Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Okumaya Değer
Bilal 25 yaşında yakışıklı bir gençti. Adını dedesi koymuştu, Bilal-i Habeşi gibi olsun diye. Evet sesi Hz. Bilal gibi güzeldi, fakat sesini helal olmayan yerlerde kullanıyordu Bilal. Konservatuvar öğrencisiydi.. Tek hayali büyük bir şarkıcı, popstar olmaktı. Öyle güzel sesi vardı ki, şarkı söylemeye başlayınca bütün üniversite başına toplanır
Nehir çoktan buz tutmuştu, ama hAla kar yağmıyordu. Köylüler yol­ suzluk yüzünden harap oluyorlardı. Bir bayram günü ikindi vakti komşular biraz oturup çene çalmak için Osip'e gelmişlerdi. Karanlıkta konuşuyorlardı
Reklam
Buyurun İkindi Namazına
Vakit ikindi. Gün ihtiyarladı. Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne. Hüzün renkli bulutlar sardı göğü. Güneşin saltanatı bitmek üzere. Zevale akıyor ışıklar. Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun. Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor. Öbür kıyısındasın artık nehrin. Güz yaprakları gibi. Hem dalındasın hayatın hem de düşmeye hazırsın. Rüzgârı bekliyor gibisin. İnceldiğin yerden kopmaya hazırsın. Hoyrat bir rüzgâr artık zaman. Şimdi ikindi vakti. Secdeye koy alnını. Zamanın Sahibini selâmla. O'na konuş, O'nunla konuş; dualarını fısılda. Sonsuzluğa tutun hece, hece. Şimdi ikindi namazı vakti.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Bana göre değil acı ve ölüm. Gurbet kokan bir hayatım var benim... 93 harbinden kalma sokaklarında İkindi sonrası açan lâleler, Eritir dağların kirli karını. Susuz bir denizde hırçın dalgalar Deler karanlığın kulak zarını...
Hayatı hiç bu kadar vakitsiz sevmemiştim Sen ki intihar yalazında kavrulan gençliğimdin İkindi saatlerinin anlamsızlık tutkusu Sen ki göğün herhangi bir yerine astığım yalnızlık uydusu
Gelincikler...
Gerçekte bir sevinç, bir mutluluk yok değildir Yüreklerimizde, sevgiler umutlar yok değildir Öyleyse neden çabuk küseriz birbirimize çabuk öfkeleniriz?
Reklam
“ Ölmek için, güneşin henüz ortalıktan çekilmediği, günün aydınlık ve berrak olduğu, hafif rüzgârlı bir ikindi vakti seçebilir misin? Böyle bir günün üzerine iliştirecek mutmain bir kalple veda mektubu yazabilir misin, yarım kalmış heveslerine aldırmadan? İnsanı anlatmak değil, susmak yorar. İnsanın yaşamak değil, gizlemek yorar. İnsanı yol değil, kalmak yorar.”
Sayfa 116Kitabı okudu
199 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
“Bir ikindi kahvaltısı yapacaklardı. Güneş gelmedi.” Toplam dört bölümden oluşan romanın her bölümünün ilk cümlesi bu. Güneş’e gelene kadar onlarca karakterin hayatından bir parça alıyoruz. Yorumlarda iki temel şey okudum. İlki, çok karakter olduğu ve hatırlamanın zorladığı. Evet çok karakter var. Yani birini anlatırken yanındaki adama geçiliyor, ordan iş yaptığı adama ondan da kızına bilmem nesine geçiliyor. Bilinç akışından daha farklı bir şey. Ama tek oturuşta bitirirseniz ya da arayı açmazsanız sorun olmuyor. İkincisi, kitabın bir roman değil hikaye olduğu ile ilgili. Yazar roman diye nitelendirdikten sonra bize laf düşmez tabi. Ben şöyle düşündüm. Onlarca karakteri ve hayatlarından bir bölümü okuyoruz. Her biri ayrı bir hikaye. Fakat bir yerde karakterlerin birbiri ile bağlantısını da okuyoruz. Hikaye tadında ama her bir kişiyi ve diğerleriyle bağlantılarını okurken çok eğlendim. Kitapta Gölcük depremi, Ankara sokakları gibi bir kaç durum kesişim noktası olarak kullanılmış. Olayların bazıları bu ortak küme olaylarla ustalıkla bağlanmış. Bir kişiden diğerine, bir mekandan başka bir yere atlayarak yazılmış ama bir şekilde döngünün tamamlandığı bir bütün olan bu kitabı ben sevdim. Mahir Ünsal dilini de hikayelerinden bilir, tanır ve severim.
Dünya Bu Kadar
Dünya Bu KadarMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20221,065 okunma
Kan
Önce öksürüverdim Öksürüverdim hafiften, Derken ağzımdan kan geldi Bir ikindi üstü durup dururken Meseleyi o saat anladım Anladım ama, iş işten geçmişola Şöyle bir etrafıma baktım, Baktım ki yaşamak güzeldi hâlâ Mesela gökyüzü Maviydi alabildiğine İnsanlar dalıp gitmişti Kendi âlemine
Sayfa 47 - Genç yaşta veremden kaybettiğimiz umut dolu şairimiz.
Doğu Türkistanda Bir Âlim; Abdülhakim Mahdum
' Onun gün içindeki eğitim programı şu şekildeydi: Gece 3 den sabah namazına kadar bir gruba ders verir, sabah namazından sonra halka vaaz ederdi. Diğer grubun dersi ise 10'dan öğle namazına kadar devam ederdi. İkindi ile Akşam arası 3. gruba, akşam namazından saat 22' ye kadar da dördüncü gruba ders verirdi. Her grupta yaklaşık 150 öğrenci olurdu. '
Allah diyen yorulur mu ? sözünün biz edebiyatını yaparken, özünü yaşayanlardan Allah razı olsun. Bize de bunca boş vakit hem ibret hem ders olsun. ( Bu kişi 20 yıl Çin zindanlarında işkence görüp özgür kalınca bu tempoyla yaşamaya devam eder.Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.