Öncelikle bu kitabı bir proje ödevi olarak okudum. Ama beni gerçekten etkileyen bir kitaptı. Aslında başta biraz önyargılı bir yaklaşımda bulundum. Kitabı okudukça biraz da olsa ilgimi çekti. Ancak şunu söylemek istiyorum ki eğer macera kitaplarını, akıcı olan kitapları seviyorsanız pek tavsiye etmem. Sebebiyse kitap ne kadar güzel de olsa okurken biraz sıkıcı ve yavaştı. Doğrusu beni ortalarından sonra pek sarmadı yine de yarım bırakmamak için okudum. İyi ki de okumuşum. Konusuna geçecek olursak kitap bir gün aniden Rüya'nın Galip'e 19 kelimelik bir terk mektubu yazıp "annemleri sen idare edersin" notunu bırakmasıyla başlıyor. Galip ne yapacağını bilemeyip aklına gelen her yere bakıyor. Rüya'nın ilk eşine, üvey abisi Celal'e ve birçok yere gidiyor. Ama burada tuhaf olan şey Rüya kaybolduğunda üvey abisi Celal'in de kaybolması. Galip ikisinin birlikte kaçtığını, saklandığını düşünüyor ve artık Celal ile ilgili her şeyi inceliyor. Bu arada Celal bir köşe yazarı ve Galip ile Rüya onun en büyük hayranlarından. Galip bir süre sonra Celal'in ev anahtarını bulup evine gidiyor ve Celal gibi yaşamaya başlıyor. Celal gibi saatlerce masa başında yazı yazıp, eski yazılarını düzenleyip, mektuplara bakıyor, eski fotoğrafları inceliyor ve daha birçok şey yapıyor. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum çünkü okumak isteyenler olabilir. Kitabımız Galip'in arayışıyla geçiyor ve söylediğim gibi çok fazla akıcı, sürükleyici bir anlatımı yok bolca betimlemelere yer verilmiş bir kitap. Eğer bu tür kitapları seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar!