Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İlk panik sırasında, halkın büyük bir kısmı, Halil Bey'in tümeninin bulunduğu, Hoşab istikametine gittiler. Fakat arzu edilen yere varılmadan önce tahminen 80.000 kişiden müteşekkil bir grup, Şahmanis köyünde Ruslar ve Ermeniler tarafından saldırıya uğradı. Yarısından çoğu kılıç ve hançer darbeleri ile katledildi. Bunlardan ancak 2.000 kadarı, Hoşab(Güzelsu)'a götürüldüler. Esir kaldıkları iki ay içinde her türlü işkenceye ve tecavüze maruz kaldılar. Bu sırada Van şehri, Türk ordusu tarafından geri alındı. Bu haber üzerine, Diyarbakır, Bitlis ve Karçıkan'a sığınan Van'ın yerlileri, şehre bir saat uzaklıkta bulunan Edremid köyüne ve yine Van'ın kuzeyinde bulunan Engil ve Atalan köylerine geldiler. Bu insanların sayıları 15.000'ne ulaşıyordu. Ruslar'ın ve Ermeniler'in beklenmedik saldırıları sonucunda, bu insanlar ve 2.000 Türk askeri, şarapnel ve mitralyöz ile öldürüldüler. Aralarından ancak 1.000 kadarı, kaçmaya ve kurtulmaya muvaffak olmuşlardır.
Sayfa 99 - Azerbaycan Kültür Derneği YayınlarıKitabı okudu
İlk panik sırasında, halkın büyük bir kısmı, Halil Bey'in tümeninin bulunduğu, Hoşab istikametine gittiler. Fakat arzu edilen yere varılmadan önce tahminen 80.000 kişiden müteşekkil bir grup, Şahmanisl köyünde Ruslar ve Ermeniler tarafından saldırıya uğradı. Yarısından çoğu kılıç ve hançer darbeleri ile katledildi. Bunlardan ancak 2.000 kadarı, Hoşab(Güzelsu)'a götürüldüler. Esir kaldıkları iki ay içinde her türlü işkenceye ve tecavüze maruz kaldılar. Bu sırada Van şehri, Türk ordusu tarafından geri alındı. Bu haber üzerine, Diyarbakır, Bitlis ve Karçıkan'a sığınan V an'm yerlileri, şehre bir saat uzaklıkta bulunan Edremid180 köyüne ve yine Van'ın kuzeyinde bulunan Engi ve Atalan köylerine geldiler. Bu insanların sayılan 15.OOO'ne ulaşıyordu. Ruslar'ın ve Ermeniler'in beklenmedik saldırılan sonucunda, bu insanlar ve 2.000 Türk askeri, şarapnel ve mitralyöz ile öldürüldüler. Aralarından ancak 1.000 kadarı, kaçmaya ve kurtulmaya muvaffak olmuşlardır.
Reklam
214 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bu Diyar Baştan Başa 4'lü seri şeklinde.. İlki Nuh'un Gemisi.. başlangıç bu kitap ile.. Yaşar Kemal'in Dağ serisi ve İnce Memed serilerinde anlatmış olduğu Çukurova betimlemeleri, pürenler, insanı sıtma eden sıcaklar, efsaneler, eşkıyalar aradı gözüm.. Yaşar Kemal'in bir görevi arzuhalcilik bilirsiniz. Bu görevi sırasında
Nuhun Gemisi
Nuhun GemisiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20171,386 okunma
Selçuklu Atabeyleri'nin Kürdistan, özellikle de Bitlis kalesi ve şehri üzerindeki egemenlikleri 40 yıldan fazla sürdü. 576 (1180-1181) yılında Atabeyli Sultan Salihuddin bin Nureddin bin Seyfeddin Gazi Mısırlılar'la girdiği savaşta yenilgiye uğradı. O günden sonra Atabey devletinin güneşi batmaya başladı. Bu zaman zarfında yabancılara boyun eğmektense dağlara çekilip ormanlarda vahşi bir hayat sürmeyi tercih eden Rojkîler uygun bir fırsatın doğmasını bekliyorlardı. Bu fırsat çıkar çıkmaz da avına saldıran aslanlar gibi dağlardan Atabeylere hücuma geçtiler. Keskin kılıç darbeleriyle toprağı kanla suladılar ve Atabeyleri oradan söküp çıkardılar. Selçuklu Atabeyleri tarafından Bitlis'i yönetmekle görevlendirilen şahsın Bitlis ve Ahlat şehirlerinde cami, han ve kemer gibi birçok hayır eserleri vardı. Bir rivayete göre Bitlis şehri Atabey Kızıl Arslan'ın yönetimindeydi. Her halükarda, Irak-ı Arap muhafızlığının Aksungur'a ve Azerbaycan muhafızlığının da İldeniz'e verilmesi tarihi birbirine tamamen uygun düşmektedir. Çünkü ikisinin yönetim dönemleri aynıdır. Halen Bitlis vilayetinde bulunan Seracîyan topluluğu bunların torunlarıdırlar. Seracîyan sözcüğü Selçukîyan sözcüğünün bozulmuş halidir. Tac Ahmed, Kara Köte, Kuli Özbekan aileleri ve diğerleri bu taifedendirler.
