Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
520 syf.
·
Puan vermedi
Rahat okunan bir kitaptı, bu tür kitaplarda bol bol karşılaştığımız basit, sığ diyaloglardan uzak, heyecanlı bir eserdi; ama yine de bazı yerleri atlayarak okuduğumu söylemek istiyorum. Gerçek edebiyat eserleriyle karşılaştırıldığında basit kalıyor bu tür eserler, ister istemez bir sıkıntı oluşturuyor bu da. Okurken film izler gibi bir hava oluşuyor, sürekli akış söz konusu ve hayalinizde canlandırmanız kolay oluyor. John Katzenbach'ın Psikoanalist adlı kitabı bu noktada gerçekten bir istisnaydı. Anlatımı daha ağır, derinlikli ve diyalogdan çok atmosfere önem veren bir eserdi o. Yine de sıkılmadan okunacak bir kitap Panzehir. İyi okumalar.
Panzehir
PanzehirDaniel Palmer · Koridor Yayıncılık · 2015469 okunma
384 syf.
7/10 puan verdi
Elizabeth Hoyt'un bundan önceki 2 serisini gecen hafta arka arkaya okuyup bitirip büyük bir boşluğa düşünce en sonunda bu seriye de başladım. Evet kitap tam anlamiyla beni Hoyt yazdi. Ben onun zihninden kaleminden dökülen satirlarim diyordu. Lazarus' a gizliden gizliye gönül meyletmeyen okur yoktur diye düşünüyorum. Bana göre bu kitap bir geçiş
Şeytani Arzular
Şeytani ArzularElizabeth Hoyt · Pegasus Yayınları · 2014267 okunma
Reklam
"Tık… Kapandı telefon. Bu da aynı diye geçirdim içimden. Bir gün dediklerimi değil, demek istediklerimi anlayacak bir erkek çıkmayacak mı karşıma! Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu? İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünde sözler mi etmeliyim? İşim çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri… Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz ? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır! ''
252 syf.
7/10 puan verdi
Tarihi bir romanda denilebilir. Üç kısımdan oluşan roman başkarakter Selma Hanım üzerinde Ankara’da yaşananlar anlatılmıştır. Kitabın başında yazarın bir notu var, bu not başka bir söz söylemeyi gerektirmiyor bence. Ben sadece Yazarın 1923 yılında Mardin ve 1960 yılında Manisa milletvekili olarak mecliste bulunduğunu söylemek istiyorum. Üstelik 5 farklı ülkede elçilik görevlerinde bulunduğunu da belirteyim ki aşağıdaki not daha anlam kazansın. “Otuz yıl öne yazdığım bu romanı, üçüncü baskıya vermek üzere, gözden geçirirken bir düş görüyor gibi oldum ve bana öyle geldi ki, burada hikâye ettiğim devri bir uyurgezer hali içinde geçip gitmişim. Fakat, bu halim çok sürmüyor; uyanıyorum ve kendimi toparlayarak etrafıma bakıyorum, o devirden bu yana ne kalmış diye. Kitabın birinci bölümünde belirtmeye çalıştığım Milli Mücadele ruhundan hemen hiçbir iz bulamıyorum. Ya son bölümde hayalini kurduğum Türkiye’nin gerçekleşmesine doğru bir gelişme olmuş mudur? Ben, o zamanlar, bir gün gelip öleceğini aklımdan bile geçirmediğim Atatürk’ün öncülüğü ve rehberliğiyle bu ideal Türkiye’ye yirmi yıl içinde varacağımızı umuyordum. Şimdi, o yirmi yıl üstünden bir yirmi yıl daha geçmiş bulunuyor. Fakat, biz sosyal, kültürel ve ekonomik devrin şartları bakımından, hala romanımın ikinci bölümünde verdiğim ve karikatürünü yaptığım Ankara içinde tepinip durmaktayız.”
