Rowling benim kalemini en sevdiğim yazarlardan biri. Sadece Harry Potter için de değil genel olarak yazım tarzını, karakter işleyişini, mizahını seviyorum.
Öncelikle bu serinin polisiye ile birlikte bir dram kitabı da olduğunu bilmelisiniz. Sürekli "Katil kim" sorusunu sorup başka bir şeyi umursamadan hızlıca sayfaları çevirten ,
Öncelikle kitabın isminin anlamını söyleyerek başlamak istiyorum "İsimsiz Hiç Kimse". En başında önlemimizi alıp nelerle karşılaşabileceğimizi anladıktan sonra kitaba geçebiliriz. Kitap, yarı deli ve beş parasız bir kemancının üvey kızının dram dolu yaşamını konu alıyor. Evet kitabın özeti bu kadardı. Bu kitap tam bir rus klasiği çünkü kitabı okumaya başladığınız an karamsarlık rüzgarı sizi bir çarpıyor ve kitabın devamında da üzüntü, keder, mutsuzluk ve umutsuzluk atmosferinde devam ediyorsunuz. Yer yer gelen küçük sevinç patlamaları ve karşılıklı, yoğun sevgi dolu satırlar, bu melankolik havayı arada bozsa da kaderin lanetlediği bu hayat, olaylar silsilesi ve yer yer karakterlerin psikolojik anlatımları sizi sıkabiliyor. Yeni yeni Rus klasiği ve Dostoyevski okumaya başlayanlar için tavsiye etmiyorum, biraz sıkabilir ama Rus klasiği olsun çamurdan olsun diyenler ve Dostoyevskiyi öz babası bellemişler için kitap çerezlik ve hoş bir kitaptı.
Kaçımız günlük tutmadık? Bu adeti devam ettiren Erva; varlıklı bir aileden gelen, makine mühendisliğinden mezun olduktan sonra asistan öğretmenlik yaparken bir yandan da bir marka için özel araba tasarımlarını çizmektedir. Babası albay, annesi aile şiketinde yöneticilik yapmaktadır. Anlayacağız sevgi dolu bir ailede büyümüş, hiçbir eksiği olmayan kendi parasını kazanma gayesinde bir genç kızdır.
Bu hikayede eksik olan ne var?
Doru Demir, başarı onun için her daim hayatında olsa da aile sıcaklığını sadece onu evlat edinen ebeveyinlerinde görmüştü. Gerçek sevgi nedir pek bilmeyen ve belki de çokta aramayan -bu konuda henüz emin değil- güçlü bir erkek karakteridir. Babasının mutluluğu adına bir ilişkiyi sürdürmek belki de ailesine olan minnet borcudur.
Peki ya bu ikiliyi birleştiren ne oldu?
Erva, en yakın arkadaşına Doru'ya kaptırınca yine günlüğüne tutunmakta bulur çareyi. Lakin bir gün her zamanki yerinde olmayan günlük bu ikilinin hayatlarındaki kesişim noktasına neden olacaktır. Dram dozu yüksek fakat sizi boğmayan bir dil ile kaleme alınmış güzel bir serinin ilk kitabı "Saklı" unutulmaz hikayesi ile sizi kendine bağlayacak. İkili arasındaki sinerji, karakterlerin geçirdikleri süreçlerdeki o duygular ve birbirine bağlanan olaylar kesinlikle okunmaya değer hissi yaratıyor. Okumalı mısın? Şüphen olmasın okur, okumazsan Doru ve Erva'nın imkansız aşkına şahitlik edemezsin.
#saklı #pınarsalman #pukkayayınları
Sonunda bu kitabın yorumunu yazmaya cesaret ediyorum. Uzun zamandır beni bu kadar saran, sarsan bir kitap okumamıştım..
Yazarla ilk tanışmamız ve ilk defa kalemini okuyacağım için nasıl bir dili olduğu konusunda biraz tedirgindim.
Kesinlikle beni hayal kırıklığına uğratmadı. Üzdü, ağlattı belki ama ben kendisinden pek bir memnun kaldım.
Hıçkıra
Huzurlu günleriniz olsun... Bugün sizlere; yazar @sarah_penner_author yazmış olduğu, @yabanciyayinlari bünyesinde çıkan "Kayıp Eczacı" yorumu ile geldim...
Annesinin amaçları ne kadar iyiyse kendisinin ki o kadar kötüydü... Çünkü adalet, durumu yaşamayan palavracı iki kararla değil kendi çabasıyla sağlanacağını düşünüyordu... Kendi
Kitap genel olarak güzeldi ama çok fazla dram içeriyordu ve belli bir süre sonra yeter artık bu kadar dram okumak istemiyorum diyorsunuz. Konusu ise fena değildi iyi ile kötünün, zalim ile zulme ugrayanin savaşını anlatıyordu...
Yanık BuğdaylarAhmed Günbay Yıldız · Timaş Yayınları · 20183,830 okunma
Ben bir aziz değilim, hele gündüz değilim
Attığı her adımda siyah bir iz bırakan
Bir yanında ürküten bir baldıran gövdesi
Bir yanında kederi özümleyen bir lâle
Merhamet sahrasının uyuyan gecesiyim
Bırak da, böyle bitsin bu günahkâr serüven
Bırak da kurtarayım bu emânet sarayı
Yeter, intiharınla oyduğun yüreğimi
Umutsuz şarkılarla avutulduğum
Aynı anda iki hayat yaşamak zor olsa gerek.Biri yaşamak zorunda olduğu ve alıştığı, diğeri de hiç bilmediği öğrenmeye çalıştığı bir o kadar da huzur bulduğu hayat.Saçlarının üzerindeki yıldızlardan ve parlamasından dolayı koyulmuş lakabı ona.İstanbulun bütün kaldırımlarında en izbe köşelerinde ayaklarının izleri vardır onun.Delikanlı gibi de