Davamı beni işe karıştırmadan görüyorlardı sanki. Her şey ben araya giremeden olup bitiyordu. Kaderim benim fikrim alınmadan yazılıyordu. Bazen içimden herkesin sözünü kesip, "Bir dakika, burada sanık kim? Sanık olmak önemli bir şey. Benim de söyleyeceklerim var!"demek geliyordu.
Benim kendi fikrim var ve yalanı, her gün ve her saat bir alet gibi kullandığım ve kullandıktan sonra hep temizlediğim ve temiz tuttuğum doğrudan ayırmayı bilirim.
Sayfa 27 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
382 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 günde okudu
Saat mühimdir°
Sade bir hikayenin içinde ayrı ayrı o kadar güzel anlatılar var ki hepsi ayrı bir tad bırakıyor insanda; bazen iş arayan bir gençten bahsederken bazı oluyor savas sonrası İstanbul'un görüntüsünü resmediyor bize sonra bi bakıyorsun halkın dilinde efsaneye dönüşen olayların nasıl oluştuğunun komik hikayesini gözler önüne seriyor. Ama benim en sevdiğim şey kahramanımızın etrafındaki kişileri gözünde mübalağa ile büyütmesi oldu. Ayrıca, o hep özlem duyduğumuz Türkçeyle yazılmış olmasıda ayrı bir tat katmış. Sesli olarak dinledigim ilk kitaptı ve öyle "abi kitabın kokusunu duyacaksın yaa" gibi bir fikrim yok ama nedense beni pek tatmin etmedi. Normalde bu kadar akıcı bir romanı okusam yarı sürede bitirirdim diye düşünüyorum.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342,2bin okunma
“Her şeyin nasıl olacağına dair kesin bir fikrim var ama kelimelere dökemiyorum.”
Çünkü ben, bir insan içten nedir bilen, kendinin ne olduğunu ve emek hakkındaki lafın değil de, emeğin dünyayı yönettiğini bilen, çalışan bir insanım. Benim kendi fikrim var ve yalanı, her gün ve her saat bir alet gibi kullandığım ve kullandıktan sonra hep temizlediğim ve temiz tuttuğum doğrudan ayırmayı bilirim.
392 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Yazarın okuduğum dördüncü kitabı oldu bu. Yoruma geçmeden önce kitapla ilgili bir bilgi vermek istiyorum. Kitap 387. sayfadan başlıyor ve son sayfası yedinci sayfa oluyor. Sırf bu bile alışıldık bir kitap olmadığı mesajını vermeye çalışıyor diyebilirim. Kitabın girişin bölümünde bir kısım var. "Size vereceğim tavsiye budur: Okumaya devam etmeyin. Bu hikayenin elinize nasıl geçtiği hakkında hiçbir fikrim yok. Tek bildiğim bu hikayenin sizin için yazılmadığı. Böylesi korkunç olayların anlatıldığı bir hikayenin kimsenin eline geçmesine izin verilmemeli. Bu benim yazgım, benim yaşamım." Yani yazar daha ilk sayfadan diyor ki bu kitap çok etkileyici ona göre. İlk sayfadan başlayan gerilim sizi içine alıyor. Arka kapakta bahsedilen kadının ortaya çıkması ise bence biraz uzun sürdü, o sırada başka bir hikaye var gibiydi. Açıkçası arka kapaktaki gibi bir durumda ben o kadına inanır mıydım bilmiyorum, büyük ihtimalle inanmazdım. Ama baş kahramanımız inanıyor ve onunla birlikte ben de inanmaya başladım diyebilirim. Açıkçası kitabı çok beğenmekle beraber diğer Fitzek romanlarındaki tadı tam alamadım. Güzel olmaya güzeldi ama bana bir şeyler yanlış ya da eksik geldi bir süre ve tam anlamıyla dört dörtlük diyemiyorum bu yüzden. Fakat kitabın sonunda inanılmaz bir şaşkınlıkla tüylerimin diken diken olduğunu söyleyebilirim. Bu sonu asla beklemiyordum, son sayfaları ağzım açık okudum. Yani aslında çok güzel ama ne olduğunu belirleyemediğim ufak bir eksiği olan bir kitaptı.
Göz Koleksiyoncusu
Göz KoleksiyoncusuSebastian Fitzek · Pegasus Yayıncılık · 2018565 okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.