Kant
Zira bir şeyi bilmek demek, bizde mevcut olan temsillere anlaşılır form vermek demektir. Oysa Tanrı hakkında bunu söylemek mümkün değildir. Ancak o, Tanrı'yı bilemeyeceğimizi söylerken, ontolojik bakımdan bir başka gerçeği de ifade etmektedir. İman ile bilgiyi tamamen birbirinden ayırmak, fenomen ve numen dünyasını da bütünüyle ayırmak anlamına gelmektedir. Bu ayrım da, zımnen Descartes'ın ruh-beden ayrımına ya da Platon'un idealar ve fenomen- ler dünyası ayrımına geri göndermektedir. Her ne kadar Kant, Descartes'ın ontolojik kanıtını önemli bir yerden yakalayıp eleştirse de, kendisinin iman ve bilgi dünyasını kesinkes birbirinden ayırması, ontolojik bakımdan bir kırılmayı ihtiva etmektedir.
Sayfa 100Kitabı okudu
her şeyin allah olması demek, her şeyin iyi olması, kötü diye bir şeyin olmaması demektir. hatta ve hatta eğer her şey allah ise, her şey iyi bile değildir, her şey sadece “olması gereken”dir. yani eğer her şey allah ise, ne iyiden ne de kötüden söz edebilirsin. her şey “var olan”dır ve her şey doğrudur. yanlışa yer yoktur. kısacası her şey mübahtır. her şey mübahtır çünkü her şey tanrı’dır. tanrı’nın kendi içerisinde “yanlış” gibi bir kavram var olabilir mi?
Sayfa 21 - pdf
Reklam
“Ben birim. Şüphesiz büyük talihsizlik. Ama ama ama. Ama. Ben bir neyim? Bir Ahmed miyim? Ahmed yalnızca bir isim. Daha bir sürü Ahmed var. Bir sürü insanın ismi Ahmed. Ustelik Moustache, uğursuz Moustache, Sarges-les-Corne- illes meydanında rastlaştığımızda hep ne der bana, der ki bu kadar Ahmed, Fransa'ya fazla. Eh haddinden fazla Ahmed varsa, çoklar demektir, bir tane Ahmed yok demektir. Ben, Ahmed, isim olarak çok olduğuma göre bir tane değilim! Bir sürü Ahmed-kartal tünedikleri yerden havalanıp yağlı koyunların arasına dalmaya hazır! Tek başına yemek yok! Bir ziyafet var bugün! Bir şölen! Çok yaşasın her biri bir isimli kalabalık aynı. Ay yok! Her biri isimli! Her biri her isimli! Her biri Isimli. Birçok Ahmed'in ismini taşıyan her bir Ahmed, bir Ahmed'dir. Her birler çoktur ama her bir her bir, bir tanedir.”
Pharmakon
Sizce haklı mı ?
Bir insanı sevmek demek, onu mutlu kılmak istemek demektir. (Aquinumlu Thomas sevgiyi böyle tanımlıyordu). Ama siyasal idealler içinde belki de en tehlikelisi, ínsanları mutlu kılmaya çalışmaktır. Kaçınılmaz olarak kendi "daha yüksek" değerlerimizi, onların bizce mutlulukları için en önemli olan şeyleri görebilmeleríni sağlamak üzere
Sayfa 525Kitabı okudu
Vurgulama yapmadan konuş: Bilgelerin bu eski kuralı, insanın ne söylediğinin anlaşılmasını ötekilerin aklına bırakmasını amaçlar: Ötekilerin aklı yavaş çalışır ve anladığında da oradan gidilmiştir. Buna karşılık, vurguyla konuşmak demek duygularla konuşmak demektir; bu durumda her şey tersine döner. kimilerine, nazik bir tavırla ve dostça bir sesle, doğrudan bir tehlikeye maruz kalmadan, gerçek kabalıklar bile söylenebilir.
Birbirini tamamlıyor ama ne yönden ?
Her iki narsist yapıda, erkek ve dişide aynı narsist bozukluk mevcuttur, ama aralarındaki fark ilişki kurma biçimlerinde ortaya çıkar. Erkek narsist kendisi aracılığıyla yetersiz özdeğer duygusunu düzeltebileceği tamamlayıcı narsistin rolünü devralacak bir kadın arar. Kendisine tabi olan kadında kendi sağlamlığı için ihtiyaç duyduğu hayranı elde eder. Kadınsa partnerini idealize ederek, kendisini ona teslim ederek ve kendisiyle bütünleşerek partnerinden bir idealbenlik ödünç alır. Onun yerine getirmesi gereken kendisine ait istekleri veya talepleri yoktur ve ona annelik vazifesi yapar. Hayran olunan partneriyle erimesinde, onun başarılarında katkı sahibi olmak suretiyle kendisi hakkındaki resmi değerli hale getirir. Kendisini onunla özdeşleştirmesiyle idealize edilmiş bir yedek benlik oluşur. Bunun anlamı yetersiz özdeğer partnerin idealiyle dengelenir demektir.
Reklam
1.000 öğeden 731 ile 740 arasındakiler gösteriliyor.