Batı bireyciliği, farklılığa saygı duyar gibi gözükse de, özünde rekabetçi bir tutumu beslemektedir ve bu anlayış içinde davranış, değer ve hayat izleri bakımından farklı olana pek az hoşgörü gösterilir. Modern Batı toplumlarının bu yoğun bireyciliğinin pek çok şizofren hastanın iyileşmesine olumsuz etkide bulunduğu düşünülmektedir. Kendine güvenme, rekabet ve bireysel başarıyı benlik saygısının ana kaynakları olarak gören bu anlayış, rekabette geri düşenlerin ya da başka bir deyişle 'tutunamayanlar'ın ümitsizliğini artırmaktadır. Rekabete giremeyen şizofren bireyler için toplumsal statü ve benlik saygısının yaygın kaynaklarından uzaklaşmaktan başka bir yol kalmamakta, bu da onları toplumun kenarına itmektedir. Kimliğin grup üyeliğinden devşirildiği toplumlarda ise destekleyici bağlar süreğen bir hastalıkla daha az bozulmakta ve daha az uyum sağlayan bireyler bile kendi kimlik, aidiyet ve önem duygularını koruyabilmektedirler.
*evet yine spoiler içerir :')
Öncelikle bu kitabı daha iyi anlayabilmemiz için buraya şu deneyi bırakıyorum:
youtu.be/RQVB9ML8p_8?si=...
.....
Olimpos Yayınları, 5. Baskı (Kasım 2022)
Kitabımız, Bireysel Psikoloji'nin kurucusu Alfred Adler'e (1870-1937) aittir. Freud ile Viyana Psikanaliz Topluluğu'nu
“Winnicott’un da vurguladığı gibi, toplumsal çöküşlerde ve diktatörlüklerin oluşmasında kimliksizliğin rolünü görmek büyük önem taşıyor. Toplumsal çöküntünün panzehiri ise, çocuklarımızın gelişiminde sevgi ve ilgi dolu deneyimlerin desteklenmesi. Toplumumuz, çocuklar için gerçek sevgiyi, onayı ve duygudaşlığı yaşayabilecekleri koşulları oluşturmayı hedef edinmelidir. Hem bireysel, hem de toplumsal tarihimizin besleneceği toprak, sevgidir. Eğer bu toprak zarar görürse, insanın gelişiminde de bir eksiklik ortaya çıkar.”
Yazarın 1956 yılında yayınlanan kitabının, hala günümüze hitap edebiliyor oluşunun, yazarın ileri görüşlülüğü sebebiyle olduğu iddia ediliyor. Buna bir derece katılıyorum. Yalnızca yazıldığı dönemle sınırlı kalmadığını, sanki taze taze yazılmış gibi, bugüne hitap eden bir dilinin olduğunu ben de fark ettim birçok yerde.
Kitabın başında söylenen
Eğer astrolojinin dehasını göstermesini istiyorsanız, onun eşsiz olan yönüne odaklanmanız, değerini tam kapasite kullanmanız lazım. Bu da bireysel durumdur.
Öte yandan, etnik psikoloji, karmaşık zihinsel süreçlerin gelişimsel biçimleri söz konusu olduğunda, bireysel psikolojinin her zaman yardımına gelmelidir.”
“Keder aslında bizi bir şeye ya da eksik olan birine doğru çeken bir duygudur. Olması gereken dünya ile var olan dünya arasındaki tutarsızlığın farkındalığından doğar.
Bu ifadeye göre olması gereken dünya içsel bir yapıdır. Her bir kisinin yas tutma deneyiminin bireysel ve benzersiz olduğu anlamına gelir.”
-Richard Gross, Yas Psikolojisi, Nobel Yayınları, syf: 36
Aşkın etkisi, aşık olan bir kimse ile sevgili nesnesi arasındaki ayırımın kaybolmasına yol açar. Tek, tek eylemlerin hedefi ve güdüleri bireysel sınırları aşar. Kişinin kendi varlığının korunması, sevilenin varlığının korunmasıyla özdeşleştirilir.
“İnsanı tanımlama biçimimiz, son dönemlerde teknolojide yaşadığımız türden, ciddi bir değişim geçiriyor. Geleneksel olarak ‘Nerelisin?’, ‘Kimlerdensin?’ gibi sorularla kişiyi ait olduğu gruplar üzerinden tanımlama şeklimizden bireysel düşünce ve değerleriyle tanımlamaya geçiş içindeyiz.”
Kitap, Alfred Adler’in öncüsü olduğu Bireysel Psikoloji ekolünün ilkeleriyle başlayıp yaşamın tüm alanlarına değinmesiyle devam ediyor. Her psikolojiye ilgi duyan insanın okuması gereken bir kitaptır. Geniş ufuk açılmalarına sebep olacağından hiçbir şüphem yoktur. Adler’in akıcı yazısı, çevirinin kalitesiyle kitabın içinde kayboluyorsunuz.
Yaşam BilgisiAlfred Adler · İlya Yayınevi · 2016606 okunma
Sıradan müşterek yaşamda kalan, ölümün farkına korkuyla varır. Böylece ölüm korkusu onu tekliğe sürer. Orada yaşamaz, yaşamın farkına varır ve mutludur çünkü teklikte oluştadır ve ölümün üstesinden gelmiştir. Sıradan müşterek yaşamın üstesinden gelerek yaşamın üstesinden gelir. Bireysel varlığını yaşamaz çünkü olduğu değildir, dönüştüğüdür.
°• Bu acıların, "Yaşıyorum ama yaşayan ben değilim; içimde yaşayan İsa" sözlerinde de belirttikleri gibi bunun ortak acılarından kaynaklandığını anlayamadı ve doktora danışılacak bireysel hir mesele olduğunu varsaydı.