Bir yurt gezisi sırasında 14 ocak 1923 günü İzmit’e gelen Mustafa
Kemal Paşa İstanbul basınına, gazeteci Ahmet Emin (Yalman)
Bey'in bir sorusu üzerine şunları söyler:
"Bizim ulusal sınırlarımız içinde Kürt unsurları öylesine yerleşmişlerdir ki (ancak) pek sınırlı yerlerde yoğun olarak yaşarlar. Bu yoğunluklarını da (zamanla) kaybede ede, Türklerin içine gire gire öyle bir durum oluşmuştur ki, Kürtlük adına bir sınır çizmek istesek Türkiye'yi mahvetmek gerekir. Mesela, Erzurum'a, Sivas'a, Harput'a kadar giden bir sınırın çizilmesi gerekir. Hatta, Konya çöllerindeki Kürtler de göz önünde tutulmalıdır. Bu nedenle, başlı başına bir Kürtlük düşünmekten
çok Anayasamız gereğince zaten bir çeşit özerklik oluşacaktır.
O halde, hangi bölgenin halkı Kürt ise onlar kendilerini özerk
olarak yöneteceklerdir. Bundan başka, Türkiye'nin halkı söz (konusu) olurken onları da beraber ifade etmek gerekir. İfade olundukları zaman bundan kendileri için sorun çıkarırlar. Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi hem Türklerin hem (de) Kürtlerin yetkili meclislerinden oluşmuştur. Yani onlar bilirler ki bu ortak bir şeydir. (Yoksa) ayrı bir sınır çizmek doğru olmaz ...