Ankara
AnkaraYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20183,518 okunma
Ben top oynarken kara lastikten yapılma ayakkabı giymiş bir adamım. Ayağıma kara lastik ayakkabıyı giyebilmem için babam el arabasıyla pazarda kaç kilo domates satardı bilmiyorum, hiçbir zamanda bilemedim. Yağmurlu havalarda oluşan çamurda kayardı kara lastikten yapılma ayakkabı, birde ayağımın kenarını daima yara yapardı, kokusu ve esnekliği
BİR ÖLÜ VE BİR KİTAP Öleli BİR YIL OLUYOR. Belki adını çoğunuz duymamıştır. Yaşasaydı, adını duymayanız kalmazdı belki. Öyle ölüler vardır ki, ben onların öldüklerini düşündükçe, vakit olur, yaşadığımdan utanırım. Onlar kadar değerli, onlar kadar büyük, onlar kadar iyi olmadığıma bakmaksızın yaşamaklığım kötü bir iş gibi gelir bana. Sonra, yine onlar kadar iyi, değerli ve büyük olmak için yaşamak, isterim yalnız. Yazıcı Kemal Ahmet benim bu ölülerimden biridir. Dişlerine yapışmış dudaklarından ciğerlerini parça parça, kuru yapraklar gibi dökerek öleli bir yıl oluyor. Bence büyük bir ölünün yıldönümündeyiz. Biliyorum, ne toprağına çiçek konacak, ne gazeteler fotoğraflarını basacaklar. Kim bilir, böyle yapılsaydı, onun anımı büyüklüğünden bir parçasını kaybederdi belki. Belki, bugün, burda, benim ondan söz açmam bile saygısızlıktır. Ancak, n’eyleyim, önümde onun “Gülen Nar ile Ağlayan Ayva” adlı kitabı duruyor. Bunu iki üç gün önce, sağ olsun, Ahmet Cevat adında bir delikanlı bastırmış, bana da göndermiş. Ben bu kitabı okumayan kalmasın istiyorum ve işte bunun içindir ki, seslerle dolu bir bulut ağırlığıyla susacak yerde bir sürü boş, kuru lakırdı ediyorum. Kemal Ahmet sağ olsaydı beni anlar ve bu yaptığımı gülünç bulmazdı gibi geliyor bana… [Nazım Hikmet(Orhan Selim takma adıyla) / Akşam, 5.4.1935]
Reklam
Ölmeme çok az kaldı. Günahlarımı yok edemezsiniz, ama bana bir şeyler öğretebilirsiniz. Yeterince resim ve özlü söz paylaştınız bana kalırsa. Yalvarıyorum size bana bir şeyler öğretin. Az kaldı öldüm öleceğim, bir şeyler öğrenerek yükümü hafifletmek istiyorum. Sadece resim ve özlü sözler yetmiyor bana. Bir şeyler öğretin bana. Yalvarıyorum size. Sabah kahvaltıda neler yediğinizi yazın, sizi aldatan arkadaşınızı, sevgilinizi anlatın, otobüste, metroda gördüğünüz yanlışı, beğendiğiniz bir filmi anlatın. Hayallerinizi, kaygılarınızı, sahtekârlık hakkında bildiklerinizi anlatın. Bir kişi için can olabilmeyi, can yoldaşı olabilmeyi anlatın. Okuduğunuz kitabı, bir yazarı, bir şairi, saf bir aşkı anlatın. Sevmeyi, sevilmeyi anlatın. Lütfen yeter özlü söz paylaşmayın, kusacağım artık. Ölüyorum ben, ölmeden bir şeyler öğretin bana
Sevgili dostlar; bir konuda destek istiyorum. Bu platformun mükerrer alıntı diye şikayet üzerine alıntı silme durumu var. Bir kitabın alıntılarının tekrarını önlemesi açısından mantıklı gözükmektedir. Lakin her kullanıcının yıllar içinde kitapları ile olan ilişkisini gözden geçirmesine, o kitapta yıllar önce yaptığı alıntıları okumasına bir engel teşkil etmektedir. Alıntı eklemek bir kitabın satırlarını kalemle çizmektir. 3 yıl sonra ben kitaplığımda bir kitabı incelerken nerelerin alıntısını yaptım diye bakacağım. En doğal hakkımda. Lakin bu platformda bir kitap sever olarak çözemediğim ve bana tüm okurları potansiyel hırsız önyargısı ile yaklaşma söz konusu. Sizle paylaştığım bu düşüncem itirazlarım arasında beklerken, eklenmesi için isteklere 30 yakın kitap adı göndermişken, şikayet edilen alıntı hızla silinebilmektedir. Bence silmeden önce ivedi bir şekilde okumayan ülkemdeki insanlara daha geniş kitap veri tabanı ile ulaşmaktır. Sizlerden destek ve yöneticilerden alıntıların bu gözle değerlendirilmesini rica ediyorum. Benim kullanıcı olarak arzu ettiğim, platformun arzu ettikleri kadar değerli görülmelidir. Bu manada aklıma gelen ilk şey bir alıntı birden fazla tekrara giriyorsa, o alıntı ile diğer kişide bir şekilde ilintilemelidir ki yukarıda sözünü ettiğim arzu arzu olmaktan çıkıp hayat bulsun.
