Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum
Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum
Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş,yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum
Bir Karanlık geliyor yokluğunun ardından
Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum
Vazgeç bu yalan dünyanın tükenmiş sevgilerinden
Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum
Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki
Dünyadan bezginliğim dünyalar kadar eski
Öylesine çözülmüş, öyle dağılmışım ki
Bu ne bitmez ayrılık, bu ne Özlem diyorum
Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş yorgun gözlerimde nem
Aşarak engelleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum
Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum
Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum
“Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir. Bir gün susuşlarımı toplayıp gelsem kapına, ne çok seni konuştuğumu anlardın. “
Hz. Adem bile cennetsizliği ile hatırladı Havva’sını. İçindeki sancıyı duymak istiyorsan ırmaklarda durulanmalısın.