Sayfa 400 - NûbiharKitabı okudu
Akkoyunlular'a karşı uzun zaman çarpışmış olan ve onların idaresinden memnun olmamış olan Kürtler, ilk anda bu idareyi ortadan kaldıran Şah İs­maille taraftar kesildiler. Fakat Kürtler'in bu sevinci Safavi'lerin idareye sa­hip oldukları günden itibaren boşa çıktı. Çünkü, Şah İsmail'i Hoy şehrinde ziyarete gidip adet üzere
Med yayınlarıKitabı okudu
19. yüzyılın son döneminde başlayan Ermeni isyanları Birinci Dünya Savaşı döneminde artarak sürdü. Özellikle çarlık Rusyasının verdiği destekle topyekûn ayaklanma girişimi başlattılar. Önce 15 Nisan 1915'te Van bölgesinde ayaklanma çıkarıp şehri ele geçirdiler. Van'ın Ermenilerin eline geçmesinden sonra, isyan dalgası Bitlis, Muş, Erzurum, Beyazıt, Zeytun ve Sivas bölgelerine yayılmaya başladı. Ermeni milisler, Kafkas cephesinde Ruslarla savaşan Osmanlı ordusunu arkadan (cephe gerisinden) vuruyordu. Bunun üzerine 24 Nisanda İstanbul hükümeti tehcir kararı aldı.
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
1918. Bitlis'e vali atanan M. M. Kansu.
Osmanlı İmpara­torluğu'nun bütün refah ve imkanlarından faydalanmış olarak büyüyen ve doğu şehirlerimizin en mamurlarından biri olan Bitlis, bir harabezardan farksızdı. Rus istilası şehri yıkmıştı, yine Rus ric'ati yakmıştı ve Ermeni çetelerinin katliamları ve muhaceret vilayet merkezinde insan ve aile bırakmamıştı. Şehirde ve harabeler arasında ancak iki yüzü geçmiyen insan bulduğumuzu söylersem, buna asla hayret edilmemelidir. O insanlar da açlıktan, her çeşit yoksulluktan perişan ve bitkin bir halde bulunuyorlardı. Hoş, biz de, hemen bu aç ve bitkin insan kafilesinin arasına katılıvermiştik. Üç, dört ay, hepimiz Kelkil denilen darı hamurundan ekmek ve buna tek katık olarak da devedikenine benziyen ve kendi kendisine yetişen kengil denilen bir otu yemeye mahkum ve mecbur kalmıştık. Ancak bu mahrumiyete, gıdasızlığa katla­narak teşkilatlanmaya, iaşe organizasyonu kurmaya, muhaceret bölgelerinden halkı geri getirmeye ve kalkındırıp müstahsil hale sokmaya, asayişi düzenine koymaya çalışıyorduk. İşte biz bu safha ve bu sahneler içinde iken imparatorluğun mağlu­biyet ve felaketi de bir çığ halinde hızlanıyor ve vatanın her tarafında milli kader tamamiyle makus bir tecelliye tabi bulunu­yor, yer yer istila orduları Anadolu'nun bağrına bir hançer gibi saplanmak üzere ilerliyorlardı.
Sayfa 7 - Türk Tarih Kurumu.
Başbakan İnönü, Mardin'de petrol arama çalışmaları üzerinde durduktan sonra Siirt halkı için şu değerlendirmeyi yapıyor: "Siirt, Türklüğe hevesli bir Arap şehridir." Siirt. ilçelerinde yaşayan halk da Kürttür. İsmet İnönü, Siirt'in Doğu'ya taşınmasını öneriyor. Başbakana göre Bitlis, "devlet kuvvetiyle vücuda getirilmiş bir Türk şehri ve merkezi"dir. Bitlis'in Türk merkezi olarak kalması için de devlet desteğinin sürmesi gerekmektedir. İnönü "Bitlis olmasaydı" diyor, "bizim onu yaratmamız gerekirdi."