"Özellikle de güneş, zer. Tanrı 'nın güneşi. Tanrı 'nın en güzel çiçeği. Isıtan ve tohumları yeserten güneş. " Okulda okuduğumuz ve tohumları yeserten güneşten söz eden bir şiiri animsadim. Şu adam müthişti. "Her şeyi olgunlastiran güneş. Mısıra rengini veren ve nehrin sularını saydam kılan güneş. Güzel değil mi zeze? " "Güz. Güneşsiz günleri sevmiyorum. Gelmesiyle gitmesi bir oldu mu seviyorum yağmuru. Uzun sürdü mü, her yanım kuflenmis gibi geliyor. " "Tanrının güneşi bu denli Güzelse, sen bir de otekini düşün. " Nutkum tutulmustu : "Hangi öteki güneşi, adam?çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek. " "Daha büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yuregimizde doğan güneşten. Umutlarimizin gunesinden. Duslerimizi de uyandırmak için gogsumuzde uyandirdigimiz güneşten. "
Ben top oynarken kara lastikten yapılma ayakkabı giymiş bir adamım. Ayağıma kara lastik ayakkabıyı giyebilmem için babam el arabasıyla pazarda kaç kilo domates satardı bilmiyorum, hiçbir zamanda bilemedim. Yağmurlu havalarda oluşan çamurda kara lastikten yapılma ayakkabı kaymakla kalmaz birde ayağımın kenarını yara yapardı, kokusu ve esnekliği
Reklam
261 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bitti... kitapla ilgili yorumumdan once bir kac alinti paylasmak istiyorum... "'Ben sizlere yiyecek verdim' dedi Jack. 'Benim avcilarim sizi canavardan koruyacak. Kim giriyor benim kabileme?" "'Ben şefim' dedi Ralph; çünkü beni sizler seçtiniz. Atesi söndürmeyecektik. Şimdiyse, yiyecek pesinden kosuyorsunuz..." "Hangisi daha iyi? Kurallar yapip anlasmak mi, yoksa ava çikip öldürmek mi?" Bir grup 7 ve 16 yas arasi çocugun bulundugu ucak bir adaya düsüyor ve cogu sag kaliyorlar. Bir araya gelip ne yapacaklarina karar vermek icin aralarinda Ralph i sef olarak seciyorlar. Ralph in ve diger cocuklarin tek amaci adadan en kisa zamanda kurtulmak, bunun icinde isaret vermek icin ates yakip duman yapmalari gerekmektedir. Jack ise kilise korosu baskanidir ve kendisinin avci oldugunu ve öncelikle karinlarini doyurmalari gerektigini ve avlanmalarini söyler. Kitap kesinlikle cocuk romani degildir. Aslinda bir hikayeden bütün dünyayi ilgilendiren evrensel konularada deginmistir perde arkasinda. Ceviriyi yapan yazarimiz Mina Urgan kitabin sonunda son söz olarak aciklamis zaten... lafin kisasi okunmasi gereken bir modern klasik diyorum ve herkese tavsiye ediyorum.
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,4bin okunma
636 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Benim ölümcül oyuncaklar klasiğimi zaten biliyorsunuz. Bu sefer de farklı bir süreçten geçmedim. Düşmüş Melekler Şehri bitti. Koş yukarı diğer kitabı al. Düşmüş Melekler Şehri'ndeki yorumumdan alıntı yapmak istiyorum; Aptallardan oluşan bir orduyla, tabutta yüzen bir cesedi korumak pek de akıl kârı bir iş değil. Asla da olmadı. Öyle ya da böyle,
Kayıp Ruhlar Şehri
Kayıp Ruhlar ŞehriCassandra Clare · Artemis Yayınları · 20131,421 okunma
232 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Pinhan.. Öncelikle incelememe kitabın yani Pinhan'ın kelime anlamıyla başlamak istiyorum, Pinhan gizli, saklı, gizlenmiş demek.. kulağa gizemli, heyecanlı geliyor değil mi? :) Üslup olarak basit cümleler içermeyen betimlemeleriyle söz sanatları ile okuyucuyu içine çeken bir dahaki sayfasını heyecanla çevirebileceğiniz bir kitap. Ayrıca kitapta
Pinhan
PinhanElif Şafak · Doğan Kitap · 20184,240 okunma
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.