Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
GÜZELLİK ÜSTÜNE Balık suda güzel, kuş gökte güzel Uyku yerde güzel, düş gökte güzel. Yerli yerindeyi sever gözümüz Ayak yerde güzel, baş gökte güzel. Yine şiirle başladım. Güzellik başlı başına şiir değil mi ki? Şiiri esasında güzellikler doğurmuş, güzeli sevenler yaşa- tıyorlar. Şehirlerdeki çiçekçi dükkânlarını dolduran rengarenk çiçekleri gördükçe içim burkulur. Hepsinde Yaratan'ın kudret damgasının güzelliğini görürüm. Görürüm amma, bir de çiçeklerde bir gariplik, bir yalnızlık sezerim. Ha gurbetteki çaresiz insan ha kafesteki zavallı kuş, ha akvaryumdaki yavru balık ha da hapishanedeki masum gelin. Ne fark var bunlar arasında? Hangisi ait olduğu yerde bulunuyor? Hiçbirisinde renk, şekil, biçim çirkinliği yoktur. Bu güzel varlıkların çirkin yerlerde tutulması çirkindir. Belkide bunlar "küçük meseleler" diyeceksiniz. Büyük meseleleriniz nereden başlar acaba? İnsanı en büyük varlık yapan hususiyetler boyunun uzunluğu mu, bedeninin ağırlığı mı? İnsan olmak küçük mesele değildir. Bizim dağlarda kaya menekşesi dediğimiz bir menekşe türü var. Susuz, topraksız sarp kayaların yarıklarında bi- ter. İnsan boyunun ulaşamadığı yerlerde... Burçak burçak kokar. Güneş gören yerlerde açık mavi, güneş görmeyen yerlerde açık eflatun renginde... Tohumu toprağa dökülür bitmez. Engin kayalara dökülür bitmez. Kökünü saksıya alırsınız yetişmez. İnsanlara kafa tutan bu menekşeyi çok severim. Ne var ki diğerleri onun gibi olamıyorlar. Güzelliğine sahip olamamak ne acıdır. 09.09.1985
Sayfa 35 - 36Kitabı okudu
Reklam
“kötülük, düşünceden olduğu kadar kalpten de doğar..”
"Ağaçlara bakıyor, o geliyor gözlerinin önüne; kuşlara bakıyor; o geliyor. Çiçeklere bakıyor, hele menekşelere! Kalbi burkuluyor en ince yerinden. Yağmur yağınca, gözlerinin bulutlardan süzüldüğünü hissediyor. Bir menekşe beliriyor ufkun en bulanık noktasında. Birgün beyaz ve masum, birgün siyah ve mahzun, birgün yeşil ve sarı ve mavi ve kırmızı. Bir menekşe sokuluyor içine. "Merhaba!" diyor boynu büküklüğüne. Gözleri sızıyor yanaklarından. Bu şehir onunla güzel, bu şehir onsuz zindan!.."
Sayfa 58 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına
ve bu, benim yalnız bir kadın soğuk bir mevsimin başlangıcında yeryüzünün kirlenmişliğini ve gökyüzünün yalın, kederli umutsuzluğunu ve bu beton ellerin güçsüzlüğünü anlamanın eşiğinde zaman geçti ve saat dört kez vurdu dört kez bugün aralığın yirmi biri mevsimlerin sırrını biliyorum ben ve anlıyorum anların dilini
Sayfa 103 - Can yayınları 1.basim 2008Kitabı okudu
Geceye bir şiir bırakmak istedim. Bölmek istemediğim bir şiir..
ve bu benim yani bir yalnız kadın ve soğuk bir mevsimin eşiğinde belirsizliğini anlamanın başlangıcında, tüm yeryüzü varlığının yalın ve kederli umutsuzluğunu, gökyüzünün güçsüzlüğünü, bu betona kesmiş ellerin akıp gitti zaman gitti zaman ve saat tam dört kez çaldı dört kez çaldı aralık ayının yirmisi bugün ve artık mevsimlerin gizini
şiir adı=soğuk mevsimin başlangıcına inanalımKitabı okudu
Reklam
Bir Masum Menekşe
" Git güzel gül... Söyle ona,kendi zamanını da , benimkini de harcıyor, Ki artık biliyor Onu sana benzettiğimde , Ne tatlı ve güzel göründüğünü.."
