Ya da, daha düz konuşmak gerekirse, herkes tipkı kendi derisinin içinde olduğu gibi, kendi bilincinin içindedir ve dolaysız olarak ancak kendi bilincinin içinde yaşar: Bu yüzden dışarıdan pek de yardım edilemez ona. Sahnede biri prensi, bir başkasi danışmanı, bir üçüncüsü hizmetçiyi ya da askeri ya da generali vb. oynar. Ama bu farklılıklar yalnızca dış görünüştedir: İç dünyada böyle bir görünüşün çekirdeğinde, herkeste aynı şey yatar: Eza ve cefa içinde yoksul bir komedyen. Yaşamda da böyledir. Rütbe ve zenginlik farklılıkları herkese oynayacağı rolü gösterirler; ama bunlara asla içsel mutluluk ve hoşnutluk farklılıkları karşılık düşmez; burada da, herkesin içinde aynı zavallı saf adam vardır; elbette malzemesi herkeste farklı olan ama biçimi, yani asıl özü gereği herkeste hemen hemen aynı olan eza ve cefa içinde; derece farklılıkları bulunsa da, bunlar asla rütbeye ve zenginliğe, yani role göre ortaya çıkmazlar. Çünkü insan için var olan ve olup biten herşey, her zaman dolaysızca onun bilincinde vardır ve orada olup biter; bu yüzden önce önemli olan, açıkça bilincin niteliğidir, ve çoğu durumda, içinde ortaya çıkan biçimlerden çok, bu niteliğin kendisi söz konusudur.
Sayfa 5 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Günler geçer, yağmurlar diner, güneş batar,bir şeyler olur ve bazı insanlar ne olup bittiğini fark etmez. Hayat bu,yaşanır. Acılar çekilir,gözyaşları akıtılır,eller titrer ve bazı insanlar olup biten her şeye yalnızca dışarıdan bakıp, "Neden"? der. İçinde bir savaş kopar; oysa dışında tek bir saç telin bile titremiyordur. Bazı sarsılışlar kıpırdanmadan yaşanabilir çünkü. Bazı doğal afetler içte yaşanır , bazı yıkımlar içe doğru olur. Her şey dışarıda değildir, her şey somut olmak zorunda değildir. Her yaraya bir bant yapıştırılmaz . Dışarıdan görünmüyor diye yara yok değildir, acımıyor değildir, acıyordur ... Hem de çok acıyordur . Susuyor olmamız konuşmadığımız anlamına gelmez.Bir söz var, çok severim... Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandı. Yaşadığımız herşey bir danstı aslında.Öfkenin, intikamın, acının, korkunun ve savaşın dansı. Müziği duyduk, dansa başladık, bir şeyler oldu, bunları biz yaşadık ve insanlar bizi deli sandı."
Sayfa 51 - 3.bölüm' O geceKitabı okudu
Reklam
"Sonu iyi biten herşey iyidir."
Günler geçer, yağmurlar diner, güneş batar, bir şeyler olur ve bazı insanlar ne olup bittiğini farketmez. Hayat bu, yaşanır. Acılar çekilir, gözyaşları akıtılır, eller titrer ve bazı insanlar olup biten her şeye yalnızca dışarıdan bakıp "Neden" der. İçinde bir savaş kopar; oysa dışında tek bir saç telin bile titremiyordur. Bazı sarsılışlar kıpırdamadan yaşanabilir çünkü. Bazı doğal afetler içte yaşanır, bazı yıkımlar içe doğru olur. Her şey dışarıda değildir, herşey somut olmak zorunda değildir. Her yaraya bir bant yapıştırılmaz. Dışarıdan görünmüyor diye yara yok değildir, acımıyor değildir, acıyordur... Hem de çok acıyordur. Susuyor olmamız konuşmadığımız anlamına gelmez.
Tam sinirleneceksin bir gülme tutuyor :D ciddiyetle okumak mümkün değil
- Bitmiş, bitmiş… dedi. Masadakilerden gözlüklü olan, -Ne o biten? Benim kalp ilacı bitmiş diyorlardı. Yeni bişey daha mı bitmiş?... -Memleket bitmiş, memlekeeet... Herşey bitmiş, çürümüş, kokuşmuş! diye bağırdı yeni gelen.
Sayfa 123
Asr-ı Saadet'te olan biten herşey biz müslümanlar için bilgi edinme örneği olarak önem taşır.
Sayfa 46 - Şûle YayınlarıKitabı okudu
Reklam
113 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.