Collen Hoover, son dönemin en popüler yazarlarından. Merak etmeme rağmen, kitaplarının pahalılığı yüzünden okumuyordum çünkü bu paraya değip değmeyeceğine emin değildim. Yanılmamışım, hem para hem de vakit kaybı. Kitapları genelde ortaokul/lise yaş grubunun elinde görüyordum, geçenlerde lise günlerinden bir arkadaşım, "bizim dönemin John Green'i gibi bir yazar" diyince okumaya karar verdim. Arkadaşım, talihsiz bir benzetme yapmış. John Green en azından farklı ve şaşırtıcı kurgular yazabiliyordu.
Kitabı hiç sevmedim. Öncelikli sebebi, vasat konusu ve basit dili. Kötü çocuk/iyi kız kurgularını geçmişte bıraktık sanıyordum?
Ayrıca sağlıksız ilişkilerin romantize edilmesinden de midemiz bulanmaya başladı. Çocuklarını kaybeden iki ebeveyn var, biri ötekini suçlayıp terk ediyor. Kalan kişi kendisini kimseyi sevmeye layık görmeden altı yıl boyunca acı çekiyor. Hayatına sevebileceği biri çıkınca da geçmiş ilişkisinin başarısızlığını ondan çıkarmaya çalışıyor. Bahsi geçen yeni kız ise, adeta Wattpad kızlarının vücut bulmuş hali. Çocuk kendisine ne kadar sert davranırsa davransın ona aşık olduğunu iddia edip, kendisini kullanmasına izin veriyor. Collen Hoover umarım bir gün aşk ve saplantı arasındaki farkı anlayacak kadar gelişir. 360 sayfalık bir roman yazıp, karakter derinliğini okuyucuya geçirememek inanılmaz bir yetenek. O kadar sayfa boyunca aynı karakteri okumama rağmen, karakter gün içinde yolda 2 saniye süreyle yanımdan geçen random biri gibiydi. Bu kadar kötü bir roman yazılması beni hayrete düşürdü.