Sayfa 77 - UMAG Yayınları 50. BaskıKitabı okudu
Bazı Türkçe ve Farsça eserlerde Bidlis adı 't' ile 'Bitlis' şeklinde yazılmıştır ancak bu yanlış bir kullanımdır. Çünkü meşhur ravilerin belirttiğine göre 'Bidlis' İskender'in, bu şehri ve kaleyi kuran kölesinin adıdır. Luğat-ı Kamus kitabının yazarı (Feyruzabadî) ise Bitlis'in, havası ve suyu güzel olan yer anlamına geldiğini söyler. Bazıları Bitlis şehrini Azerbaycan vilayetine, bazıları da Ermenistan vilayetine dâhil etmektedirler. Ancak büyük bilginler Bitlis'in Dördüncü İklim'de olduğu konusunda ittifak halindedirler.
Sayfa 372 - NûbiharKitabı okudu
Şark Islahat Planı’ndan Bu Yana Cumhuriyetin Kürtlere Yaklaşımı Üzerine
Osmanlıdan başlayarak Türkiye tarihi hep özel hal yöntemlerine tanık olmuştur. 18 kardeşini bir gecede iktidarın selameti için katleden bir rejimin başka türlü olması da mümkün değildir. Bu özel hal uygulamaları, denetim altına alınan toplumları, halkları, inançları, siyasal düşünce akımlarını, renkleri ezmek, çoğu zaman da başkalaştırmak için hep
Reklam
Türkistan'daki Balkaş Gölü'ne dökülen ırmakların suladığı Yedisu Havzası'nın adını Bingöl'ün Yedisu Havzası'na taşıyanlar ve Çukurova'yı sulayan Sarus ve Piramus nehirlerinin adını da Türkistan'daki Seyhun ve Ceyhun nehirleriyle değiştirenler şüphesiz Türkçü idiler. Böylece hem suurlu bir Türkleştirme siyaseti
Sayfa 195 - Bilgeoğuz YayınlarıKitabı okudu
Çanakkale Savaşı'nın itilaf devletleri aleyhinde sonuçlanması ile 15 Nisan 1915'te Van, Çatlak ve Bitlis'te ayaklanmalar çıkaran Ermeni çeteleri, masum vatandaşlar kolluk kuvvetlerini ve resmi binaları hedef alarak katliamlarda bulunmuştur. Osmanlı hükumeti için bardağı taşıran son damla ise 16-17 Mayıs 1915 günü Ermeni ve Rus kuvvetlerinin Van'ı işgal etmesidir. Kanlı bir şekilde gerçekleşen işgal sonucunda Ermeniler bağımsız bir devlet kurduklarını ilan ederken bölgede Osmanlı vatandaşları şehri terk etmek zorunda kalmışlardır. Osmanlı hükumetinin aldığı önlemlerin sonuç vermemesi üzerine Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa, Tedbirlerin artırılmasını istemiştir. Harbiye ve Dahiliye Nezaretleri arasındaki görüşmeler sonucunda 24 Nisan 1915 (vilayetlere ve mutasarrıflıklara bir dizi talimat gönderilmiştir. Buna göre; Ermenilerin tüm siyasi faaliyetleri, öncelikle Taşnak ve Hınçak olmak üzere Ermenilere ait olan parti ve komiteler kapatılacak ve buralardaki evraklara el konacaktır. Ayrıca parti ve komite liderlerinden tehlikeli görülenler ve yaşadığı yerde kalması uygun görülmeyen Ermeniler, başka yerlere gönderilecek ve askeri mahkemelere çıkartılacaktır. Nitekim bu kararın ardından 27 Mayıs 1915 günü tehcir kanunu olarak bilenen "Vakt-i Seferde İcraât-ı Hükümete Karşı Gelenler için Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedâbir Hakkında Kanun-ı Muvakkat" çıkartılmıştır. Meclis-i Vükela tarafından alınan beş maddelik sevk ve iskan kararı, herhangi bir etnik veya dini grubun adını anmaksızın devlet otoritesine karşı isyan eden ve düşmanla iş birliği yapan gruplara dönüktür.
Sayfa 167 - Mavi Gök YayınlarıKitabı okudu
Örneğin Başbakan İsmet Paşa 1935'te yazdığı bir raporda farklı bölgeler için şunları diyordu: ''Bitlis, Hizan ve Mutki arasında suni olarak daima devlet kuvvet ile vücuda getirilmiş bir Türk şehri, Türk merkezidir. Yine ancak tedbiri ile bir Türk merkezi olarak durabilir. (...) Bitlis olmasaydı bizim onu yaratmamız icap edecekti. (...) Az zamanda Erzincan'ın Kürt merkezi olmasıyla asıl korkunç Kürdistan'ın meydana gelmesinden ciddi olarak kaygılanmak gerekmektedir. (...) Van, Muş ve Erzincan ovaları Kürt yayılmasına açıktır. Van ve Erzincan'da acele olarak, Muş Ovası'nda tedricen, bir de Elazığ Ovası'nda kuvvetli Türk kitleleri vücuda getirmek zorundayız.''
Sayfa 200Kitabı okudu
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.