Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Olup biten herşey bir bakıma çok gülünçtü, bir düşünürseniz. Birdenbire yapmamam gereken bir şey yaptım. Güldüm. Bazen böyle sesli sesli, salak gibi gülerim işte. Yani, ben sinemada kendimin arkasında otursaydım, bir zahmet patırtıyı kesmemi söylerdim herhalde kendime.
Sayfa 128Kitabı okudu
Empedokles'e göre doğada dört ilk madde ya da kendi deyişiyle "kök" vardır: toprak, hava, ateş ve su. Doğadaki değişimler bu dört maddenin birbirine karışıp ayrışması sayesinde gerçekleşmektedir. Çünkü her şey toprak, hava, ateş ve sudan meydana gelmiştir, ama karışım oranları farklıdır. hava, ateş ve sudan meydana gelmiştir, ama karışım oranları farklıdır. Bir çiçek yada hayvan öldüğünde, dört ana madde birbirinden ayrılmış demektir. Böyle bir değişikliği gözlerimizle görüp izleyebiliriz. Ama bir yandan da toprak ve hava, ateş ve su hiç değişmeden kalır, yer aldıkları karışımlardan hiç etkilenmezler. Yani "Herşey" değişiyor demek, doğru değildir. Aslında bir şeyin değiştiği yoktur. Dört değişik maddeyi karıştırıp ayırıyor, sonra yeniden karıştırıyoruz -bütün olup biten bundan ibaret işte. Bunu bir ressamın yaptıklarıyla karşılaştırabiliriz. Eğer ressamın elinde tek bir renk, diyelim ki kırmızı varsa, yeşil ağaçların resmini yapamayacaktır. Ama eğer sarı, kırmızı, mavi ve siyah boyalara sahipse, bunları farklı oranlarda karıştırarak yüzlerce değişik renk elde edebilir. Mutfak işleri de bir başka örnek. Dolabımda sadece un varsa, kek yapabilmek için sihirbaz olmam gerekir. Ama hem yumurta ve un, hem de süt ve şeker bulunuyorsa, bu dört hammaddeyle çeşit çeşit kekler pişirebilirim.
Sayfa 46 - Pan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Ya da, daha düz konuşmak gerekirse, herkes tipkı kendi derisinin içinde olduğu gibi, kendi bilincinin içindedir ve dolaysız olarak ancak kendi bilincinin içinde yaşar: Bu yüzden dışarıdan pek de yardım edilemez ona. Sahnede biri prensi, bir başkasi danışmanı, bir üçüncüsü hizmetçiyi ya da askeri ya da generali vb. oynar. Ama bu farklılıklar yalnızca dış görünüştedir: İç dünyada böyle bir görünüşün çekirdeğinde, herkeste aynı şey yatar: Eza ve cefa içinde yoksul bir komedyen. Yaşamda da böyledir. Rütbe ve zenginlik farklılıkları herkese oynayacağı rolü gösterirler; ama bunlara asla içsel mutluluk ve hoşnutluk farklılıkları karşılık düşmez; burada da, herkesin içinde aynı zavallı saf adam vardır; elbette malzemesi herkeste farklı olan ama biçimi, yani asıl özü gereği herkeste hemen hemen aynı olan eza ve cefa içinde; derece farklılıkları bulunsa da, bunlar asla rütbeye ve zenginliğe, yani role göre ortaya çıkmazlar. Çünkü insan için var olan ve olup biten herşey, her zaman dolaysızca onun bilincinde vardır ve orada olup biter; bu yüzden önce önemli olan, açıkça bilincin niteliğidir, ve çoğu durumda, içinde ortaya çıkan biçimlerden çok, bu niteliğin kendisi söz konusudur.
Sayfa 5 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Günler geçer, yağmurlar diner, güneş batar,bir şeyler olur ve bazı insanlar ne olup bittiğini fark etmez. Hayat bu,yaşanır. Acılar çekilir,gözyaşları akıtılır,eller titrer ve bazı insanlar olup biten her şeye yalnızca dışarıdan bakıp, "Neden"? der. İçinde bir savaş kopar; oysa dışında tek bir saç telin bile titremiyordur. Bazı sarsılışlar kıpırdanmadan yaşanabilir çünkü. Bazı doğal afetler içte yaşanır , bazı yıkımlar içe doğru olur. Her şey dışarıda değildir, her şey somut olmak zorunda değildir. Her yaraya bir bant yapıştırılmaz . Dışarıdan görünmüyor diye yara yok değildir, acımıyor değildir, acıyordur ... Hem de çok acıyordur . Susuyor olmamız konuşmadığımız anlamına gelmez.Bir söz var, çok severim... Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandı. Yaşadığımız herşey bir danstı aslında.Öfkenin, intikamın, acının, korkunun ve savaşın dansı. Müziği duyduk, dansa başladık, bir şeyler oldu, bunları biz yaşadık ve insanlar bizi deli sandı."
Sayfa 51 - 3.bölüm' O geceKitabı okudu
Günler geçer, yağmurlar diner, güneş batar, bir şeyler olur ve bazı insanlar ne olup bittiğini farketmez. Hayat bu, yaşanır. Acılar çekilir, gözyaşları akıtılır, eller titrer ve bazı insanlar olup biten her şeye yalnızca dışarıdan bakıp "Neden" der. İçinde bir savaş kopar; oysa dışında tek bir saç telin bile titremiyordur. Bazı sarsılışlar kıpırdamadan yaşanabilir çünkü. Bazı doğal afetler içte yaşanır, bazı yıkımlar içe doğru olur. Her şey dışarıda değildir, herşey somut olmak zorunda değildir. Her yaraya bir bant yapıştırılmaz. Dışarıdan görünmüyor diye yara yok değildir, acımıyor değildir, acıyordur... Hem de çok acıyordur. Susuyor olmamız konuşmadığımız anlamına gelmez.
137 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.