İsmi nasıl okunuyor?", "kikligard, kikiard??**" Şu bayıla bayıla okuduğumuz Camus, Nobel'i almayan Sartre, çok okumadağımız Heidegger gibi varoluş felsefesi yazarlarının fikir babası Kierkegaard. Esasen ismi hiç anılmıyor. Mesela Rabelais desem çoğu kişi tanımaz, ama Montaigne desem hemen bir iki denemesi gelir aklınıza. İşte Rabelais Montaigne'nin fikir babası. Edebiyat tarihinde böyle olaylar çok sık yaşanır ve çok az tanığı vardır. Malesef ben de Kierkegaard'ı çok geç tanımış oldum. Henüz bir kitabını okumadım. Sadece yukarıda paylaştığım linkten ve aforizmalarından tanıyorum onu ama çok beğendim. Dindar bir adam dememiz olanaksız yani dine bakış açısı biraz farklı deriz belki. Tabi bir Luther değil ama yorumlayabildiği kadar dini yorumlamış, dönemin din anlayışının aslında ne kadar yanlış olduğunu insanlara göstermeye çalışmış. Aforizmalarını çok severek okudum. Umarım kendi kitapları da içerik olarak doyurucudur. İyi okumalar. Not: Yukarıdaki linkte Türkçe altyazı mevcut.
Kendinizi Sevmeyi Unutmayın
Kendinizi Sevmeyi UnutmayınSoren Kierkegaard · Aylak Adam Yayıncılık · 2016425 okunma
Reklam
90 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.