Eski Sarayın bahçesinde ağır başlı, mahzun, biraz da münzevî bir cazibe vardır. Burası, görmüş geçirmiş kimselerin, aranıp sorulmayan ızdırabiyle daima hüzünlüdür. Fakat güzel bir yüz için hüzün de bir nevi cazibe menbaı, diğer bir kıymet değil midir? Ağlayan bir gözün, gülen bir yüzden daha teshir edici bir nüfuzu olduğu inkâr olunur mu?