Sayfa 427 - Edmund Muller , Git Güzel GülKitabı okudu
Bir Masum Menekşe
" Kötülük düşünceden olduğu kadar kalpten de doğar."
Sayfa 13 - Thomas Hood, The Lady's DreamsKitabı okudu
Bir Masum Menekşe
" Müziğin meleklerin konuşması olduğu söylenir."
Sayfa 5 - Thomas CarlyleKitabı okudu
Bir Masum Menekşe
" BENİMLE KAL,,.BÜTÜN GECE, diye fısıldadı stephen genç kadının kulağına. " UYANDIĞIMDA SENİ YANIMDA BULMAK İSTİYORUM. "
Sayfa 4 - Stephen ve MadrigalKitabı okudu
Reklam
Bir masum menekşe
"Saklı bir tutkunun ardındaki kıvılcımlar aşkı tutuşturacak, maskelerin ardına saklansan bile ."
Sayfa 1 - Stephen ve MadrigalKitabı okudu
Bir masum menekşe
"Bana yine gelecek misin?" "Sözler verecek özgürlüğe sahip değilim ."
Sayfa 287 - Stephen ve MadrigalKitabı okudu
Şehirdeki çiçekçi dükkanlarını dolduran rengarenk çiçekleri gördükçe içim burkulur. Hepsinde Yaratanın kudret damgasının güzelliğini görürüm. Görürüm amma, bir de çiçeklerde bir gariplik, bir yalnızlık sezerim. Ha gurbetteki çaresiz insan, ha kafesteki zavallı kuş, ha akvaryumdaki yavru balık, ha da hapishanedeki masum gelin. Ne fark var bunlar arasında? Hangisi ait olduğu yerde bulunuyor? Hiç birisinde renk, şekil biçim çirkinliği yoktur. Bu güzel varlıkların çirkin yerlerde tutulması çirkindir. Belki de bunlar "küçük meseleler" diyeceksiniz. Büyük meseleleriniz nerden başlar acaba? İnsanı en büyük varlık yapan hususiyetler boyunun uzunluğu mu, bedeninin ağırlığı mı? İnsanolmak küçük mesele değildir. Bizim dağlarda kaya menekşesi dediğimiz bir menekşe türü var. Susuz, topraksız sarp kayaların yarıklarında biter. İnsan boyunun ulaşamadığı yerlerde. Burçak burçak kokar. Güneş gören yerlerde açık mavi, güneş görmeyen yerlerde açık eflatun renginde. Tohumu toprağa dökülür bitmez. Engin kayalara dökülür bitmez. Kökünü saksıya alırsınız yetişmez. İnsanlara kafa tutan bu menekşeyi çokseverim. Ne var ki diğerleri onun gibi olamıyorlar. Güzelliğine sahip olmamak ne acıdır.
OCAK YAYINLARIKitabı okudu
Menekşe yiyicisi
O tazeliğe, o güzelliğe, o zarafete o mis kokuya dönüşmek isterdi. En inançlı kişi kendi Tanrı'sını yiyendir. Menekşe demetlerini kentli vazolarda kurutan ve solduranlar kutsal şeylere saygısızlıktan bahsetmesinler. Sevdiğinle bir bütün olma arzusu tamamen aşka dairdir. Rubina, pagan ve masum doğa tutkusunun içinde kendi varlığını ilkbaharınkiyle birleştirmek isterdi;salt gözlerini ve ruhunu değil ; bedeninide. Menekşelerle beslendiğinde o muhteşemliklerden en azından bir parçasının, Tanrı'nın yüceliğinin makul bir porsiyonunun kanında dolaştığını hissederdi. Meyveler güzeldir, hatta zaman zaman çiçeklerden bile daha güzeldir fakat yine de onlarda nesnel ve tensel bir şeyler, çürümeyi anımsatan şişkin bir ağırlık vardır. Çiçek daha sağlıklı ve daha temizdir;sıradan insanların hayal gücüne daha umarsız görünür. Görünüşte hiçbir işe yaramaz ve onu değerli, mutluluğa, masumiyete, kutsallığa adamaya uygun kılan da budur.
Bir menekşe beliriyor ufkun en bulanık noktasında; bir gün beyaz ve masum, bir gün siyah ve mahzun, bir gün yeşil ve sarı ve mavi ve kırmızı. Bir menekşe sokuluyor içine, "Merhaba!" diyor boynu büküklüğüyle. Gözleri sızıyor yanaklarından.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.